Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Bana yıllar sonra yazdıran adama...

Bana yıllar sonra yazdıran adama...
 

...


Biranda başladı her şey, tam yepyeni bir hayata yepyeni bir Özlem’e ilk adımımı attım derken tepe taklak oldu yine planladıklarım… Başlangıcın içinde bambaşka bir başlangıçta buldum kendimi…

Bir adam girdi görüntüye gözlerinde hınzır bir hüzün, bakışlarında bir uzaklık, yüzünde o kendine güven ve sesindeki huzur..

Şarabını yudumladı önce sessizce, ne kendinden bahsetti ne soru sordu sadece izledi ve kadehini yavaşça bırakıp masaya, o yüzündeki ne dediğini bilen bakışla başladı konuşmaya…

Her yeni kelimede karşısındakine başka dünyalar başka kapılar açarcasına…

Kadehler doldu, boşaldı. Kahkahalar , hüzünler, şarkılar, türküler, aşklar, isyanlar, siyasetten kültüre dine hepsine dokunan, hepsine tat katan cümleler hayat buldu o masada, herkesin yüzünde kocaman gülümsemelerle…

İşte orda o masada tam karşımda, gözlerinin taa içine bakmak istediğim o adam vardı karşımda…

İnsan kalabalığının ortasında biraz cesaretsiz, biraz ürkek ama bir tutam heyecanla o adamın kollarında buldum kendimi bir anda.. Beynim sen ne yapıyorsun derken, ellerim elleirni tutuyordu.

Hani bir an gelir o saatler hiç geçmesin , sabah hiç olmasın, ellerim hep öyle kalsın, hep o kokuyu duyayım istersin ya… karşındaki hiç susmasın hep konuşsun, hep anlatsın o içindeki çocukla, sen onu dinle ona bak hiç doymadan, her ağzından çıkan kelime senin yüzüne yansısın, o her yeni cümlesinde ilk kez konuşuyormuş gibi devam etsin anlatmaya…

Ve sonra dokunuşu.. O tam aradığın güveni, huzuru, tutkuyu versin sana taa içine sımsıcak…

Bazen bir anda “SON” yazıcı gelecek ve o merakla, heyecanla, hevesle izlediğin film bitecek diye korkar ya insan. Sinemanın ışıkları bir anda yanacak ve gerçeğe dönecek her şey…

Sabah oldu ama ben hala o adamın kollarında, elini sanki gerçek mi acaba diye kontrol edercesine sımsıkı tutarak, arada kafamı çevirip gerçekten yanımdaki O mu diye gözlerinin içine bakarak yüzümde bir sırıtış ve içimdeki o huzurla yürüdük sokaklarda..

Gözlerini kapatırsın, sen ne kadar karşı koysan da, aklın seni dinlemez hep o kareleri getirir ya aklına, her izlediğinde başka bir anı, anlık bir görüntüyü keşfedersin ve yenileri için heyecanlanırsın. Korkarsın ama heyecanlanırsın..

Nedir dimi bir erkeği bir kadının hayatına böyle bir anda sokan?

O erkeğin karizması, yakışıklılığı mı? Hayır ; aklı, düşünceleri, duruşu mu? Hayır ; Bakışı mı dokunuşu mu? Hayır.

Hepsinden bir tutam olması, sanki yıllardır o kucakta oturuyormuş gibi hissetmek ama her dakika yeniden heyecanlanmak, yeni bir tat keşfetmek. Karşındaki sana bakarken ne hissettiğinden habersiz, doymadan, usanmadan yüzüne bakmak, çocuğunu dinleyen bir anne, babasını dinleyen bir kız çocuğu ve erkeğine arzuyla bakan bir sevgili olarak.. O yüzde hepsini hissederek…

Elini omzuna atıp “üşüdün mü” diye sormasıdır seni etkileyen, üşümenden gerçekten tedirgin. Ya da ağır mı çantan deyip hiç gocunmadan çantamı koluna takıp yollarda kalabalıkların arasında yürüyebilen erkektir O. Saçlarındaki tokalar başını acıtır diye tek tek uğraşıp çıkaran erkektir. Parmakları saçlarımın arasında… Benim gözlerim kapalı…

Dönüp birkaç gün öncesine bakarsın sorarsın bu ben miyim? Diye. Böyle içinde bir yerlerde bir boşluk vardır ya o dolmuş gibi hissedersin her şeyin tammış gibi.

Yanından ayrılınca fark etmediğin kelimeler takılır aklına, aa biz şunu da konuştuk dersin. Cem şunu da anlattı bana, şunu da söyledi…

Mutlusun ama konuşamazsın, aslında söylemek istediğin o kadar çok şey vardır ki… Kıskanırsın, kızarsın, arzularsın…

Yatakta dönüp durdukça ve kafandaki o film şeridi durmadıkça, gözlerini kapatıp sana sarıldığını hissedersin.. Sana sarıldığı anı… Duyduğun güveni, gücü, huzuru, arzuyu o sımsıcaklığı… Başını göğsüne gömmüşken ve O saçlarımın arasında nefes alıyorken içimdeki o tarifsiz, isimsiz duyguları…

İşte aslında bunlardı yaşadıklarım, beynimde kalbimde hissettiklerim bunlardı…

Yanında olmak istedim, sıkıntılarında, sevinçlerinde, kafandaki sor işaretlerinde, mutluluklarında kahkahalara boğulduğunda seninle seninle birlikte gülmek istedim. Sadece sana baktığımda hisset istedim seninle olduğumu yanında olduğumu ve sen bana baktığında senin olduğumu…

Sana da söylemiştim ya, sana her baktığımda ben ömrümü hepsini hiç sıkılmadan, hiç doymadan geçiririm bu adamla diyordu içim. Ne engel varsa, ne şart ne koşul varsa hepsini aşabilirim, aşabiliriz.. Biz olabiliriz.

Kesin hatları yoktur ki hayatın, bu bizim hayatımız olabilir, mutluluklar bizim, huzurlar bizim.

Belki çocukça hayaller derdi bunarlı duyanlar ama mantıklı kendine güvenen ama çocuk ruhu bir kadının hayalleriydi bunlar, hayalden öte yaşamak istedikleri…

Gece yanında uyuyabileceğimi bilmek yada uyandığımda kokunla sesinle uyanabileceğimi bilmek.. Seni her hücrene kadar tanımak , beni her zerreme kadar bilmen hissetmen…

Elini tutup dünyayı gezmek, dağları, denizleri, kuşları, böcekleri, bambaşka insanları görmek yada hiçbir şey yapmadan pijamalarımızı giyip evimizin balkonundan yıldızları izlemek elimizde sıcacık kahvelerimizle, hayatın bütün yorgunluğunu atarcasına…

Hiç içmediğim içkilerin tadına bakmak yanında…Sarhoş olmak ya da sen şarhoşken sokakta şarkılar söylemek bağıra bağıra…

Yorgun geldiğinde eve, ters gitmiş olsa her şey, sen bezgin bitkin yüzünde o umutsuz ifade.. Başta anlatmasan sonra konuştukça hafiflese sıkıntın, öpünce seni gülümsesen kocaman yada ben bütün finans sektöründen faiz oranlarından nefret etmiş şekilde eve geldiğimde yada annemleri sebepsiz özleyip ağlamaya başladığımda dizimde sen saçlarımı okşarken unutsam hepsini…

Yapmak istediklerimiz olsa ama yaptıklarımızla mutlu olsak…

Günler geçse, tabi ki sıkıntılarında olumsuzluklarında olduğu ama her anını yaşamış olsak hayatın, pişman olmadan, keşke demeden…

Çocuklarımız olsa, bebek arabasıyla yürüsek yollarda, Özlem baksana bize diye seslensen sen bana.. Onlarla büyüsek, hem bizden bir şeyler olsa onlarda hem de kendileri olsalar…

Aslında daha neler neler yazabilirim. Plan değil bunlar gözlerimi kapatıp seni düşündüğümde aklıma gelenler sadece…

Bir o tarafa bir bu tarafa koşturarak, yanlış- doğru kararlar arasında , pişmanlıklar, doyumsuzluklar, geçmişte kalanlarla geçip gidiyor hayatlarımız. Tecrübeler yaşanmışlıklar insanı öyle etkiliyor ki sanki tekrar aynısı olacak sanıyoruz..

Yıllar sonra, belki de ilk defa içim bu kadar sımsıcak…!

Bir insanı öptüğünde karnın ağrıyor ve salıncakta sallanır gibi hissediyorsan….

 
Toplam blog
: 9
: 2339
Kayıt tarihi
: 29.04.08
 
 

Hayat akıp giderken her dakikanın her saniyenin tadını çıkarmak gerek diyenlerdenim ben. Kötü gidişl..