Başbakan'ın skandal konuşması ve birkaç başka şey

Başbakan Tayyip Erdoğan dün valileri topladı ve bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın açılım ve Balyoz ile ilgili kısımları ön plana çıkarıldı çoğu kuruluş tarafından. Fakat konuşmanın asıl önemli ve bana göre skandal kısmı niyeyse yok.

Dün Star TV'nin haberlerini izlerken duydum konuşmanın o kısımlarını. Başbakan ana fikir olarak şöyle diyordu, "yoksullara yardım edin, diyorsunuz ki yasalar mani, bu işte mani diye bir şey yok..."

En skandal kısım burasıydı. Valileri açıkça yasalara uymamaya çağırıyordu kısacası. Yoksullara yardım etmek güzel bir şey, ama AKP'nin yöntemini hiçbir zaman onaylamadım. Bazen üzerinde başbakanlık yazan kömürler, bazen AKP yazan kömürler kapılara yığılıyor, kamyonlardan halka yardım dağıtılıyor, gizli yapılması gereken her şey kameraların önünde cereyan ediyor...

Şimdi de yardım yapın da nasıl yaparsanız yapın, yeter ki bana oy gelsin, sizden gelen yardım benden giden yardım demektir diyor, yasaları boşverin diye çağrı yapıyor. Yasaların izin vermediği ölçüde de yardım yapabilirsiniz, yasaları çiğnemenize bizzat ben izin veriyorum diyor. Kimse karşı çıkmasın diye de yasaların çiğnenme amacı olarak "yardım" gösteriliyor, böylece sesini çıkarana "vay efendim sen yoksulların aç mı kalmasını istiyorsun" diyecek.

Hayır istemiyorum, fakat bir başbakanın yasalara uymayın çağrısı yapmasını da en hafif ifadeyle "vahim" olarak değerlendiriyorum.

Asıl önemli husus buydu, birkaç konuda uzun uzun yazmak yerine eklemek istediğim şeyler var.

Mustafa Sarıgül hususu: Sarıgül, Can Ataklı'ya yazdığı mesajların üçüncü gününde, "sayın Fethullah Gülen" diye diye bir hal olmuş. Fethullahçı demiyorum, fakat bir saygı ifadesi olarak "sayın" kullandığına göre kendisi için Gülen pek "saygın" bir isim olsa gerek. TDH'ye baştan beri şüpheyle yaklaşıyorum, Sarıgül şayet iktidara gelirse Tayyip Erdoğan gibi bir profille karşılaşacağımızı sanıyorum ve asla oy vermeyi düşünmüyorum.

Diyanet'te Alevilik Bölümü Hakkında: Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Aleviler için ayrı bir daire kurulacakmış. Kurulsun tabii, hatta madem var o kuruluş, diğer tüm dinler için de bölümler olsun. Fakat ideal olan laik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurumun olmamasıdır. Din eğitiminin ve dinle ilgili durumların devletin elinde olması için kuruldu orası, fakat Diyanet İşleri Başkanı'nın açıklamalarından da görüyoruz, iyice rayından çıktı. Onu da geçtim, Türkiye kaçak Kur'an kursları cenneti oldu, zaten hükümetin de onlarla mücadele etmeye niyeti yok. Hatta yaş sınırını düşürmeye çalışıyorlar.

Yargıtay Atamaları Hususu: Yargıtay üyeleri Adalet Bakanlığı'nda düzenlenen törenle cüppelerini giymişler. Nihayet bu kriz çözüldü, tatlıya bağlandı. Fakat yine daha önce yazdığım gibi, bu konuda da ideal olan Adalet Bakanlığı'nın bu işten tamamen çekilmesidir.