Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '09

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Başarı veya başarısızlık

Başarı veya başarısızlık
 

Hayatın akışında bizler, hep "başarı" için kürek çekeriz. Herkesin dilinden düşürmediği, sık sık sohbetlerine konu ettiği, uğruna rekabetlerin yapıldığı BAŞARI nedir?, geliniz birlikte irdeleyelim.

Başarı, kişinin kendince saptadığı hedef ve bu hedefe ulaşmasıdır ki bu da görecelidir.

Öğrencinin takdir alarak sınıf geçmesi, arzuladığı üniversitede eğitim görüyor olması, her türlü imkânsızlıklar içinde evlatlarına güzel bir meslek sağlayabilmiş bir anne-babanın durumu birer başarı örnekleridir. Cinsiyete göre, yaşa göre değişiklikler gösterir.

Gayret, çalışma, emek, fedakarlığın ve de inancın meyvesidir başarı. Bazen şans da katalizördür. Ama dirayet şansa pay ayırmaz. Çünkü şans ya görevini yapmazsa? Yine küreklere kuvvet, asıl babam asıl. Çünkü bizim gerçeğimiz bu. inançla asılmak, neye doğru? Artılarda yol almaya doğru. Ama yavaş ama hızlı hedefe ulaşılır.

Gelelim "ticari" alandaki başarı veya başarısızlığa.

Kişi kendine çalışmak istiyor , diyor ki:

-Patron da ben olayım, işçi de ben. Başarı da bana ait, başarısızlık ta. Gelinecek noktada övünç de benim yerinme de benim olsun.

Kutlamak lazım, cesurca bir başlangıç. O zaman "İLK ADIM" ne olmalı?

Çok basamaklı bir merdiven var önünüzde. Merdivenin en tepesine çıkıp, yukarı dallardaki o nefis meyveleri toplayacaksınız. Bu merdivene dördüncü basamaktan başlayıp çıkılabilir mi? Bence hayır. En garanti ve kesin olanı birinci basamaktan başlamaktır.

Ticarette de mutlaka başarılı olmak isteniyorsa eğer, EN ALT BİRİMDEN başlamak şarttır. Evet yapacağınız işte "isim" olmuş bir büyük firmada, çırak olarak başlamak başarının "B" harfidir. Burada işi öğreceksiniz, püf noktalarını kavrayacaksınız. Kim ne derse desin, önemli değil, siz işi öğreniyorsunuz. Varsın bir kaç seneniz böyle geçsin, amaca doğru minik adımlarla yol alıyorsunuz ya, bu yetmez mi?

Ticarette Kayserililerin çok başarılı olduklarını hepimiz biliriz. Senelerce evveldi, Eski milletvekili ve Kayseri'nin ünlü işadamlarından Sn. Mehmet Yazar " her erkek çocuğumuza biz küçükken ya marul sattırırız ya da sakız, güzel bir eğitimle iyi bir mevkiye gelirse ne alâ, yok bu olmazsa ticarette başarılı olur" demişti. Bu cümlelerin geniş kitlelere düstur olmasını dilerim.

Bizzat şahit olduğum bir olay. Kökten zengin anne, banka müşterilerimizdendi. Oğlu üniversite tahsilini ve askerliğini tamamlayınca, değerli iki arsasını satıp büyük bir mağazayı tıklım tıklım ticari emtia ile doldurmuştu oğlu için. İki sene sonra bir arsa daha satıp ticarethaneyi takviye etmişti. Her nedense olmuyordu. Bir arsa, bir arsa daha derken tahminen 7-8 senenin sonunda arsalar da bitince inşaata paydos. Üzüntüsünden anne de öldü. Neye üzülmez ki insan, boşu boşuna elden giden arsalara mı, heba olan senelere mi?

Ama genç oğul anlamıyordu ki serbest çalışmaktan, ticaretten. Hazır harçlıklarla rahat bir yaşam sürmüştü. Kasıntılı, zengin çocuğu... Talebeliğinin yaz tatillerinde bir iş yerinde çıraklığa girseydi, muhtemeldir ki bugün başarılı olurdu.

Evet, başarılı olmak için ilk adım, en alt birimden başlamak.

İkinci adım işyerindeki davranışlar. Müşterilerle, plasiyerlerle laübali olmadan, belli bir mesafede, uzak-yakın, tatlı-sert, güleryüzlü ama sırnaşmadan işi götürmek. Satışta hizmet sunan kişinin ellerinden, tırnaklarından başlayıp saçına sakalına kadar temiz pak bakımlı olması ilk intibaın olumlu olmasını sağlar. Kıyafetlerin temiz ve edebe uygunluğu önemlidir. Mesela bendeniz, Antalya sıcak diye, üstü atlet, altı şortla satış yapan bir işyerine girmem. Bu görüntünün müşteriye hakaret olduğunu düşünürüm.

Diksiyon önemli. Kelimelerin seçimi bile dikkatle yapılmalı. Nezaket efendilikle birlikte sunulmalıdır.

Satış mağazasının önünde tavla partisi kuranları ayıplıyoruz. Mağazada kişiler arası iç hesaplaşmalar müşteriler yokken, arka planda sessizlikle halledilmelidir. İşyerinde bira içmek, sarhoş veya yarı sarhoş hizmet vermeye çalışanlar zaten saf dışı.

Üçüncü adım, işyerinin malî döngüsünün iyi ayarlanması. Gelir, gider dengelerinin sık sık kontrol edilmesi. Bilhassa devlete sonra şahıs ve kurumlara borçların aksatılmaması. Aksi halde itibar yitimi olur ki bu, istenmiyen bir durumdur. Almanya'nın Dünyaca ünlü teknoloji devi BOSCH " İTİBAR KAYBETMEKTENSE PARA KAYBETMEYİ TERCİH EDERİM" diyor. Ödemelerin takibinde ajandalar en akıllı rehberlerdir. Mecbur olmadıkça kredi kullanmamaya özen göstermeli, tasarrufu elden bırakmamalı. Personel ücretleri, sosyal güvenlik pirimleri de aksamamalı.

Müflis iş yerlerinde yapılan başlıca yanlışlık genel olarak "kasaya giren hasılatın yani cironun tamamının işyerine ait olduğu" fikridir. Hasılattan satılan ürünlerin yerine yenileri alınacağından, içindeki % ? uyguladığınız cüz'i kısım ticarethanenindir. Büyük kısmı yeni gelecek ürün için hesaben blokelidir.

Gerek iş aleminde, gerekse özel yaşantılarımızda küçük hesapları pek önemsemeyiz. Ama o küçük küçük rakamlar toplandığında büyük yekûnlar olarak karşımıza çıkar.

Özel yaşantınızda veya iş hayatınızda her zaman başarılarla dolu bir gelecek diliyorum.

Esen kalın...

Gül Alkan

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..