Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakanın konvoyuna saldırıya alternatif bakış…

Başbakanın konvoyuna saldırıya alternatif bakış…
 

4.5.2011 günü Kastamonu mitinginden Ankara’ya dönen AKP konvoyunun önünde giden koruma aracına bir saldırı düzenlenmiş, bir polisimiz hayatını kaybederken, bir diğeri de ağır yaralanmıştı. Öncelikle hayatını kaybeden polisimize Allahtan rahmet, kalanlarına sabır, yaralı polis memuruna da acil şifalar dileriz. 

Olayın üzerinden beş gün geçti, ilk heyecan ve yükselen adrenalin biraz düştü. Artık daha rahat incelenebilir. Şu bilinmelidir ki, bu yazı ile ne kimseye akıl verme, ne de kimsenin işine karışma gibi bir niyetimiz yoktur. Sıradan bir vatandaşın göz merceğinden olayın bir boyutunun fotoğrafını çekmeye çalışacağım. 

TRT haberi, “Miting için Kastamonu’ya gelen Başbakan Erdoğan’ın seçim otobüsü ve beraberindeki araçlardan oluşan konvoya silahlı saldırı düzenlendi. 

1 polisin şehit olduğu, 1 polisin de yaralandığı saldırının ardından bölgeye Özel Harekât Timleri sevk edildi. 

Saldırı, Başbakanın seçim konvoyunun Kastamonu’dan Ankara’ya doğru yola çıktığı 17.15 sıralarında şehre 20 kilometre uzaklıktaki Soğuksu mevkiinde gerçekleşti. 

Ilgaz dağına tırmandıkları sırada virajı dönerken konvoyun önündeki koruma aracı çapraz ateşe tutuldu.” şeklinde verdi. 

Kastamonu’daki seçim mitingi bitmiş, orada görevini tamamlayanlar Ankara’ya dönüyordu. Başbakan ise Amasya mitingi için helikopterle o saatte Amasya’ya gitmişti. Her türlü istihbarata sahip olduğunu yaşanan olaylarda gördüğümüz teröristlerin başbakanın orada olmadığını bilmemelerine imkân yoktur. Yani başbakanın şahsına bir saldırı söz konusu değildir. Başbakanın olayı duyar duymaz kefen edebiyatına başvurmasını malum mağduriyet aşkına bağlamakta yarar var. 

Saldırı, konvoydaki otobüsü de hedef almamıştır. Bu da, bu rezil saldırının sadece polisi hedef aldığını gösteriyor. 

Böyle bir saldırı kimin işine yarar? 

İktidarın işine yaramıyor olması gerekir. Çünkü AKP dokuz yıldır iktidardadır. Türkiye’de her şeye hâkimdir. Nasıl ki bir okulun boyanmasını bile iktidar başarısı olarak sahipleniyorsa, ülkedeki her kötü işte onun başarısızlık ve sorumluluk hanesine yazılır. Tabii ki bu olayı iktidar tertipledi denemez. Ancak dokuz yıldan sonra hala ülkemin dağlarında eşkıya geziyor, istediği yerlere saldırıyorsa, bu durumdan iktidar da en azından kusurludur. Görevini gerektirdiği gibi yapmamıştır. Ordusunun vatansever subaylarını, bilim adamlarını, gazetecileri kendine muhalif diye hapse atan, insanların telefonlarını dinleyen, bunları da hiç saklamayan bir iktidarın bu teröristlerin istihbaratından da haberi olmaması düşünülemez. O zaman silahlı eşkıyanın dağlarda ne işi olduğunu sormamız gereken ilk kurum iktidardır. Kimse çıkıp ta terör bizden evvelde vardı mazeretinin arkasına sığınmasın. AKP iktidara geldiğinde terör bitirilme aşamasında idi. O günkü ordu üst kademesinin bu gün suçunun ne olduğunu net bir şekilde bilmeden hapiste olması da bu bakış açısı ile manidardır. 

PKK ve onun uzantısı olan BDP nin işine de yaramaması gerekir. Edinilen izlenim o dur ki, ABD, PKK terörünün artık bir siyasi partiye dönüştürülerek meclise gelmesini istemektedir. İmralı’da ikamet edenle hükümetin yaptığı sıkı pazarlığın bu yolda adımlar atılması yönünde olduğu izlenimi veriliyor. İmralı canisi tarafından istenen ve pazarlık konusu yapılan özerklik, otonom yönetim gibi konular pazarlık gücü olarak ortaya sürülüyor gibi görülüyor. Demokratik (!) bir hükümetin teröristle pazarlık yapması nasıl mümkün oluyor denebilir. Her ikisinin de imalatçısı emperyalist lider ABD olunca çok da anormal değildir. Hatta seçimlerden AKP birinci parti çıkar ve iktidar için çok az bir milletvekiline ihtiyacı kalırsa bu PKK uzantısı bağımsızları yanına alabileceğini düşünüyorum. 

Muhalefet partilerinin böyle bir saldırıdan hiçbir çıkarı olamaz. Tam tersi, seçim için umutlanmışken bu tür olaylar seçim güvenliğini zedeleyeceğinden onların hiç istemediği şeydir. 

O zaman kimler ve neden bu saldırı yapıldı? Bana göre iki ihtimal var. Birincisi, PKK içinde terörist kalmayı, dolayısı ile siyasallaşma sürecine engel olmayı isteyen bir gurup var. Veyahut PKK, hükümet ile yaptığı görüşmelerde elini kuvvetlendirmek için “bakın istersem yaparım” demek istiyor. 

İkincisi ise birileri başbakan ve partisinin elini güçlendirmek için yeni bir mağduriyet kapısı aralamaya çalışıyor. Zira mitinglerde görüyoruz ki başbakan ona buna laf atmaktan, demagoji yapmaktan başka bir şey söylemiyor. Yani halk dili ile söyleyelim, “pil bitti”. Bu, getirdiği ve götürdüğü ile çok da karlı bir iş olmasa da, ilerde Ergenekon davasının devamı için yeni bir paragraf açılmasına yarayabilir. Zira AHİM tutukluluk sürelerinin uzunluğundan dolayı bizi mahkûm etmeye, AB ise bu konuda sert eleştirilere başladı. Korku ve yıldırma politikalarının devamı adına yeni davalara ve yeni sanıklara ihtiyaç duyulabilir. 

İzmir 2011-05-09 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..