- Kategori
- Güncel
Başbakan Erdoğan'dan Bekir Coşkun’a: Kaleminden hep pislik akan bir zat!
cumhuriyet.com.tr'den
Sözcükleri anlamlı kılan, birlikte kullanılan öbür sözcüklerdir. Bu bakımdan, bir sözcüğü içinde bulunduğu cümleden ya da söz öbeğinden çıkartıp tek başına anlam yüklemeye kalkamazsınız. Kalkarsanız, varacağınız yer, hangi açıdan bakarsanız bakın, aldatıcı olur.
Aldanmamak için, sözcüğü bulunduğu yere, ilişkili olduğu sözcüklerle birlikte düşünerek anlamlandırmak gerekir. Gerekmenin ötesinde de, okuduğu anlamak...
Okuduğunu anlamak, ne yazık ki, her zaman mümkün olmuyor.
Sözcükleri, “anlam olayları” dediğimiz biçimlerde de kullanmak mümkün. Kuşkusuz bu da, ustalık ister, mizah ister... Yoksa, sözü dikine söylemek, kaba düşer. Mizaha sığınan yazar, sözleri hangi yöne çekilirse çekilsin, dik durur. Anlayana verdiği ileti, yerine ulaşır.
Mizah, hakaret içermez; sözcüklerin gücüyle, dil ve anlatım tekniği dediğimiz “üslup”la anlatıcının gücünü ortaya koyar.
Uzağa gitmeyelim, Bekir Coşkun’un “Paşa” başlıklı yazısını, bilmem, okudunuz mu?
Ve Genelkurmay, bu yazıya bir bildiriyle “rutbe” üzerinden giderek tepki gösterdi, işi Atatürk’e kadar götürdü.
Sizi bilmem ya, Genelkurmay’ın açıklamasının üçüncü maddesini okurken, doğrusu, şaşırmadım değil. Cümlenin “... başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tarihe mâl olmuş asker kişilerin de...” bölümden sonrasında ayıktım, şaşırdığıma şaşırdım.
Başta sandım ki, Genelkurmay, bırakalım son yıllarda yaşananları, başta Atatürk olmak üzere “askeri şahsiyet”lere, diyelim İsmet İnönü’ye yapılan saldırılara tepki gösteriyor. Cümlenin devamında “... şerefle taşıdıkları askeri unvanlarını bile seviyesizce alay konusu yapmaları,...” bölümü için insanın gülesi geliyor.
Neymiş?
“Askeri unvanlar”, “seviyesizce” alay konu yapılıyormuş!
Bekir Coşkun, “muhtıra” yemesi üzerine ne bir yazı yazdı.
*****
Bekir Coşkun, çoğu yazısında “mizah” yapıyor. Bu kez yaptığı, başını ağrıtacağa benziyor. Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan işe “müdahil” oldu. Önce generallere “Dava açın!” diye yol gösterdi, sonra da...
Başbakan, Bekir Coşkun’a, Memduh Şevket Esendal’ın deyişiyle lafı “dikine” söyledi:
“Kaleminden hep pislik akan bir zat!”
Dil sürçmesi olabilir miydi?
Soruyu şunun için sorduk:
Başbakan Erdoğan, kendi “kırmızı çizgileri”ni sayarken “tek din” demişti. Tepkiler başlayınca, sonra bunu bir “dil sürçmesi” diye açıkladı.
Olur ya, Bekir Coşkun için kullandığı “kaleminden pislik akan”daki “pislik”i belki de “bal” diye kullanacaktı.
Keşke kullansaydı, “pislik akan”dan daha etkili olurdu; anlayan da anlardı. Başbakan, bir bakıma, bildiğinden hiç kuşkum yok, “tariz” yapmış olurdu.
İyi de olurdu; ama olmadı. Anlaşılan, olmayacak da...
Başbakan Erdoğan, siyasi rakiplerini “eleştiriyle hakareti” ayırt edememekle eleştirmesini anımsadım da...
TURGUT ÇELİK/ Mersin
* Bekir Coşkun ne dedi:
"Benim kalemim hep şefkat, merhamet, sevgi istedi."
"Yazının faydası da oldu, Başbakan Atatürkçü kesildi"