Başbakan Ahmet Davutoğlu'na Abdulaziz Bayındır'ın mektubunun analizi

"Hacı Bayram-ı Veli’yi makamında ziyaret edip, çilehanesinde birkaç saat kalıp secdeye kapandım, dua ettim, ondan DESTUR aldım." Başbakan Ahmet Davutoğlu

Bir başbakan DESTURunu (İZİN-MEŞRUİYET) ölmüş evliyalardan almaz halktan oyla alır. Bunu söylemek Kuran'ın temel ilkelerine aykırı olduğu kadar Demokrasinin genel ilkelerinde de aykırıdır. Üstelik akademisyen kişiliği ile öne çıkan Ahmet Davutoğlu'nun bu ifadelere yer vermesi onun akademisyen kişiliğinide bir çok kişi tarafından sorgulanır hale getirmiştir. Aşağıdaki mektup sadece Prof. Dr. Bayındır'ın değil bir çok kişinin eleştirisidir.

 

Başbakan olduktan sonra Ahmet Davutoğlundan akademisye kişiliğine yakışır şekilde demokrasiyi meşruiyet aracı olarak görmesini, bunu öncüllemesini beklerdim. Geleneksel İslamın Türbe tekkelerden ölmşlerden mesruiyet alıcı İslama aykırını tuhaflıklarını takip etmesini değil. Paralel devlet yapılanmasında eleştirilen Peygamberi Kamyona bindirmek vb saçmalıkları eleştiren yazar kesimlerinin kendi vicdanlarına ket vurması doğru değil. Eleştirmek ileri gitmek için önemlidir, eleştiriden korkmak yapmamak dogmatizm ve akıl körlüğü oluşturur.

 

Eminim ki (DESTUR alma) vb ifadeleri kullanmakla Davutoğlu gelecek yıl ki seçimlerde oylarını Muhafazakar seçmenlerin en koyularından alırken ülkenin ileri gitmesini yapılan sanayi ve sosyal iyileştirmeler sebebiyle ümitvar olan okuyan düşünen kitleleri hayal kırıklığına uğratacak ve bu, sandığa alternatif üretilmesi durumunda, mutlaka yansıyacaktır.

 

Mektubun bulunduğu link.

 

http://www.suleymaniyevakfi.org/bulten/basbakan-sayin-ahmet-davutoglu.html

"Demokrasilerin düsturunda(ilkesinde) Desturu (İzni-Meşruiyeti) ölülerden(Tekke Türbe'den) değil halktan almak vardır."aö

 

Bu ilke çok önemlidir...