Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Başbakan Erdoğan ve İstanbul'un başına gelenler

Başbakan Erdoğan ve İstanbul'un başına gelenler
 

(Görsel sanal ortamdan alıntıdır)


İSTANBUL artık eski İstanbul değil!

Çünkü 1980'lerden bu yana 'rantiye ekonomisi' İstanbul'un tarihi dokusunu ezip geçiyor!

Çünkü İstanbul baştan sona 'sağlıksız kentleşme' ile büyümeye devam ediyor!

Belediye uygulamaları ile İstanbul'un sorunları bitmez

Kartal'dan Büyükçekmece'ye kadar İstanbul 'inşat kesiminin şahlanışı' için İstanbul Belediyelerinin onayı ile gökdelenlerden geçilmiyor artık. Bu yüzden İstanbul güzelleşmiyor günden güne her bakımdan bir keşmekeş içerisinde boğuluyor. Öyle ki araçların akışı, gürültü kirliliği, zaman israfı, suçlulukların çoğalması, rantiyenin yaygınlaşması, mimari dokuların bozulması, yeşil alanların azalması, denetimsiz göç, alt yapı sorunlarının büyümesi ve yeni hizmet alanlarının gerektiği ölçekte olmaması gibi sorunlar ile boğuşmak gerekmektedir. Korkarım çok yakında yıkılacak olan Emek Sineması ile çevresinde en geç üç yıl sonra kim bilir kaç katlı bir gökdelen kondurulacaktır.

1970'lerde başlanılan İstanbul Metropolitan Planı yanında bazı yönlerden noksanları da bulunan yapılaşma ve koruma yasalarının da bir yana bırakıldığı günleri yaşadığımız açık.Sorunlara dışarıdan bakan biri olarak diyebilirim ki ne yürürlükteki yasalar ne de İstanbul belediyelerinin planlamaları ve onaylamaları ile İstanbul'un sağlıklı gelişmesi sağlanamaz. Başka İstanbul olmak üzere diğer kentler için köklü çözüm yolları aranmalıdır tez elden.

Başbakan Erdoğan, 'Her geldiğimde binaları sayamam ki'

Başbakan Erdoğan'ın geçenler Zeytinburnu'nda tartışma konusu olan OnaltıDokuz isimli projelerle ilgili olarak, ‘Benim haberim yoktu, firmayı uyardım, dinlemediler. Her geldiğimde binaları sayamam ki, yıldızları saymak mümkün mü’ eleştirisi hiç de yabana atılacak bir çıkış olmasa gerek. Bu durumda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ‘imar’ konusunda bazı sorunlar yaşamakta olduğu gerçeği bir kez daha açığa çıkmıştır, diyemez miyiz? Kısaca Başbakan Erdoğan'ın beğenmediği (!) Sultan Ahmet Camii ile çevresi ya da Zeytinburnu'nda yükselen gökdelenlerin Osmanlı ile Bizans anıt eserlerinin bin yıllık egemenliğine son vermiş bulunuyor.

Bugün öğrendiğime göre söz konusu (36) katlı gökdelenin müteahhidi ya da sahibi Başbakan Erdoğan'ın, 'kendisi ile görüşüp binaları traşlaması için ricada bulunduk... Baktım hiçbir şey yapmadılar. Çok kırıldım. Şimdi o insanlarla konuşmuyorum' dediği iş adamı Mesut Toprak İHL'den arkadaşı imiş.

Hacettepe'de Kent Sosyolojisi de okumuş bir kişi olarak özellikle İstanbul ile Ankara'da olduğu kadar ülkemizin irili ufaklı nice kentlerindeki 'çapık kentleşme' olaylarını gözlediğim için bu konulardaki gelişmeleri kaygı ile izlediğimi de belirtmek isterim. Bu kapsamda Ankara'daki kent gelişiminin değişik boyutları için fotoğraf çalışmalarıma dün yeniden başlamış olduğumu buradan duyurmak isterim.

Bu konuda, 'İstanbul’da yaşayan saf ve bakir bir Türk vatandaşı olarak, bu gazetenin bu köşesinde 18 Eylül 2011 tarihinde “Prost’un Altın Kuralı’nı 3 bina bozuyor. Bundan sonra yol olacak” başlığı altında belediye başkanlarını ve Recep Tayyip Erdoğan’ı uyarmaya çalışmıştım...' diye belirten Prof. Dr. Güngör Uras yeniden dertlenmiş. Bugün yayınlanan Yazdık da ne oldu? (Prost’un Altın Kuralı nasıl bozuldu?) başlıklı yazısında, 'Ünlü mimarımız Doğan Tekeli, “Yetmiş yıl korunan Prost’un Altın Kuralı’nın çiğnenmesi ve İstanbul’un dünyada eşi olmayan, iç titreten muhteşem siluetinin bozulması cinayettir' tespitini okuyunca şaşırmamak elde değil.

Henri Prost kimdir ve İstanbul'da neler yapmıştır?

Prof. Dr. Uras'ın aşağıda görüleceği gibi çok yerindeki tespitleri ile adını andığı Fransız mimar Nehri Prost kimdir; sanırım önce bu konuda kısa bir kaç söze gerek vardır.

1874 ile 1959 yılları arasında yaşamış olan Fransız mimar ve kent planlamacısı Henri Prost 1911’de Fransız Kent Plancıları Derneği kurucusudur. Paris ve İstanbul’da çalışır. 1903 ile 1907 arasında 1914 ile 1922 arasında Fas’taki kentlerin yolları ile binaların yerleri ve tasarımları için çalışmış. Bu kapsamda Kazablanka, Fes, Marakeş ve Rabat’ta çalışmış. 1930’da Fransız Mimarlar Derneği, 1933’te ise Fransız Güzel sanatlar Akademisi üyesi seçilir.

Sultan 2. Abdülhamid’in çağrısı üzerine, ‘İstanbul’da, Ayasofya’nın restorasyonu ile ilgili ön çalışmalarını gerçekleştiren Prost’un o döneme ait muhteşem Ayasofya çizimleri - eskizleri günümüzde, Paris Mimarlık Akademisi’nin ana salonunda sergilenmektedir.’ (Alıntı yeri: Özler AYKAN - 15 Ocak 2013, Medyagünebakış.com)

Henri Prost ‘1936’da İstanbul’un planlanması konusunda Atatürk’ten aldığı davetle İstanbul’a geldi. Türk Hükümetince de İstanbul’un planlanması görevi verilen Prost, önce İstanbul şehrinin geleceğinin güvence altına alınabilmesi için geçmişinin iyi bilinmesi gerekliliğine dikkat çekti. Prost, burada korumacı ve modernleşmeci tavrı bir arada sergiledi. İstanbul için bir imar planı yanında bazı mevzi planlar da hazırladı. İstanbul’un 1/5.000 ölçekli nâzım planını 1937’de tamamladı ve plan 1939’da onaylandı.

Prost, İstanbul ve Beyoğlu Cihetleri Nâzım Planı’nı İzah Eden Rapor ve 1950’de İstanbul belediyesi’nce yayımlanan, 3 ciltlik, İstanbul’un Yeni Çehresi adındaki çalışmalarında da İstanbul’a ilişkin görüşlerini ve planın ilkelerini açıklamıştır. Tarihi yarımada ve Beyoğlu kesimlerini ağırlıklı olarak ele almasına karşılık daha sonra şehrin Üsküdar ve Kadıköy yakası için de planlar hazırlamıştır. Şehrin güzelleştirilmesini öne çıkaran estetik kaygıları ağır basan bir şema hazırlayan Prost’un önerileri 1938-1949) arasında Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar’ın gerçekleştirdiği bir dizi imar operasyonuna da kaynak teşkil etmiştir.’

‘Sarayburnu ve Sultanahmet çevresinin tarihi karakterinin korunması ve arkeolojik park olarak nitelenmesi, sur içinde, Topkapı’ya doğru geniş bir zooloji ve botanik parkı önerisi, surların dışında yeşil bir koruma kuşağı bırakılması, Beyazıt, Aksaray, Eminönü, Şişhane meydanlarının düzenlenmesi, Harbiye, Osmanbey, Nişantaşı’ndaki düzenlemeler ile Maçka Parkı (şimdiki Demokrasi Parkı) ve taksim Gezisi Prost planının birçoğu uygulamaya aktarılabilmiş örneklerinden bazılarıdır. Tarihi yarımadanın silüetini koruyabilmek için denizden 40 m irtifa seviyesinde yer alan yapıların yüksekliklerinin üç kat ile sınırlandırılması Prost planının günümüze ulaşabilmiş en bilinen ve tartışılan ilkelerinden olmuştur.’ (Alıntı yeri: Henri Prost - İz Bırakanlar - Kent Haber.com)

Gelişmeler karşısındaki bütün kızgınlığıma rağmen bu konuda pek çok söz söylenebilse de sözü şimdi saygıdeğer. Prof. Dr. Güngör Uras'a bırakmak istiyorum:

'Gökdelenler minarelerle yarışıyor

Bu gerçek göz önünde tutularak İstanbul’un tarihi görüntüsünü korumak için, tarihi yarımada da çatısı denizden 52.5 metreyi geçen yapılar yapılamaz. Böyle olmalıdır ki yeni binalar, camileri kapatmasın. Camiler ve minareleriyle yarışmasın.

Bu altın kuralı koyan Henri Prost (1874-1959) Fransız bir mimar ve şehircilik uzmanıdır. Atatürk’ün daveti ile Türkiye’ye geldi. İstanbul’un geleceğini korumak için İstanbul’un planını yaptı. Bu plan 1939 yılında onaylandı. Prost’un planı, önerileri uzun yıllar uygulandı.

Geliniz görünüz ki, 2011 yılında Zeytinburnu’nda inşasına izin verilen 81-96-108 metre yükseklikte 3 bina, Sultanahmet Camii’nin arkasından yükseldi. Şimdi bu 3 bina Sultanahmet Camii’nin görkemli 6 minaresi ile yarışıyor. Sultanahmet’in kubbesinin tepesine çökmüş durumda.

Suç yapanda mı, yaptıranda mı?

Bu noktadan sonra suç yapanda mı, yaptıranda mı diye tartışmanın yararı yok. Çünkü binalar tamamlanmış.

İş işten geçmiş. Şen olasın Halep şehri... Yol açıldığına göre bundan sonra benzeri gökdelenlere hazır olalım. Tarihi yarımadanın o güzelim görüntüsüne veda edelim...' (Milliyet.com.tr 19.04.2013)

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..