Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Başarının ve mutluluğun sırrı nedir.

Başarının ve mutluluğun sırrı nedir.
 

Yazıma Martin Luther King'in bir sözünü konu aldım.

Martin Luther King diyor ki:

Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse:

Michelangelo'nun resim yaptığı,

Beethoven'in beste yaptığı veya,

Shakespeare'nin şiir yazdığı gibi süpürün

O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ,

'Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş.'desin.

Evet, gerçekten çok doğru. İşte başarının sırrı bu. Hangi işi yaparsanız yapın severek ve o iş dünyanın en önemli işi imişcesine ciddiyetle, önemseyerek yaparsanız toplumda farkedilmeniz kaçınılmaz.

Bu düşünce sadece sanat, ilim, bilim gibi belli kabiliyet ve eğitim gerektiren işler için değil, gündelik yaşamımızdaki işler içinde söz konusu. Düşünebiliyor musunuz her gün saçınızı tarayan kuaförünüz saçınızı Paris'te Jean Louis David gibi tarasa veya gündelik giysilerinizi diken mahalle terziniz Channell gibi özen gösterse giysilerinize ne farklı bir yaşam olur.

Uzun yıllardır Marmara Denizi'nin ortasında bir adada küçük bir evim var. Bu evin oldukça geniş olan bahçesini düzenlemek için yıllardır uğraştım. Ben sürekli adada oturmadığım ve bu işlerden de pek anlamadığım için hep başkalarından yardım istedim. Yıllarca bahçeme bakmaya talip olan çeşitli kişiler yüzünden bazen komik, bazen sıkıcı anlar yaşadım. Bahçem  bazen kabak tarlası haline geldi ve o yaz ben ve komşularım sürekli kabak yemek zorunda kaldık. Bazen bahçem amazon ormanına döndü, bazen de kel bahçe oldu. Yıllar sonra bir gün bir genç adam çıkageldi. Bir bahçıvan için fazla kültürlü, nazik ve düşünceli bu genç adam yeşili, ağaçları ve çiçekleri bir başka seviyordu. Çiçeklerle konuşan, ağaçların küsebileceğini düşünen bu gencin çiçeklere, bahçeye bakışını gördüğümde Michelangelo'nun resim yapışını görmüş gibi oldum. Ben yıllarca bahçe ile uğraşan çok kişi gördüm ama bu genç gibi işini seven ve önemseyen ,onu bir sanatkar edasıyla ifa eden bir kişiye rastlamadım.Dikkat ederseniz ondan hahsederken bahçıvan demiyorum. Bahçe veya çiçek sanatçısı diyebiliriz belki.

Bahçem kısa sürede canlandı, Artık ağaçlar, çiçekler çok mutlu idi. Onların dilinden anlayan , benim yokluğumda benden daha çok onları seven, beni aratmayan bir kişi vardı yanlarında. Benim de gözüm arkada değildi. Zira biliyordum ki bahçem bir sanatçının ellerinde idi.

Ben ve bahçem şanslıyız. Acaba toplumdaki diğer meslekleri ifa edenler de yaptıkları işi bu kadar çok sevip, bu kadar önemsiyorlar mı? Eğer bu şekilde davransalar, hem yaptıkları işte çok başarılı olurlar, toplumda fark edilirler, hem de kendileri çok mutlu olurlar.

Zira 'Mutluluğun sırrı, sevdiğin işi yapmakta değil, yapmaya mecbur olduğun işi sevmektedir.' 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..