Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

12 Haziran '15

 
Kategori
Eğitim
 

Başarısız öğrenci yoktur, öğrenciyi başarısız yapan eğitim sistemi vardır.

Başarısız öğrenci yoktur, öğrenciyi başarısız yapan eğitim sistemi vardır.
 

2014-2015 eğitim ve öğretim yılının sonuna gelindiğinde eğitimde de birçok kazanımın sonuna geldiğimizi görmekteyiz.


Milyonlarca öğrenci, yüz binlerce eğitimci 2014-2015 eğitim ve öğretim yılını bitirmenin sevincini ve yorgunluğunu yaşıyor. Öğrencilerimize ve öğretmenlerimize iyi tatiller diliyorum.

2014-2015 eğitim ve öğretim yılının sonuna gelindiğinde eğitimde de birçok kazanımın sonuna geldiğimizi görmekteyiz.

Milli Eğitim, hepimizin bildiği gibi ülkelerin ve milletlerin geleceğini şekillendiren en önemli kurumdur. En çok personel bu kurum da vardır. En çok insanı bu kurum yakından ilgilendirmektedir.

Her evde her gün konuşulan bir kurumdur ve kuruma bağlı öğretmenlerdir.

Bir öğretim yılını daha geride bırakırken son 13 yıldır Milli Eğitimin eğitim adına neler öğrettiğini ve neler yaptığına bir az yakından bakalım.

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var.

Bu öğrenciler bu öğretim yılında neler kazandılar diye sorarsak cevabı ironik olacaktır.

Milyonlarca öğrenci ve eğitimci sona eren 2014-2015 eğitim öğretim döneminde TEOG krizinden siyasal kadrolaşmaya, din adı altında mezhepleşmeye, devlet okullarının içinin boşatılmasına kadar uzanan bir deneyim kazandı. Dersek de ironik olarak cevabı vermiş oluruz.

Bahsettiğimiz gibi yaklaşık 17 milyon öğrenci karnelerini alarak yaz tatiline başladılar. Üç ay sürecek bu tatilde zaman zaman neler öğrendiklerini de düşüneceklerdir.

Umarım yaşadıkları çocuklarımızı üzmez.

Yaşadıkları öğretim yılına baktıklarında okulda neler yaptıklarını şu şekil hatırlayacaklardır.

Vesayet sendikasına dâhil olan öğretmenlerin emir komuta içerisinde anlattıklarını dinledik, bilimsellikten uzak dogmatik bilgilerle hayata hazırlandık,

İşini seven, pozitif eğitim anlayışı ile çalışan öğretmen ve yöneticileri baskılarla yıldırdıklarını gördük,

Öğretmenlerimizin çoğunun mutsuz olduklarını gördük. Çünkü sürekli olarak vesayet sendikasının baskısı altındaydılar. Diyeceklerdir.

MEB’de geçtiğimiz öğretim yılında o kadar tahribat, haksızlık yapıldı ki, öğrencilerimiz neredeyse bu yapılanları Milli Eğitimin fıtratında var sandılar.

Yandaş okul müdürü atamak için “paralelle mücadele” adı altında deneyimli yöneticiler yaprak gibi savruldular.

Bir kısmı öğretmenliklerine geri dönerken, bir kısmı meslekten istifa ettiler, bir kısmı da emekli olmak zorunda bırakıldılar.

Müdür atamalarında ki bütün kriterler ve liyakat kaldırıldı. Sadece vesayet sendikası olan Eğitim Bir Sen’e üyelik şartı arandı.

Okullarda rahat çalışmak isteyen öğretmenler bile vesayet sendikasına üye olmak zorunda kaldılar.

Olmayanlar ise içlerine kapandılar. Tamamına yakını sosyal medya üyeliklerini ve hesaplarını kapattılar.

TEOG'da liselere yerleştirmelerde öğrenciler evlerinden kilometrelerce uzaklıkta ki okullara yerleştirildiler. Bakanlık nakiller için süreyi uzattı ama çile bitmedi.  Bir velinin cinnet geçirip oğlunun naklini alamadığı okulun camını çerçevesini indirdiği olay hala hafızlarımızda duruyor.

Öğrenciler için bir gereklilik olan dershaneler sudan sebeplerle kapatıldılar. Okullar dershanelere dönüştürüldü. Bu defa da öğrenciler eğitimden uzaklaştılar. Öğretmenler zorlama ile dershane öğretmenliği yapar hale getirildiler. Sonuçta bir netice alınmadığı görüldü.

Destek alabilen bazı dershaneler özel okullara dönüştürüldüler. Teşvik adı altında bu okullara 500 milyon lira para ödendi. Devlet okullarının giderleri karşılanamadı iş yine velilere düştü.

Bakan “para alınmayacak” diyerek türbinlere oynadı okul yöneticileri velilere “para” diye yalvarmaya devam ettiler.

 4+4+4 ile okulların neredeyse tamamı İmam Hatip Ortaokulu oldu. Vatandaşın çocukları İmam Hatip Okullarına yönlendirilirken, elit tabaka dediğimiz mutlu azınlık ise çocuklarını özel kolejlere gönderdiler.  

“Serbest Kıyafet” uygulaması ile okullarımız perişan görünümlü öğretmenler ve perişan görünümlü öğrencilerle eğitim yapmaya başladılar. Öğrenciler düğüne gider gibi,tarlaya gider gibi, pazara gider gibi,misafirliğe gider gibi,hatta kavgaya gider gibi giyinmeye başladılar.

Kimin öğrenci, kimin öğretmen olduğu anlaşılmadı bile.

Eğitimde gelecek 4 yılın politikalarının belirlendiği 19. Milli Eğitim Şûrası laik ve bilimsel eğitim karşıtlığıyla gündeme oturdu.

Şûrada karma eğitimin sonlandırılması gündeme geldi.

 İlkokul 1. 2. ve 3. sınıflara zorunlu din dersi getirilmesi tavsiyesi karara bağlandı.

Milli Bayramlar heyecanlarını kaybetti.

Her okul, her müdürü ve müdür yardımcısı odası, öğretmenler odası, okul koridorları, hizmetli odaları hatta kalorifer kazan dairesine kadar sadece vesayet sendikası Eğitim Bir Sen’in afişi, bildirisi ve duyurularının asıldığı sendika şubesine dönüştürülmüş görünüme kazandırıldılar.

Okul müdürleri alenen siyaset yapmaya başladılar, siyasetçilerle beraber gezip tozmada bir sakınca görmediler.

İlçe milli Eğitim Müdürleri her türlü atamada ya da hak hukuk arakamda “bizden değilsin” diyerek vesayet sendikasına üye olmayanları hep dışladılar.

Sendika temsilcileri resmen İlçe eğitimini ve yöneticilerini yönetir hale geldiler. 

Alınacak her karar önceden vesayet sendikasına bildirilirdi. Gereği ondan sonra yapılırdı.

Özetle, Milli Eğitim Bakanlığı eğitim sistemini, siyasal ve ideolojik hedefleri doğrultusunda dönüştürmekten başka bir şey yapmadı dersek abartmamış olacağız.  

Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..