Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Başbakanlar da hastalanabilir...

Başbakanlar da hastalanabilir...
 

Biraz empati, biraz vicdan, biraz tecrübe sarmalında güncel analiz yapmak istedim...

Başbakanımızın barsaklarından operasyon geçirmesi, hastanede gözetimde tutulması, içinde bulunduğu misyonun ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı bizlere...

Devlet adamlarının şöyle, '' tadını çıkara çıkara bir grip olma '' hakları bile yoktur.

Devlet büyüğü hapşırınca, piyasalar derhal nezle olur... Tabi bu durumda, halkın burnundan da mendil düşmez...

Başbakanın tek başına iktidara geldiği yıl içindeki, fiziksel, ruhsal ve anatomik dinamiklik, doğal olarak çok geride kaldı...

Bu ağır çalışma temposu, son aylarda, yerini yorgun ve gözaltı torbalarıyla uykusuz geceler geçirdiği her halinden belli olan, saçları kırlaşmış, yaşından fazla gösteren bir fizyonomi ortaya çıkardı.

Yeri geldiğinde icraatlerini de eleştirdiğimiz Tayyip Erdoğan'ın, Cumhuriyetimizin son çeyreğinde en dinamik, en cesur ve atak lider olduğu yadsınamaz...

Karizmatik bir lider olduğu da bir gerçek...

Genç partisinde olağanüstü bir hakimiyet kuran başbakanın örgütünde ''tek seçici '' olması da büyük başarıydı... Ancak terör, açılım, ekonomi sorunları, işsizlik terörü, iç ve dış siyaset problemleri, deprem, bedelli vs...  gibi ardışık sıkıntılar, şeker hastası da olan başbakanı oldukça yıpratıyordu...

Şeker illeti, stres, sıkıntı, gerilim, kavga, uykusuzluk, yorgunluk gibi sorunları olanlarda tedavi şansı olmayan bir hastalıktır... Önlem alınmadığında diğer organların da canına okuyan sinsi bir belâdır.

Demirel de aynı hastalığın 60 yıldır pençesindedir. Ancak Demirel mizacı gereği, kavgadan, sıkıntıdan kaçan; rehavete koşan bir şahsiyyettir... Bu yaşa kadar sağlıkla gelmesinin altında yatan en önemli neden de kendisine iyi bakması ve ''her şeye boş veren '' yaradılışta olmasındandır.

Tayyip Erdoğan, aşırı hırslı, yenilgiyi kabul etmeyen, aşırı çalışma temposunu kendisine şiar edinmiş bir politikacıdır...'' Kasımpaşa delikanlısı '' olması da seçmeninin ondan daha cesur ve aktif eylemler beklentisine yol açmaktadır... Seçmeninin ve sevdiklerinin gözünde çok farklı bir yere oturtulmuştur.

Ülkemiz insanı, yıllar boyunca tek başına iktidar olacak bir yetkin hükümet beklemişti... Sanırım, 7 yıldır da bunu fazlasıyla tatmış durumdadır... Milletin ortak talebi : Muhalefetiyle, iktidarıyla memlekete huzur gelsindir...

Umarım başbakan sağlığına kavuşur...

Ülkemizin, yeni bir kaosa tahammülü yoktur....

Kanuni, hasta döşeğinde yazdığı şu iki dizeyle sağlıklı yaşamın ne denli çnemli olduğunu vurgular...

'' Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. 
''  

Bu ülkede, devlet adamı olmak çok zor bir iştir...

Ağzınızla kuş tutsanız kimseye yaranamazsınız...

Herkes, size  muhaliftir... En yakınız sandıklarınız bile her an sizi satabilir...

Menderes uğruna çocuğunu kesmeye yatıranlar, O, idama giderken ''sır olup '' kaybolmuşlardı..

Başbakan olduysanız eğer, siz uzaydan gelmiş bir biyonik adam gibisinizdir bu ülkede...

Uyumak, tatil yapmak, hastaneye rutin kontrollere gitmek haramdır size !..

Eğitim, spor, sanat,edebiyat  gibi alanlarda esâmesi okunmayan  '' Medya mensupları '' ; söz konusu lider siyasetçi ya da ''Magazin pampişi '' ise, kamerasını eline alan koşar...

Maazallah tuvalete kadar kovalarlar ... Paparazziler 2 kilometre uzaktan, ağzınızdaki sigaranın markasına kadar '' zoom  ''larlar..

Zordur bu ülkede önemli kişi (!) olmak... Hele ki hastalanırsanız; bir de bunu gizlerseniz yandınız !..

B.Franklin: ''Acırım yüksekte olanlara; çünkü onların düşüşü çok acı olacaktır.''  derken yer çekimin kanunundan ziyade, yüce makamların bir gün hüsranlı finallerinin olabileceğini, vurgulamıştır.

Özetle, yüksek makamların nimetleri kadar külfetleri de vardır...

Gelişmiş ülkelerde başbakanın, bakanların halk arasında bisikletle dolaşmaları; hatta açık alanlarda ailesiyle piknik yapmaları oldukça doğaldır...

Bizlerin de buna alışması gerek...

Başbakanlar da bizler gibi arasıra hastalanabilirler...

Hastaneye gidip muayene olmak ve tedavi olmak haklarıdır.

............

'' Başbakan Erdoğan’ın hastalığının ne olduğu tam olarak açıklanmadı.

Patoloji raporlarının temiz çıktığı bildirildi...

Amerikan Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr.Ragıp Tanrıtanır verilen bilgilerle ihtimalleri şöye sıraladı:

 “Laparoskopide en fazla yapılan operasyon safra kesesiyle ilgilidir. Mideyle ilgili reflü hastalığı da bazen hastanın birkaç gün hastanede yatmasına neden olabilir.

Laparoskopinin kullanıldığı en ağır hastalık ise kolon kanseridir. Laparoskopiden en ağır hastalıklarda bile, bir ya da en fazla iki gün hasta yatırılır. Normalde iki günden fazla hasta yatırılmaz.

Başbakan Erdoğan’ın hastanede yaklaşık üç gün kalması ise bir komplikasyondan kaynaklanmış olabilir.

“ Kolon, yani kalın bağırsak kanseri, özellikle 50 yaşından sonra erkekte üçüncü sıklıkta rastlanan kanser tipidir.

Yılda ortalama 140 bin kişi hastalığa yakalanmakta 60 bin kişide bu hastalıktan kaybedilmektedir.

Başbakanı'ın 13 yıldır Şeker hastalığının olduğu biliniyor... Bu korkunç başdöndürücü ülke temposunda, şekerini kontrol altında tuttuğu da söylenemez...

Erdoğan 2006 yılında, Meclis’teki grup toplantısına gelirken rahatsızlanmış ve korumaları tarafından Ankara Güven Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Ama korumalar panik içerisinde arabadan çıkınca araba kendi kendine kilitlenmiş ve Başbakan Erdoğan mahsur kalmıştı. Başbakanlık korumaları, hastanenin yanında çalışan inşaat işçilerinden aldıkları balyoz ile arabanın camını kırmış ve kilidi açabilmişti.

Başbakan’ın o dönem basın sözcüsü olan Akif Beki, Erdoğan’ın kan şekerinin düştüğünü ve bu nedenle rahatsızlandığını belirtmişti.  '' -Basın -

..........

Bu vesileyle başbakanımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletir, hepinize sağlıklı günler dilerim...

 

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..