Başbakan Erdoğan ön yargılı mı?

Sayın Başbakan’ım,

Ben de sizin gibi“halk çocuğuyum.”

Rahmetli babam “devlet memuru,” annem “ev kadını,” tipik “orta direk,” “dindar” ve“mütevazi” bir ailenin tek erkek evladıyım.

Daha “saçı bitmedik yetimin” vergileri ile A.B.D.’de “Master” öğrenimi yaptım.

Ülkeme hem “kamu” hem de “özel” sektörde hizmet verdim. Üniversite’de “Öğretim Üye Yardımcısı” olarak ders verdim. Son 21 yıldır orta ölçekli bir “tüccarım.”

Bu arada, 6111 Sayılı Yasa uyarınca 30 yıl sonra Üniversitede “Doktora” tezimi hazırlıyorum.

Sayın Başbakan’ım,

Sizi medya kanalı ile izlerken bana iki ayrı duyguyu yaşatıyorsunuz. Beni “ikilem” içinde bırakıyorsunuz.

Çoğu zaman bu ülkenin sade bir vatandaşı olarak sizinle “gurur duyuyorum.” Bazı zamanlar ise, “hayıflanıyorum.”

“Üstün Liderlik” özelliğinizin yanında “karizmatik” yapınız ile “Bölge Liderliği’nden” “Dünya Liderliği’ne” doğru emin adımlarla ilerliyorsunuz.   

“Dürüstlük” ve “açıklık” kişiliğiniz ile özdeşleşmiş vazgeçilemez değerleriniz olmuştur.

“ALLAH Vergisi” “hatiplik” özelliğiniz, “İslam Dinini” çok iyi “fıkıh etmiş” olmanız, “karizmatik” yapınız ile birleşince “devlet adamı” niteliğiniz ortaya çıkıyor.

Arap Baharı’nda olduğu gibi; “mazlum,” “itilmiş-kakılmış” Arap Halkı’na yaptığınız “Bağımsızlık ve Özgürlük” söylemlerinde başta A.B.D., Fransa, İngiltere ve Almanya olmak üzere “G-20” üyesi tüm “emperyalist güçlere” “demokrasi” dersi verdiniz.

İç politikada ise, Demokrasi rejiminin vazgeçilemez unsuru olan “kuvvetler ayrılığı” ilkesini göz ardı eden söylemleriniz ve davranışlarınız ile “antidemokratik” bir lider konumuna düşüyorsunuz.   

Sözde “özerk” üniversitelerimiz iktidara bağlı birer “orta dereceli” okul haline getirilmişlerdir. Tüm demokratik toplumlarda “araştırmacı” bilim yuvası olduğu kadar ”kanaat lideri” de olan üniversiteler dünya ve ülke sorunları hakkında görüş ve öneride bulunurken; ülkemiz üniversitelerinde ise “üç maymun”(görme, işitme, konuşma) oynanmaktadır.  

Üniversitelerimizin “düşünce ve fikir” özgürlüğü rüzgarları esen “yerleşkeler” haline gelmesi için hiçbir çabanız bulunmamaktadır.

Sayın Başbakan’ım,

“Yargı Sistemi” çok zorlu ve içinden çıkılmaz bir süreç yaşamaktadır. “Deniz Feneri Davası”nda siyasal iktidarın çıkmasını beklediği veya umduğu “gerekçeli kararın” açıklanmaması; ilgili mahkemenin “savcısını” “sanık” sandalyesine oturtuyor.

Sizin gerçekten halkın içinden gelen bir lider olarak; ne kadar “yurtsever,” ne kadar “milliyetçi,” ne kadar “manevi değerlere” bağlı olduğunuzdan çok eminim.

Sayın Başbakan’ım,

Son günlerde ‘sanatçılar’ ve ‘aydınlar’ ile uğraşıyor olmanız için ortada hiçbir neden yok iken; “düşünmeden” ve“agresif” söylemleriniz “Sanat Dünyası’nı” ve ”aydınları” incitmiştir.

Zaman, zaman içine düşmüş olduğunuz olumsuz ruh hali ile halkınıza, kurum ve kuruluşlara karşı “önyargılı,” “hoyrat” ve “kindar algıya” neden olan “söylem” ve “bakış açınız” sizin + (artı) değerlerinizin ‘erozyona’ uğramasına neden olmaktadır.

Ülkemizi “muasır medeniyet” seviyesine çıkarmadaki; bugüne kadar ülke ekonomisine yaptığınız “nitelikli” ve “nicelikli” katkılarınızın “yüzü suyu hürmetine” yakın çevrenizin, danışmanlarınızın vemarjinal  gurupların “dolduruşu” ve “yanlış yönlendirmeleri” karşısında UYANIK OLACAĞINIZA ve bütün gücünüzü ALLAH’tan alacağınıza inanmak istiyorum, Sayın BAŞBAKAN’ım…