Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '08

 
Kategori
Dünya
 

Başarılı bir devrim nasıl yapılır?

Tabii ki en basit yaklaşımla, daha önceki devrimlerin başarılı yönlerini alarak ve başarısız yönlerini almayarak. Bu yanlış ve eksik kalabilir ama en azından basit ve indirgemeci bir çözüm önerisidir ve pekala da işe yarayabilir.

1789 Fransa Devrimi’nin başarısı neydi?

Aristokrasiyi, yani egemen sınıfı yıkmak.

1917 Rusya ve 1949 Çin Devrimi’nin başarısı neydi?

Yine aristokrasiyi yıkmak. Bu, parça 1.

Burada hemen bir kuşku ve muhalefet şerhi koyuyoruz: Acaba, bunca zaman ve yer uzaklıklarda, aynı aristokrasiden mi söz ediyorduk?

Kuşkusuz hayır.

Bunu imleyelim ve devam edelim:

1871 Paris Komünü’nün başarısı neydi?

Adı üzerinde komün, yani yönetilenlerin yöneten ve özerk olduğu bir sistem denemesi. Başarısız olmuş olabilir, ayrı konu. Bu, parça 2.

Biraz da ters örneklerden gidelim:

Hitler’in başarısı neydi?

Yalan söylemek, evet ama önce insanları ikna etmek. (Nasılını şerh bırakıyoruz.)

Halkını ikna etmiş bir devrim var mı?

Geçici bir süre için evet. Uzun veya kalıcı bir süre için hayır.

Neden?

Devrimin birinci adamlarından sonra gelecek ikinci adamların ikinci kuşak olacağını, devrimi yapan birinci kuşaklar hiç hesaba katmadı. Bir de, genetik veya kültürel çocukların, ebeveynlerini pek dinlemediğini.

Ara çözüm ne olabilir?

Belki: Tersini yapacaklarını umarak, yalan söyleyerek, gidilmesi istenen yönün tam tersini göstermek.

Bu, tutar mı?

Çok çok zor.

Tutmuş mu?

Hiç denenmemiş ki... Bu, parça 3.

Devrim n-N (yani çok küçükten başlayarak çok büyüğe uzanan sayıda) parçadan oluşan bir bütündür. Ancak bu bütün, alınan parçaların daha önce o yerzamandaki bütünde taşıdığı (kapladığı ve kapsadığı) anlamdan bambaşka anlamlar taşıması demek.

Örnekleyelim:

Aristokrasi, bugün ve burada fiilen sizlere ömür (yine de kalıntıları yerlerde sürünüyor, bakınız İngiltere 2008). Ancak, feodalite hala var. Dünya’nın henüz yarısı (2006 civarında) kentlerde yaşamaya başladı.

Daha beteri, proto-feodalite, hatta avcı-toplayıcı toplum modları bile bugün hala var. Dahası köleci toplum modları, tarihte daha önceleri kezlerce olduğu üzere, yeni biçimlerde süregelmekte.

Yani:

Fransa Devrimi, burjuvazinin aristokrasiyi yıkmasıydı. 1 sınıf, 1 sınıfı yener. Biri galip, biri mağlup olur. Tamamdır.

Bu yerzamanda işler öyle değil:

İlkin:

O zamanki devrimci sınfı olan burjuvazi, artık ortadan kaldırılması gereken bir sınıf durumuna gelmiş durumda, o zamanki aristokrasi gibi. Bu, parça 4.

Burjuvazi, nasıl ortadan kaldırılır?

Bu parça 5.

Burjuvazi, şimdi ve burada ortadan kaldırılırsa, tarih kendi üzerine çöker. Bu, parça 6.

Şerh: Tarih, önceden de epeyi benzer biçimde çökmüştü. Ancak, bundan sonraki tüm çöküşler ve tüm çıkışlar daha daha büyük ölçekte ve ölçütte olacak. Bu, parça 7.

Ortada, herkesin yitirdiği ve eksi toplamlı bir oyun var (ikisi eşlenik olmak zorunda değil, bilenler bilmeyenlere anlatsın). Bu, parça 8.

Vee:

Elimizde novumlar var:

Uzaycılık, robotçuluk, yazılım ve donanım ölümsüzlük, yapay zekacılık. Bu, parça 9.

Dipnot: Tüm bu metin, Annales Okulu ile onun devamı / kültürel mirasçısı saydığım Wallerstein Dünya Sistemi ekolünün sentezi / praksisi, aslında negasyonu veri tabanı üzerine kuruldu. Yani, neo-globalizm ile bu ideolojiler burjuvazinin ölümcül ayırtsızlığını birlikte taşıyorlar. Bunun da bilinen tek ilacı var: Barbarlık ve yıkımın fermentasyonu. Bu, parça 10.

Bu 10 paçayı ister kuramsal, ister dene-yanıl edimsel yöntemi ile bir sistematiğe dönüştürebilen gelecekbilimci / devrimci, eksodusu gösteriyor demektir ama onun gösterdiği yol, yalnızca geçerli biricik yol olmayacaktır, gelecekbilimin geçmişbilimindeki psiko-tarihci Asimov (onun kendi içinde çoğul karşıtlıkları) ve De Jouvenil-Flechtheim karşıtlığı bize bunu söylüyor.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..