Başbakan'ın Oğullarına İftira mı Atılıyor?

Bir gazete de yer alan haberde; Malta’da Başbakan Binali Yıldırım’ın oğulları, dayısı ve yeğeniyle bağlantılı olan toplam sekiz şirket bulunduğu, Yıldırım’ın oğullarının ise beş şirketle Malta kayıtlarında yer aldığı yazılmış.

Bu iddiayı da paradise papers’a dayandırmış.

Önce belge olarak sunulan “paradise papers”  ne, tanıyalım.

Belgelerin çoğunluğunun Bermuda merkezli Appleby adlı hukuk firmasından sızdırıldığı kaydediliyor. 

On dokuz devlete ait son yetmiş yılda yapılan işlemleri içeriyormuş.

Bahsi geçen devletler “vergi cenneti” diye adlandırılan devletler.

1.4 terabaytlık veri hacmine ulaştığı ve 13,4 milyon belgeden oluşuyormuş.

Belgeleri Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi elde etmiş.

İncelemesi için uluslararası araştırmacı gazeteciler konsorsiyumu (ICIJ) adlı kuruluş ve İngiliz kamu yayın kuruluşu BBC ile The Guardian gazetesi ile de paylaşıyormuş.

Şu panama belgeleri olayı ile ne kadar benzer.

Bu belgeler ortaya çıktıkça “bıtcoın” diye sunulan sanal para değerlenmişti de değerlenmişti.

Uğrunda ülkemizde bile cinayet işlenmişti.

Başbakan Yıldırım “off-shore “ hesabı iddialarıyla ilgili habere açıklamada bulunmuş.

Metin olarak vermeyeceğim.

Zira açıklaması milliyet.com. tr. de mevcut.

Yalnız son bölüm de başbakana ait birkaç cümle var ki burayı yazmam gerekiyor.

“Benim dokunulmazlığım var ama çocuklarımın yok. Buradan davet ediyorum, her türlü mali, hukuki  yönden soruşturma yapılabilir. Bunu özellikle de istiyorum. Haksız itham kabul edilemez.”

Bu söz  üzerine konu hakkında gerekli araştırma yapılmalıdır.

Esas incelenmesi gereken önemli bir husus var.

Haksız ithamda bulunmak, yani iftira atmak.

Bir kere Müslüman isek, İslam dininde haramdır.

Değilsek sadece İslam da değil, diğer inanışlarda da yasaktır.

Çünkü “iftira” da bulunmak verilebilecek en büyük zararı verir.

Sosyal hayatın en önemli zehridir.  

Araştırmamak altında yatan en büyük neden, mal bulmuş mağribi gibi hareket etmek ise en büyük sakıncasıdır.

Atılan iftira topunun geri çarpması da vardır.

Maalesef özellikle bizde başta siyaset ve medyada olmak üzere iş yaşamımızda,  komşuluk ilişkilerimizde, hayatımızın her alanında adeta iliklerimize kadar işlemiş.

En kötüsü de birilerinin servis ettiklerini kullanmak oluyor.

Devletten, insanımıza kadar iftira iletinin açtığı yaralar hiç onulmuyor.