Barlar sokağı (Cmi ibadethane de kilise değil mi acaba?)

Bir kaç günlüğüne "hacı olmak" için Antakya'ya "hacı" olan kaynanamı ziyarete gitmiştim.

Malum bu gidişle "hacca gitmek" bana nasip olmayacak gibi bende dedim ki madem ben gidemeyeceğim o halde Antakya ya gider "hacı "olan kaynanamın elini öperim böylece yarı "hacı" olurum...

Şaka bir yana, kısa ama güzel bir ziyaret oldu, uzun zamandır görmediğim dostlarımı bu arada da özellikle eski Antakya evlerindeki değişimi de yakıdan gördüm.

***

Antakya da yılın modası; eski tarihi evleri satın almak ya da uzun vadeli kiralayarak "kafe ya da lokanta" ya dönüştürmek...

Bu nedenle de benim olduğum yıllarda beş kuruş etmeyen evler sanırsınız ki birer villa olmuş inanılmaz fiyatlarla, çuvalla paralara satılıyorlar...

Diyelim ki aldınız ya kiraladınız kafe veya lokanta yapacaksınız;

Bunun için öncelikle proje hazırlayacaksınız ve gerekli izin ve belgeleri almak için en önemlisi "müze müdürlüğüne" müracaat ederek onay alacaksınız...

Müze Müdürlüğü binlerce yıllık tarihe sahip eski evleri sanki ilk defa görüyormuş ellerinde hiç bir kayıt,  belge yokmuş gibi inceleyeceğiz ondan sonra izin vereceğiz diyorlar.

Kimle görüşsem aynı şeyi söylüyor;" İzin almak aslında çok kolay, ama ben bunlara beş kuruş yedirmeyeceğim..."

Evet, maalesef paraya kıyamayanlar uzun zamandır izin çıkacak diye bekliyorlar.

Niye beklediklerini sorduklarım bakın ne söylüyorlar; İlgili mercilere gidiyorsunuz dosyanızın akıbetini öğrenmek için "dosyayı Adana ya" gönderdiklerini söylüyor, mecburen bekliyoruz…

Bu konuda o kadar çok şikâyet var ki?

O yüzden birçok aile eski evlerini kiliseye satıyorlarmış, kilise de onarıp kullanıyormuş…

***

Orada olduğum süre içerisinde ona yakın kafe ve lokanta gezdim inanın ödedikleri onca parayı nasıl çıkardıklarını ya da çıkaracaklarını anlamış değilim...

Ancak gidişin nereye doğru olduğunu da görmemem mümkün değildi, gördüm onu da bir başka yazımda paylaşacağım sizlerle...

Mustafa Kemal Üniversitesi açıldığından beri "sosyal yaşamda" büyük değişim var, umarım yanılırım...

***

Antakya da Saray Caddesi diye bir yer var orası şimdilerde "barlar sokağı" olmuş...

Bu cadde ve sokak boyunca onlarca tarihi binalar tarihi yapısına uygun restore edilmiş bar kafe ya da lokanta olarak hizmete sunulmuş, bir kısmında canlı müzik eşliğinde alkol satışı serbest...

Çok güzel bir sokak olmuş inanın çok beğendim ancak şimdi sizlere Mayıs ayı içerisinde hazırlanan ve Cumhurbaşkanı tarafından da gece yarısı onaylanan "içki yasağı" ile ilgili düzenlemeyi aynen aktarıyorum;

***

"Alkol satış ruhsatı olan tesisler ile market ve büfelerin, örgün eğitim kurumları dershaneler, öğrenci yurtları ve ibadethaneler ile arasında en az 100 metre mesafe bulunması şartı aranacak. Turizm belgeli işletmelerde bu koşul aranmayacak. Ruhsat satış iznini bu yasadan önce alanlar, kapsam dışı olacak."

***

Antakya’yı bilen ve Antakyalı dostlarım iyi bilirler bu “barlar sokağının” olduğu Saray caddesinin tam göbeğinde halen aktif olarak kullanılan “Ortodoks kilisesi var, yani ibadethane, ama şu anda inanmayacaksınız “kilisenin” yirmi metre yanında sağında solunda önünde arkasında tam yedi “içkili” bar ve lokanta bulunmaktadır.

Merak ediyorum; Yasada ibadethane denilince sadece Cami mi düşünülmektedir de yüz metre kuralı “kiliseler” için dikkate alınmamıştır?

Eskiden burada içki ruhsatı almış bir tek birahane vardı, bu yasa önceden izin alındığı için bu birahaneyi ilgilendirmemektedir.  

Sık sık Antakya ya gider gelirim bu barlar sokağını ve bu kadar çok bar kafe ve lokantayı ilk defa görüyorum, ne zaman açıldılar ne zaman ruhsat aldılar merak ediyorum.

Acaba diyorum sakın bunlar Antakyalı bir Adalet Bakanı ile AKP li bir belediyeye sahip olmanın avantajı olmasın?

Yani; “Bal tutan parmağını yalarmış” misali…

Zaten Antakyalı da işini iyi bilir “kaz gelecek yerden tavuğu esirgemez…”

***

İlk günde ilk saatlerde ufacık bir anı yazısı, unutmamak ve unutulmamak için,

İyi geceler efendim…

Erdoğan ÖZGENÇ