Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Başbuğ ne demek istedi?

Başbuğ ne demek istedi?
 

Genel Kurmay Başkanımız Orgeneral Başbuğ’un konuşmasını dinledim. Şimdiye kadar hiçbir yetkiliden duymadığım kadar sert ve içi dolu bir konuşma oldu. İlk defa taraflar, isim verilmeden ancak hedef gösterilerek zikredildi.

“Doğru tarafta bulunun!” denildi.

Hatta, hatırladığım kadarıyla ihtilal dönemlerinde bile böyle “sert ve buyurgan” ifadeler kullanılmadı.

Kimi zaman ise kızgınlığının, ağzından çıkan kelimelere sirayet ettiğini gördük, sürçen dili bile hiddetinin sıcağında boğuldu gitti

Belli ki yeterince dolmuş.

Peki neydi onu bu kadar hiddetli ve kızgın bir şekilde kamuoyunun önünde konuşmaya sevkeden?

Eli kalem tutan bizler mi onu anlamakta zorluk yaşadık, yoksa anlamamak mı istedik, işte bunun analizini iyi yapmak gerek.

Önce Dağlıca’ya sonra Aktütün’e yapılan haince saldırının arkasından “Bir kısım” medyaya düşen haberler, öyle yenilir yutulur cinsten değildi. Bu saldırıdan Genel Kurmay Başkanlığının günler önceden bilgisi olduğu iddia ediliyor, hatta bir kısım gaflet ve delalet sahipler “neredeyse” bu işin arkasında güzide ordumuzun olduğunu iddia edecek kadar ileri gidiyorlardı.

Hatta Kara Kuvvetleri Komutanının saldırı esnasında golf oynadığı iddialarını, vatan hainliğiyle eş tutan yazıların ardı arkası kesilmedi.

Sayın İlker Başbuğ’un üslubunu kabul edilemez, sindirilemez görenlerin, hazımsızlık sorunu yaşadıkları muhakkaktır.

Fazla değil bundan üç-dört ay kadar önce Güngören’de sivillere karşı yapılan haince eylemlerde can veren onca vatandaşımızın kanı henüz kurumamışken peşpeşe gelen saldırılarla zayıflatılmak istenen güvenlik kuvvetlerimizin, (asker-polis) tamamına karşı başlatılan bu sindirme, zaafa düşürme, zayıf gösterme işi, üzülerek söyleyeyim ancak ve ancak devlet-millet düşmanlarının işi olabilir.

Bu pis tezgahın arkasına veya önüne, demokrasi, insan hakları, sivil-askeri otorite üstünlüğü tartışmaları sokmak, hainlikle eşdeğer bir çalışmadan öteye gitmez.

Demokratik bir ülkede Genel Kurmay başkanının bu tonda ve bu üslüpta konuşmasını beğenmeyenler veya kabul edemeyenler, teröre prim veren her oluşumun, her grubun ve güdümünde oldukları ülkelerin, bu yöndeki faaliyetlerini açıkça bildikleri halde karşı gelme cesaretini göstermediler.

Benimde bir mensubu olduğum bu basın camiasının içinde, dönekler, işbirlikçiler, hainler olduğu gerçeğini değiştirebilir misiniz?

Genel Kurmay başkanının hangi renkte ve hangi tonda konuşması gerektiğini sizler söyleme hakkına sahip değilsiniz.

Siz bu hakkı; millet ve devlet, demokratikleşme adına hadım edilirken ses çıkarmayarak, Misak-ı Milli ile sınırları ve kimliği belirlenen ülkemizin her köşesi satılırken, halkımızın milli ve manevi değerleri yine sizin başında olduğunuz medya kanalları ile, birer birer erezyona uğratılırken görmeyerek, çoktan yitirdiniz.

Şimdi ise asla konuşma hakkına sahip değilsiniz.

Zaaflar ve ihmaller tabiî ki sorgulanacaktır, ancak tamamen savaş stratejisi üzerine kurulu bir düzende bu zaaf ve ihmalleri periyodik bir şekilde halka indirmeye çalışmak, ancak terörden nemalanan uşakların amacı olabilir.

İki-üç gün önce emniyet kuvvetlerinin başarılı bir operasyonu ile canlı olarak ele geçirilen bir teröristin, kameralara yansıyan yakalanma anından biraz önce pimini çekip patlatmasıyla doğacak elim bir sonuçta, siz emniyet kuvvetlerini ihmal ve aymazlıkla suçlayabilir misiniz?

Hatta işbirlikçi olduklarını iddia edebilir misiniz?

Demokratik ülkelerde, demokrasi adına havari kesilen işbirlikçiler olmadığı sürece askerden hesap sorma hakkınız vardır.

Oynanan oyunun adı “Demokrasi “ olup ta, perde arkasında çeşitli entrikalar dönüyor ve bunu göremiyorsak, askerinde polisinde o şekilde davranmaya fazlasıyla hakkı vardır.

Bu ülkede teröre kurban verdiğimiz onbinlerce sivilin binlerce güvenlik görevlisinin akan her damla kanının müsebbibi üzülerek ifade edeyim daha çok demokrasi diye yaptığınız bu soytarılığın sonucudur.

Bu soytarılığa da “yaptıklarımız demokrasimizi daha fazla korumak içindi” ismini lütfen vermeyin.

Yapılanı görmüyorsanız “Kör”, gözlerinizi yumuyorsanız, “Hainsiniz”. Bu çizgi bu kadar keskin ve nettir.

Ve asla unutmayın, her hain hesap verir.

Sağlıcakla kalın.

M.Bülent ÖZÇELİK

 
Toplam blog
: 26
: 1713
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Yerel bir gazetede yaklaşık 6 yıldır köşe yazarlığı yapıyorum. Gündelik yaşamın gölgesinde kalan kon..