Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '17

 
Kategori
Siyaset
 

Başarıyı krize dönüştürmek

15 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarı, bu süre içerisinde sayısız krizlerle karşılaştı ancak, hepsinin de üstesinden geldiği gibi bu krizlerden güçlenerek çıktı.

Öte yandan çok başarılı bir referandum kampanyası gerçekleştiren ve yüzde 49 luk bir hayır cephesinin lokomotifi olmayı başaran CHP, kendi içerisindeki iktidar kavgasından kaynaklanan basit krizlere yenik düşmeye devam ediyor.

Krizi başarıya dönüştürmek zordur ama başarıyı krize dönüştürmek çok daha zor ve adeta mucize gerektirir. CHP yönetimi şimdilerde yine böyle bir mucizeye imza atıyor.

Yanlış anlaşılmasın, krize neden olan olaylarda taraf değilim.

Deniz Baykal’ın programını çok dikkatli izledim ve artık vücut dilini de tanıdığıma inandığım Baykal’ın çelişkilerle dolu açıklamalarının kendi kurgusu olmadığı düşüncesindeyim.

Fikri Sağlar’ın eleştirilerini daha uygun bir dil ve yöntemle yapması gerektiği eleştirilerini de kabul ederim.

Selin Sayek Böke’nin itirazlarını anlamaya çalışıyorum.

Muharrem İnce’nin açıklamalarına sanırım benim gibi kimse de şaşırmamıştır.

Benim asıl şaşırdığım konu, böyle bir krizin varlığını üst yönetim nasıl fark etmez.

Nasıl olur da buna zamanında müdahale etmeyip, kamuoyunda partinin tartışılması ve yıpranmasına göz yumar.

Ayrıca eğer, Genel Başkanı eleştirmek ya da olağanüstü kongre istemek bir disiplin suçu ise niye Fikri Sağlar için uygulanan disiplin soruşturması Deniz Baykal ya da başkaları için uygulanmaz?

Kaldı ki söyledikleri üst yönetime ters gelse de parti tabanında tartışılmasından niye rahatsız olunur. Sosyal Demokrat bir partide, üstelik de parti meclisinde görev yapan birileri fikirlerini özgürce söyleyemeyecek mi?

Açıklamalarının tümü için demiyorum ama Deniz Baykal’ın “yeni bir Ekmelettin vakası yaşanmaması “konusundaki uyarılarına kulak vermek gerekiyor.

İki turlu yapılacak bir cumhurbaşkanlığı yarışında mevcut bileşenleri korumak için gösterilecek titizlik; CHP nin kendi partisi içinden ve özellikle de örgütlü mücadelenin içinden gelmiş bir adayının olmasına engel midir ki!

Diğer yandan Kılıçdaroğlu’nu “ya adaylığını açıkla ya da olağanüstü kongreye git” Şeklinde sıkıştırmaya çalışan Baykal’ın; bir yandan “Cumhurbaşkanı adayı olacak bir genel başkan” önerisinin hemen ardından Abdullah Gül’ün adaylığını tartışmaya açması da çok büyük bir çelişki.

Aksi durumda Baykal gibi yılların kurt politikacısı, deneyimli bir liderin böyle çelişkili bir açıklama yapması düşünülemez.

Ya dersine iyi çalışmadı, ya da birileri adına konuşuyor. Bir insan en çok da kendi inanmadıklarını savunmak zorunda kaldığı zaman böyle kurgusal yanlışlara düşüyor.

Her şeye rağmen demokrasi ve özgürlükten yana, eşitlikçi olduğunu iddia eden bir partinin bu gerekçelerle parti içi muhalifleri susturmaya çalışması hiç yakışık almıyor.

Öyle sanıyorum asıl yanlış da; CHP de değişimin lider değişikliğiyle mümkün olacağını sanmak. Oysa CHP nin lider değişikliğinden çok bir zihniyet değişimine ihtiyacı var.

Öncelikle hangi toplumsal kesimi temsil ettiğine karar vermesi, politik doğrultusunu netleştirmesi, programını günün koşullarına göre yeniden güncellemesi gerekir.

Daha şimdiden 2019 seçimlerinde kimlerin milletvekili olacağı hesaplarına yönelik klasik ayak oyunları, ülke yönetiminde değil de parti yönetiminde iktidara gelme arayış ve çabalarıyla CHP bu krizleri aşamaz.

Önce ne olacağına karar vermeli.

Her şey olmaya çalışırsan, hiçbir şey olamazsın.

Oy hesaplarıyla; milliyetçileri kazanacağım diye bozkurt işareti yapmakla, dindar kesime şirin görünmek için çarşafın üzerine Atatürk rozeti takmakla, Sivas katliamının sorumlularıyla sıcak muhabbetle iktidar olunmuyor.

Halka dokunan, toplumda karşılık bulan, gerçekçi projeler ve evrensel ilkeleri önceleyen, parti içi demokrasiyi her koşulda mutlak hayata geçiren bir yönetim anlayışı ve sosyal demokrat politikalar ancak CHP yi yeniden iktidar umudu yapabilir.

Bilindiği üzere iki turlu yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP nin göstereceği bir aday, büyük olasılıkla en çok oyu alan iki adaydan biri olacaktır.

Yürütülecek demokrasi temelli, özgürlük ve barış ağırlıklı başarılı bir kampanya sonrası Erdoğan dışındaki adaylara oy veren kitlelerin desteğini alacak seçim taktikleri ve stratejiler geliştirmek yerine, geçmişte Ekmelettin örneğinde olduğu gibi sözüm ona herkesi kucaklayacak bir çatı adayına yönelirse CHP, altın tepside ilk turda AK Partiye Cumhurbaşkanlığını ikram etmiş olur.

Sonra da” bir zamanlar Atatürk’ün kurduğu bir parti vardı” diye anılır.

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 09.05.2017/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..