Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Başarı

Başarı
 

(www.dogrutercih.com/) Başarılı olmanın tadına doyum olmaz. (Sabahattin Gencal)


Bir işi istenilen biçimde bitirmek, muvaffak olmak başarı olarak tanımlanıyor Güncel Türkçe Sözlükte. Bu tanımda bir eksiklik görüyor musunuz? Bir teröristin bir işi kendi istediği gibi sonuçlandırması başarı olarak kabul edilebilir mi? Edilemez tabii. Nitekim BSTS / Yöntem Bilim Terimleri Sözlüğünde; başarıKişinin yetenek ve yetişmeye bağlı olarak gösterdiği ansal ya da eylemsel etkinliklerinin olumlu ürünü.” olarak tanımlanıyor. Dikkat edilirse burada olumluluktan söz ediliyor. Peki kime göre olumlu? Tabii genel ahlâka ve toplum vicdanına göre. Hangi toplum vicdanına göre deyip uzatmadan belirtelim ki başarı göreli bir kavramdır. 

Bu tanımlarda kişiden söz ediliyor. Peki bir grubun, takımın, kurumun, toplumun, devletin başarısı olamaz mı? Olur tabii.  

Yine tanımdan hareketle irdelemeye devam edelim. “Yetenek ve yetişmeye bağlı olarak” sözü geçiyor. Peki Yetenek ve yetişmeden başka faktörler yok mu? Örneğin imkân, ortam, zaman…vb. Demek ki başarının bağlı olduğu faktörler sayısız. Bu arada şans gibi faktörleri istisna sayıyoruz. Yine başarının bir süreç içinde gerçekleştiğini, bir sonuç olmadığını da hatırlatıyoruz. Örnek mi istersiniz: Bir kişi çalışarak 200 Tl. kazanırsa başarılı olur. Ama 200 000 Tl bulursa bu başarı kabul edilmez….  

Toplumların beğenilerinin de farklı olduğu düşünülürse başarının ne olduğu hakkında evrensel bir tanım yapmak zorlaşır. Bu kadar da değil zaman içinde bir toplumun beğenisi de değişebilir.  

“Daha tanım bile yapamıyoruz. Nerde kaldı başarılı olmamız.”demeye kalkmadan uzun da olsa bir tanım yapmaya çalışalım:  

Başarı, bir kişinin, grupların ya da toplumun bir işi zekâ, bilgi, tecrübe ve yeteneklerine göre, uygun yöntemlerle, müsait ortamda, yeterli zamanda genel ahlâka ve kamu vicdanının beklentisine uygun olarak sonuçlandırması eylemidir.  

İşin içinden çıkamayacağız galiba kişilerin istekleri, tutkuları, hedefleri o kadar çok ki, o kadar çeşitli ki. Bunların kamu vicdanına uygun olması mümkün mü? Doğrusunu söyleyecek olursak değil tabii. Eee, bu durumda ne oluyor. Kendilerini genel ahlâk ve toplum vicdanına göre sınırlamayanlar, sırf egolarını düşünenler işini dağdan aşırıp başarılı görünüyor. Dosdoğru olanlar yaya kalıyor. Öyle olmuyor mu? Bu da sorulur mu demeyin. Gerçekten “Başarmak için her şey mubahtır.” yanlışını büyük çoğunluk benimsemiş gibi gözüküyor. O kadar ki doğru dürüst davrananlar alaya alınıyor, aşağılanıyor. Sosyoloji ve psikoloji sapağına girmeden başa dönelim. Basit örneklerle oyalanmaya devam edelim:  

Anasınıfındaki bir çocuk tek haneli rakamları toplayabiliyorsa başarılı sayılıp alkışlanıyor. Ama aynı işlemi ilköğretimin ikinci sınıfındaki bir öğrenci yaparsa alkışlanmıyor. Yine bir öğrenci takdirnameyi kaçırdığı için üzülüyor. Aynı sınıfta bir başka öğrenci sınıf geçtiği için seviniyor. Takımlar için de benzer örnekler verilebilir. Bir ligde ikinci olan takım üzülürken, kümede kalabilen seviniyor. Demek ki beklentiye göre başarılı ya da başarısız sayılıyor.  

Beklentiler neye göre tespit ediliyor? Zekâya, azim ve çalışmaya, yeteneğe, imkânlara, ortama…vb. mı? Hayır, hayır. Komşu çocuklarına, başka takımlara göre. Hep böyle olmuştur. Ne kadar dersek diyelim kendi durumumuzu tespit ederek, kendimizi aşmak yerine hep başkalarını geçmek istemişizdir. Başkalarını geçmek tamam da biz kural moral tanımayarak geçmeye çalışıyoruz. Başkalarının ayaklarının altına karpuz kabuğu koyuyoruz, çeketinden tutup yıkıyoruz, çelmeliyoruz… daha neler neler yapıyoruz. Bu kadar çabayı kendimizi geliştirmek için göstersek olmaz mıydı?  

Bunu hep yapıyoruz değil mi? Neyi hep yapıyor muşuz? Böyle kapalı konuşmayı. Oysa medyada çarşaf çarşaf yazılar çıkıyor, her ağzı olan konuşuyor. Ne kadar kural tanımaz olduğumuz açık açık yazılıyor. Bir zamanlar üniversite imtihanlarıyla ilgili yazılmadı mı, seçim zamanlarında akla gelmedik, hiç yakışık almayacak sözler söylenmedi mi? Şimdilerde futbol üzerine şike mike konusu ayyuka çıkmadı mı? Durumlar öylesine karıştırıldı ki, hiç sormayın. Kimse ne yaptığının farkında değil. Bir suçu önlemek için bir başka suç işleniyor. Bu karambolde sorunlar doğru dürüst ele alınamıyor.  

Niye sorunlarımız doğru dürüst ele alınamaz ki? Nasıl alacağız? Dost acı söyler derler ya biz de acı söyleyelim. Konuşabilmek için, tartışabilmek için kelime hazinemiz yeterli değil. Şurada konuşurken kullandığımız 1000- 1500 kelimeyle toplum huzuruna çıkıyoruz. Hazinemiz yeterli olmayınca kavga gürültü başlıyor. Sen öylesin, ben böyleyim deyip duruyoruz. Yanlış mı? Bakın daha başarı kavramını bile tanımlayamadık.  

İnsanların kelimelerle düşündüğünü kim demişse isabetli söylemiş. Onun için, hiç değilse temel kavramları, her gün kullanmak durumunda olduğumuz kavramları öğrenelim. Örneğin başarının ne olduğunu ne olmadığını öğrenmekle başlayalım.  

Başarılı günler dileğiyle.  

 

Sabahattin Gencal, Başiskele – Kocaeli, 28. 07. 2011  

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..