Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bandırma Yazıları : Yazı neye yarar ki...?

Bandırma Yazıları : Yazı neye yarar ki...?
 

happywall.co.uk


Milliyet Blog’da uzun bir süre olup da, canla başla yazıp çizenler günü gelip de o noktaya vardıklarında artık sormaya başlarlar?
 
“Yazıyor, çiziyoruz da ne oluyor sanki?”
 
Sanki yazdığımız her yazı hemen muhatabını bulacak; o da o yazıyı okuyup, yaptıklarına pişman olacak ve “adam haklı, bu söylediklerini düzeltmeliyiz..” deyip, yazıda söylenenleri yerine getirecek…
 
Var mı öyle bir şey… Öyle bir dünya…
 
Çoğumuz bir boşluğa, bir yokluğa konuşur gibiyiz… Tıpkı şairin :
 
“Kim okur kim dinler, varak-ı mihri vefayı..” dediği gibi…
 
Biz söyleriz biz dinleriz… Gerisi hikayedir… Öyle mi?
 
Ben bunun böyle olduğuna inanmadım. Yazılan her yazının bir kapıyı çaldığına ve o kapının sahibinde olumlu yada olumsuz bir izlenim bıraktığına inanırım. Yine hatırlatacağım…
 
“Sen iyiliği yap, denize at, balık bilmezse Halık bilir..” derler ya…!
 
Bizim yazılarımız ummana atılmış birer feryat, birar sonsuz çağrı gibidirler… Sonunda gidip bir yere toslarlar. Çoğu kez gittikleri yer, gitmesi gereken yer değildir ama bazen de gerçek sahiplerini bulurlar. Ondan sonra seyreyle gümbürtüyü…
 
Yazı siyasi bir yazıysa… Eyvah, eyvah ki ne eyvah eyvah… Herkes titrer… Ama bir toplumsal yazıysa ve gerçek bir içerik taşıyorsa belki bir şeyleri değiştirebilir…
 
Niye bunları yazıyorum?
 
Biliyorsunuz daha üç gün önce otobüs durağının karşısındaki duvara ilişkin bir yazı yazmıştım. Duvarın üzerinde kocaman bir ilan vardı : “Ebru benimle evlenir misin?”  Ve altında kocaman bir “HAYIR!” bu yazılar aylarca orada durdu, kimse elleşmedi; aldırış bile etmedi. Belki bakan geçti, gülen geçti bu zıpırlığa. 
 
Ama ben bir yazı yazdım ve bu işin traji-komikliğini anlattım. Aslında yazım, o koca duvara sahip olanlara, yani Belediye’ye… Fen İşlerine... yönelikti. Çünkü kente ilişkin bir kirlilik, bir olumsuzluk vardı orada. Ve bu aylardır görülmüyordu. Orada duruyordu.
 
Duyurmak istedim o yazıyla. O yazıyı yazdıktan iki gün sonra, yani dün baktım ki duvar bembeyaz olmuş. Çok temiz bir badana yapmışlar. Ne o yazıdan bir eser var, ne de yanıtından. 
 
Duvar tertemiz…
 
Şimdi diyebilir miyim, ben o yazıyı yazdım… Belediye’den bir yetkili bunu okudu ve işçilerden birine emretti, “Gidin o yazıyı hemen silin, temizleyin..” Ve yazı temizlendi. Ve koca duvar mis gibi, bembeyaz…
 
Bu benim zaferim mi? Ben mi becerdim? Bilemiyorum…
 
Belki de, komşuda  bulunan şoförlerden biri benim gibi rahatsız oldu, evden badanasını, boyasını aldı getirdi, duvarı beyaza boyadı… Tamamen rastlantı..!? Olur mu olur…
 
Veya bu öneriyi yapan çocuk baktı ki yanıt olumsuz, badanayı da kendi getirip sildi.. Mümkündür…
 
Ve yine ben benim yazımın bir yerlere gidip değdiğini, rahatsız ettiğini, veya işin doğruluğunu gördüğünü, ondan sonra yazının ve duvarın bir anda tertemiz olduğunu… Gördüm… Herkes de gördü. 
 
Gördünüz mü bir yazının yaptığını. Bir kentin bir köşesinin temizlenmesine neden oldu. Şimdi duvar ak pak.. Tertemiz…
 
Yani yeni ilanlar için açık…
 
Bu ilanlar, yazılar ne zaman sonuçlanabilir..?
 
Onu bilmiyorum… Yalnız yine tekrarlıyorum…
 
“Eğitim efendim… Eğitim..”  Bir de kentimizin temizliğine biraz daha dikkat etmek gerekir. Gerisi insana kalmış. 
 
Bu arada yazıyı temizlemeye sebep olan değerli Belediye sorumlularına ayrıca teşekkür etmeyi borç bilirim. Ben onların izleyiciliğine, duyarlığına inanıyorum.
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..