- Kategori
- Kültür - Sanat
Baş ağrısı mı? Kıymetini bilin o değerli hazinenin…
Baş ağrısı, belanın ikinci adıdır, bu sözümüzü o bela ile içli dışlı olanlar çok iyi bilir, tamam.
Ama…
Bir de tersinden bakın baş belasına: Yararları da vardır.
Örneğin eğer başınız ağrıyorsa, beyninizin içinde başınızı ağrıtan bazı şeyler var demektir. Az bir kazanım mıdır bu?
Şimdi sorunun içine tepe/taklak bir sorti yapalım: Neler olabilir bu bazı şeyler?
1.- Endişe
2.- korku
3.- Düşünce…
Demek ki, düşünebilen bir yaratıksınız. Madde 3, gol 1…
Aydınlanma Devrimi’nin ünlü filozofu Descardes’e kulak verirseniz, “düşündüğünüze göre, öyleyse [ve demek ki,] varsınız…”
Böylece felsefenin en temel sorunlarından birisi olan “varlık meselesi”ni basit ve yavan bir baş ağrısı ile çözdünüz demektir. Kutluyoruz.
Jean Paul Sartre, tam 780 sayfalık bir kitap yazmış varlık meselesini kendi çapında çözümleyebilmek için. Kitabın adı: Varlık ve Hiçlik…
Nereye gelmiş sonunda ünlü düşünürümüz?
- Varlık’tan yola çıkmış, dere tepe düz gitmiş, onca sayfanın üzerinden atlamış ve sonunda, “hiçlik”e ulaşmış.
Tıpkı milattan öncenin Sokrates’i gibi…
Sokrates, o büyük aydınlık bilgiyi kucağına almış, beyninde devşirmiş, insan olmuş:
- Bir tek bilgi vardır güvenebileceğim: O da hiçbir şey bilmediğim, buyurmuş…
Nedense “ti”ye alınır bu çok önemli “hiçlik” düşüncesi.
Hele birkaç dakika durun üstünde bu düşüncenin… Varacağınız yer bilgeliktir, erdemdir, insanlıktır.
Demek ki, bu dünyada baş ağrısı ile birlikte yaşayan insanları bir kenara iterek yaşamamak gerekir… Dakika 1,5; gol 2…
Peki, siz ne yaptınız?
Başınızı ağrıttınız.
Sonra başınızın ağrısını gidermek için düşünmek yerine, aspirin almayı ya da miskin bir uykunun içinde kendinizi erittiniz.
Ve sonuç olarak, başınıza konan düşünce kuşlarını ürkütüp, kaçırdınız…
Ve hayır!
Yanıldınız.
Baş ağrısının size sunduğu iyiliği ve erdemi bozuk para gibi harcadınız.
Lütfen baş ağrınızın kıymetini biliniz.
Sıkıp, okşayınız o değerli kelleyi…
Ve yaşamınızın içinden gelip geçerken, kellenizden gününüze düşen izdüşümü ihmal etmeyiniz…
Pusulanızı o izdüşümün gösterdiği yöne çevirip, güncelleyiniz.
Ve sonra, bittabi… Gülümseyniz!
Göreceksiniz, nasıl da geçecek başınızın ağrısı.
Nasıl da serpilip, gelişecek kellenizin naturası…
Geçmiş olsun!