Barbarlar

İsrail devlet yönetimi tarafından kuşatma altında tutulan Filistin’in Gazze bölgesine insani yardım -yani gıda, ilaç, giyecek- götürmekte olan çok uluslu gemilere, sivillere, silahsız-savunmasız insanlara; yine İsrail silahlı kuvvetleri tarafından, hem de uluslar arası sularda, orantısız güç kullanmak suretiyle askeri müdahalede bulunuldu.

Sonuç mu? Çağdaş-gelişmiş-medeni dünyanın en önemli devletlerinden İsrail’in basına uyguladığı ambargo nedeniyle çok sağlıklı bilgi alınamasa da eldeki kırık-dökük istihbarata göre 10 ila 19 arasında sivil ölü ve onlarca yaralı.

Ölenlerin uyrukları da doğal olarak bilinemiyor ancak muhtemelen pek çoğu, belki de tamamı Türk vatandaşı. Çünkü askeri operasyona maruz kalan gemi Türk bandıralı Mavi Marmara adlı gemi…

Bu sivil inisiyatifi ve eylemi destekliyor olabiliriz de, olmayabiliriz de. Haklı buluyor da olabiliriz, olmayabiliriz de. Ancak günümüz medeni dünyasında söyleyemeyeceğimiz tek şey, böyle bir sivil toplum hareketi ve tepkisine, böylesine barbarca bir yaklaşımın sergilenmesinin normal karşılanması gerektiğidir sanırım.

Yahudi ya da Musevi inancına mensup insanlara karşı eskiden beri bir sempatim ve muhabbetim olduğunu tüm açık yürekliliğimle söylemek isterim. Özellikle Türkiye Musevi cemaati mensuplarını pek çok konuda takdir de ederim. İçlerine girip-çıkmışlığım, insani ilişkiler kurmuşluğum vardır. Hatta sürekli yayın organları Şalom Gazetesi’nin bir organizasyonuna da katılmış ve İstanbul Ulus’taki merkezlerinden birinde düzenlenen bir program için gazeteden aldığım davete, İzmir’den kalkıp gidip icabet etmişliğim vardır.

Ama yine tüm açık yürekliliğimle söylemeliyim ki mevcut İsrail hükümetinin bugün yapmış olduğu insanlık dışı hareket tek kelime ile “barbarlık”tır.

Koskoca bir devlet, üç-beş tane sivil gemi içindeki, sosyal bir tepki ortaya koyan birkaç yüz sivil insana –ki içlerinde ak sakallı dedeler, bebeler, çocuklar da var- karşı demokratik, insani, akl-ı selim içinde, devlet büyüklüğü ve ciddiyetine dayanan, devlet gibi bir tavır geliştiremiyorsa. Ve bunun yerine sadece, askeri helikopterlerle, Zodyak saldırı botlarıyla, tam teçhizatlı komandolarla falan, komikçe, cahilce ve de pek tabi ki barbarca bir askeri operasyon düzenlemeyi becerebiliyorsa aslında bu durum o ülkenin ne kadar da basitçe, ne kadar da amatörce, ne kadar da fanatikçe ve ne kadar da devlet ciddiyetinden uzak bir şekilde yönetildiğinin göstergesi değildir de nedir?

Şu anda İsrail kamuoyunda bile kazan kaynamaya başlamıştır emin olunuz. Bu pisliğin altından hiçbir ülke ve yönetim kalkamaz.

Basit bir asayiş polisi baskınında bile, bir tek şüphelinin ölmemesi için elden gelen yapılır. Bunların yaptığı tam bir “barbar”lıktır.

Şimdi zaman, dünyanın o çok medeni ülkeleri ve toplulukları, uluslar arası kurumları için; medeniliklerini, insan hakları ve demokrasi savunuculuklarını tescil ettirme zamanıdır. Hadi görelim boyunuzun ölçüsünü.

Eyvah İsrail geliyor!

Diyeceğimizi sanıyorsa birileri, cidden bu olmayacaktır.

Ve bu “barbar”lığa en anlamlı tepkiyi, inanıyorum ki bu memleketin en az diğer kökenlerden gelen insanları kadar Musevi kökenli vatandaşları, insanları, değerleri de verecektir. İşte asıl o tepkiler, vaat edilmiş toprakların işgalcileri üzerinde tokat gibi patlayacaktır.

İsrail, özür dilemelidir.

İsrail, bu olaydan canı yanan insanlara ve ailelerine tazminat ödemelidir.

İsrail, bu olayda mağdur olan ülkelere tazminat ödemelidir.

Ve uzun bir süre sabıka defterinden silinmeyecek bu “barbar”lığı ile baş başa yaşayacağını hiç ama hiç unutmamalıdır.

Bizim mahallenin kabadayısı bile belinde bıçağı olmayana, güçsüze, zayıfa, küçüğe sarkmaz be kardeşim.

Ayıptır, ayıp!

Avrupa'da Yahudi Düşmanlığı Artarsa

İki Olay İki Dünya