Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '14

 
Kategori
Eğitim
 

Başarılı mı, baş ağrılı mı?

Başarılı mı, baş ağrılı mı?
 

BAŞARILI MI BAŞ AĞRILI MI?


Hayatta birçok şey için uğraşırız. Birçok şey için kendimizi yıpratırız. Bir çok şey için nefes alıp veririz ve bir çok şey için tonlarca engellere karşı yılmadan göğüs gereriz. Hayat bu açıdan çetin bir mücadele, bizler ise bu sıklet karşısında genellikle güçsüz birer adale.. Peki, hayatta yapmak istediğimiz, arzu ettiğimiz bu kadar şey karşısında kendimizi ne zaman "başarılı" deriz. Bence hayatta gerçekten başarılı olmak için önce" başarı nedir " onu bilmek gerekmektedir. Bundan dolayı bu gün "başarı "kelimesi üzerinde duracağım.

Öncelikle şu soru önemli: Başarılı insanların başarılı olmalarını sağlayan doğuştan getirdikleri yetenekleri var mı?

Bu soruya birçok düşünür farklı cevap vermiş. Kimi var demiş kimi yok demiş kimi ise belli düzeyde her kişinin belli alanlara temayülünün olduğunu belirtmiştir. Bence her insanın genetik olarak getirdiği bazı özellikleri, bazı yatkınlıkları vardır. Bu alanlar çerçevesinde birey başarıyı ararsa hayattan tatmin olma olasılığı daha yüksektir. O zaman başarının formülünde ilk yazılması gereken öge, değer, değişken doğuştan getirdiğimiz meziyetlerimizdir.

Peki, başarılı olmak demek sonuçta istenilene ulaşmak mı demek yoksa süreci istenilen uğrunda harcamak mı demek. Vakti eheme sarf etmek mi demek, sarf edilen vaktin getirisini beklemek mi demek. Bu bize sonuç ve süreç bakımından başarıyı tanımlamamız gerektiğini göstermektedir. Peki süreç bakımından düşünürsek bizim başarılı olmamız için ne yapmamız gerekmektedir. Ünlü bir düşünürün dediği gibi "Dünya sana bir şey verdi ise mutlaka bir şey almak için vermiştir. Yani emeksiz yemek, ağlamayana meme verilmez. Başarı her zaman bir diyet ister. O zaman formüldeki ikinci kavram, değişken diyettir. 

Peki çalıştık çabaladık, diyetimizi verdik. Olduk mu başarılı? Bu esnada zihinlerimizi şu soru kurcalar: Biz niye çalışıp çabaladık? Biz ne için kendi hayatımızdan vakti, nakdi çaldık? İşte bu sorunun cevabında beklediğimiz şey mükâfattır. Bunu da formülümüzün başka bir değişkeni olarak kayıt ediyoruz.

Peki, doğuştan gelen bir meziyetimiz, yeteneğimiz vardı. Biz bu alanda kendimizi geliştirdik, bir diyet ödedik hayata sonunda da mükâfatı aldık. Olduk mu başarılı? Bence olmadık çünkü bu yaptıklarımızın uğruna değecek bir amaca ihtiyacı vardır. Gerçekten başarılı olmak için o amaca müteveccih bir niyetimizin, hem de salih, halis bir niyetimizin olması gerekmektedir. Yoksa yaptığımız şu şeyler karşılığında aldığımız, mahdud bir süre için yüzümüzde, gözümüzde beliren sürurdur. Her insan önceki saydığımız üç şeyi yapıp başarılı olabilir. Ama salih olmayan niyetle, ulvi bir amaca yönelmeyen bir niyetle yapılan bu uğraşlar kişiyi başarılı değil, baş ağrılı yapar. Ona bunu gösterecek gösterge ise hayatın kendisinin beyhudeliğini başkalarına anlatmak için kullandığı zamandır. Zaman yaman denilen delikanlıları bir solukta saman alevinin söndüğü gibi söndüren azmandır.

İşte ben ilk üç değere göre başarıyı tanımlayanlara baş ağrılı, dört aşamayı yapana ise muvafık diyorum. İşte muvaffakiyetin formülü:
Muvaffakiyet= niyet + diyet + meziyet + mükafat

 

 
Toplam blog
: 27
: 1841
Kayıt tarihi
: 04.04.13
 
 

Marmara üniversitesi psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü mezunuyum. Araştırmayı  ve yazmay..