- Kategori
- Güncel
- Okunma Sayısı
- 174
Başbakanım sizin evlatlarınız tehlikede olsa ne yapıyorsanız bizde onun için Kıbrıs’a gittik.

Offff! Yanmaktayıuzzz…
Gölge aramaktayuz…
Bir ağaç gölgesssss….
Neredesunnn?
Ağacı kim bulmuş ki gölgesi olsun be kardeşim?
Ağaçları kes baba kes.. Dik yerine koca koca binaları, ondan sonra yandımmm anacım de…
Doğa ana alır intikamını böyle…
Müstahak insanoğlu sana…
***
Eyyy dostum! Turgut Erat´ın TV EM´de hazırlayıp sunduğu "Son Durak" programına hastayız ailece.
Tavsiye ediyorum ciddice.
Duayen gazeteci Uğur Dündar’ın bir fıkrası vardı ki amannn amannn harika.
****
Başbakanımızın
AK Parti Kocaeli 4. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmayı dinlerken güneş işini iyi yapmış dedim ister istemez.
Başbakanımız; şimdi kendilerine, ”Suriye’yle neden ilgileniyorsunuz?”, ”Suriye ile ilişkileri neden bu kadar gerginleştirdiniz?”, ”Suriye için sesinizi neden yükseltiyorsunuz?” denildiğini belirterek, ”Bunun çok basit bir cevabı var; çünkü biz Devleti Aliyeyi Osmanî’nin bakiyesi üzerine kurulmuş bir ülkeyiz. Biz Selçuklu’nun torunlarıyız. Biz Osmanlı’nın torunlarıyız. Biz, tarihi boyunca hak için, adalet için, barış için, huzur ve kardeşlik için mücadele vermiş bir ecdadın torunlarıyız.
Uluslararası sularda insani yardım taşıyan bir Türk gemisinin korsanların saldırısına uğradığını, 9 kişinin şehit edildiğini, CHP Genel Başkanı’nın ise ”utanmadan, sıkılmadan”, ”Ben olsaydım Mavi Marmara’yı göndermezdim” dediğini, İsrail’in yanında yer aldığını ve;.
”Tek sığındıkları şey şu; ’Yurtta sulh, cihanda sulh’. Bir tarafta insanlar öldürülürken, orada ’cihanda sulh’ denilmez. Sulhun gereği neyse, onun adımları atılır. Soruyorum; Yurtta sulh, doğru, güzel bir şey. Peki Yunanlılar, Rumlar, Kıbrıs’ta bizim soydaşlarımıza saldırdıkları zaman ’yurtta sulh’ mu diyecektik, ’cihanda sulh’ mu diyecektik? Niye oraya gittik? Niye yıllarca Ecevit’le iftihar ettiniz, Ecevit’le, onun siyasi rantını elde etmeye çalıştınız? Neden? İstiklal mücadelesini,Çanakkale mücadelesini niye verdik? Nerede barış istenir, arzu edilir, onu iyi tespit edeceğiz. Karşınızdakiler barış istiyorsa, tabii ki siz de barış isteyeceksiniz. Ama siz elinizi uzatırken karşınızdaki yumruk sallarsa, herhalde ’Vur bir yanağıma, al öbür yanağım’ diyecek haliniz yok. Adaletin gereği de zaten bu değildir.” Dediğini izlerken vayyyy ! Dedim bendenizde.
Hava çokkk sıcak…
***
Başbakanımız kelimelerle oynamayı çok iyi bilen bir hatip.
Müthiş…
Siyasi hatipliği üzerine kimse yok şu an ülkede.
Olsaydı …
Olmalı…
Zorunda.
Başbakanımız;
Uluslararası sularda insani yardım taşıyan bir Türk gemisinin korsanların saldırısına uğradığını, 9 kişinin şehit edildiğini, CHP Genel Başkanı’nın ise ”utanmadan, sıkılmadan”, ”Ben olsaydım Mavi Marmara’yı göndermezdim” dediğini, İsrail’in yanında yer aldığını söyledi ya…
Bir virgül bile cümlenin anlamını değiştirirken başbakanımızın usta hatipliğinde neler olmuş bakın dostlar…
CHP Genel başkanı ”, ”Ben olsaydım Mavi Marmara’yı göndermezdim” demişti. Sivallarin riske atılmaması adınaydı bu söylem.
Başbakanım; birçok kişi böyle düşünüyor yani böyle düşünenlerin hepsi mi İsrail tarafında.
Ben gönderirdim ama kendi Savaş gemilerimiz eşliğinde. Mademki İnsani yardım için sonuçta yapılan.
Birde şeyyy ya; Orada İsrail’in katliamları bitti mi artık niye gündeminizde ki konuşmalarınızda yok?
İnsanlar ölmüyor mu hala İsrail kör kurşunlarıyla?
O zaman için in ‘dide şimdi aut oldu da haberimiz mi yok yoksam?
****
Olaylı Diyarbakır günü içinde ayni yorumda bulunurdum. Orada bu ülkenin kaynaklarıyla maddi rahatlık içinde yüzen ve korunmazlık zırhına güvenerek PKK propagandası hatta provokatörlüğü yapan insanların bu olayı yapmasına meydan verildi? Niye öncesi durdurulmadı?
Ve şimdi ne olacak hı?
Bu insanlar tanımadıkları bu ülke meclisinde hala duracak ve bu ülkenin maddi nimetlerinden faydalanmaya devam mı edecekler?
Milletvekilliği korunmazlığı altında gösterilen bu provokatörlüğe bir dur denmeyecek mi?
Tüm konuşma boyunca hedef CHP idi ya;
”Tek sığındıkları şey şu; ’Yurtta sulh, cihanda sulh’. Bir tarafta insanlar öldürülürken, orada ’cihanda sulh’ denilmez. Sulhun gereği neyse, onun adımları atılır. Soruyorum; Yurtta sulh, doğru, güzel bir şey. Peki Yunanlılar, Rumlar, Kıbrıs’ta bizim soydaşlarımıza saldırdıkları zaman ’yurtta sulh’ mu diyecektik, ’cihanda sulh’ mu diyecektik? Niye oraya gittik? Niye yıllarca Ecevit’le iftihar ettiniz, Ecevit’le, onun siyasi rantını elde etmeye çalıştınız?
Ya başbakanım Kıbrıs anavatanın yavrusu fark bu?
Yavru vatan.
Yavru…
Evlat.
Niye oraya gittik?
Başbakanım sizin evlatlarınız tehlikede olsa ne yapıyorsanız bizde onun için Kıbrıs’a gittik.
Anavatan Yavru vatanı için kükredi .
Anavatan Türkiye
Yavru vatan Kıbrıs...
Karaoğlan Ecevit. Başbakan olmasına karşılık ülkenin maddi, olan hiçbir şeyini kendi adına kullanmayan, Siyasi üslubunu hiç bozmayan adam gibi siyasi lider…
Allah ondan razı olsun. Cihandaki sulhu ince ayar yaparak, yavru vatanı anasına kavuşturdu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; ’Yurtta sulh, cihanda sulh’ derken şuan ülkedeki siyasetçilerin bu cümleyi böylesi bir anlam kaymasına getireceğini hesap etti mi diye düşündüm bir an. Etmiştir uzağı gören o çelik mavi gözler görmüştür bugünleri de…
Yurtta sulh, yani önce içerde siyasi düzen ve barış; cihanda sulh,sonra dışarıda dış siyasi düzen ve barış.
Bu.
Bu kadar.
****
Başbakanımızın sözleri … Eleştirirsel boyuttan bakmadan ,objektif tarafından almalı ele.
Neden? İstiklal mücadelesini, Çanakkale mücadelesini niye verdik?
Allah Allah! Neden acaba?
‘’Nerede barış istenir, arzu edilir, onu iyi tespit edeceğiz. Karşınızdakiler barış istiyorsa, tabii ki siz de barış isteyeceksiniz. Ama siz elinizi uzatırken karşınızdaki yumruk sallarsa, herhalde ’Vur bir yanağıma, al öbür yanağım’ diyecek haliniz yok. Adaletin gereği de zaten bu değildir.”
Nasıl ki PKK sorunu sadece terör sorunuysa ;barışla ve savaşla yakından uzaktan ilgisi yoksa ki (bu bana ait bir düşünce kimseyi bağlamaz,kör cahil değin isterseniz bu düşüncenizde beniiii bağlamaz ağabeyler ablalar…) ayni şey Suriye içinde geçerli. Dünya susuyor bir biz konuşuyoruz.
Niye?
İsrail için konuştuk sonuç?
9 can gitti. Samimi 9 can.
Elimizi uzatıyoruz da acaba karşımızdaki bunu vurmak için zannedecek bir görüntü mü alıyor ki gardını alıyor?
Orada takıldım kaldım.
İnsanlık dramı sadece bu ülkede yaşanmıyor ki?
Gidin Afrikaya kabileler dini ayrılıklar yüzünden binlerce insan katlediliyor.
Çocuklar açlıktan ölsün diye annelerin göğüsleri kesiliyor.
Birde eğer evimde insanlık dramını bitiremediysem sokaktakini… Ne anlamı var?
Yurtta sulh…
Önce bu…
Şu an şehit yakınları yanıyor başbakanım. İçleri alev alev yanıyor. Her ana nasibini alıyor otuz küsür senedir.
Adı lazım değil bir siyasinin sözleri o sözleri var ya hep yanlış bir üslup diye ummak istedim. o sözleri. Bir ana olarak… Eğer kendi yorumumuza kalırsa o sözler o siyasinin karşımızda olsa canına okuturdu. Anaların karşısına çıkmak yürek ister zira. Hele yavrusunu8 kaybeden şehit analarının karşısına çıkmak…
O siyasi ne demişti;
‘’Bu analar daha çokkk Mehmetçik doğurur’’
****
Dip not: Turgutreis mahalle muhtarı yardımcı olur bayanın bulunmasında. Bu bayan çöp topluyor ve askerdeki oğluyla bir küçük çocuğuna bakıyor. Tesadüfen Adana yerel tvlerden biri kendisini haber yapıyor bu haberi gören İstanbul’dan bir hayırsever Mersin’e dek yakını vasıtasıyla yardımcı olmak istiyor. İki usta belkide daha çok para alırız düşüncesiyle kadının evini resmen yıkıyor. Aralarında anlaşamayınca da kadıncağız yıktırmam dedi çok karıştı diyerek sırra kadem basıyor. Hayırsever iki milyar lirayı yakınınn hesabına göndermiş. O yakında alın parayı ne yaparsanız yapın demiş. Ortada iki milyar var ama yıkımın düzelmesi için sekiz milyar lazım. Haber değeri yok gibi görünse de bazıları için; sonuçta vicdani bir durum. Sesi duyulur belki kadıncağızın ben tesadüfî rastladım dostlar.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
