Başbakan Erdoğan dersane emperyalizmine son veriyor!

Kim ne derse desin dersanecilik sistemi bu ülkenin "derin öğretim" anlayışının sömürü çarkına dönüştürülmüş halinden başka bir şey değildir.

Milli Eğitimin okulları varken, dersane olmadan üniversiteyi girilmez, dayatmasıyla insanların sofrasından lokmaları çalan emperyal bir sistemdir.

Üstelik kesinlikle "eğitim kurumu" değildir dersaneler. Hatta, Milli Eğitim okullarında eğitilen çocukların ahlaki yapısını da bozmuştur. Dikkat ederseniz, dersanecilik sisteminin gelişmeye başladığı yıllardan sonra devlet okulları da bunlara ayak uydurmak yoluna gitmiş ve eğitim anlayışını zaafiyete uğratmıştır.

Bu ülkede dersaneler, illegalliğin para zoruyla legalleştiği yapılar olmuştur. Üniversitelerin birer ekmek kapısı haline gelmesi, dersaneciliği de bir sömürü aracı haline getirmiştir.

Türkiye "derin devlet"ten kurtulup şeffaflaştıkça, derin dönemlerin öteki derin yapılarından da kurtuluyor. Bunlardan biri de dersanecilik sistemidir.

Başbakan Erdoğan, Türkiyede bugüne kadar süren bu sömürü çarkını da kırmaya kararlı görünüyor. Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, dersaneciliğin emperyal bir sistem olduğunu açıkça söyleyen Erdoğan, bir-ik yıl içinde buna son verileceğini ve dersanecilere "ya okul ol, ya yok ol" (ifade bana ait) denileceğini söyledi.

Daha önce de yazdığım gibi, son yıllarda  hem çalışan öğretmenlere hem velilelere yönelik zülum ile abad olan dersanecilik, her zulüm gibi adaletle berbat olacağı günü bekliyordu. Nihayet Adalet ve Kalkınma Partisi Hükumeti bu zülme son veriyor.

Dersaneciler de ucuz apartman dairelerinde ucuz öğretmen çalıştırarak yaptıkları "öğretim ticareti" ne son verip ellerini taşın altına koyacak; daha doğrusu pamuk ellerini ceplerine atmak zorunda kalacaklar.

Adam gibi okullar açıp adam gibi eğitim yapacaklar. Üstelik hiç mecbur olmadığı halde devlet onlara öğrenci vermeyi de taahhüt ediyor.

Derasanecilik bu ülkenin kamburlarından biriyidi... Bu millet bu yükü bunca yıl taşıdı. Şimdi bu kamburu sırtından atıp kurtulacak. Öğrenci, okulunda aldığı eğitimle üniversiteye gidecek... Velilerin cebi rahatlayacak, sofrasına bir lokma ekmek fazladana konacak...

Bunları daha  önce de yazmıştım.  Hükumetin bu "zulüm çarkına" neden sessiz kaldığını, buralarda günde on-oniki derse giren( hem de asgari ücret karşılığı) öğretmenlere yapılan zulmün bakanlıkça nasıl görünmediğini, söyleyip durdum.

Nihayet, günü geldi... Bu çark kırılmalı... Hem eğitimi sığlaştıran, hem aileleri sıkıştıran bu çark kırılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükumeti bir adil iş daha yapıyor.

Hayırlı olsun!