Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '12

 
Kategori
Anılar
 

Başından gül yaprakları dökülen Kemancı

Başından gül yaprakları dökülen Kemancı
 

12 mayıs 2010 Konya Seçuk Üniversitesi Konseri


11 Mayıs 2010 gecesi Burcu ve ben T.R.T Gece Haberleri Programından eve döndüğümüzde saat gece yarısı 2.30 du. Yorgunduk, uykusuzduk ama çok mutlu idik. Üzerimizde çok sevdiği işi yapan ve bu işte başarıya ulaşan kişilerin mutlu yorgunluğu vardı. Gece eve geldiğimizde babamız ve Eric uyuyordu. Ev birgün önce gelen bavullar, konser sonrası getirilip gelişi güzel koltukların üzerine atılmış tuvaletler ve gece konser sonrası verilmiş ve salonun heryerine konmuş çiçeklerle adeta bir yangın yerini andırıyordu. Bu kalabalığın içinde ertesi günkü Konya yolculuğu için bavul hazırlamak zorunda olan Burcu işe önce bir kahve yaparak başladı. İkimiz için de gece uzun olacağa benziyordu. Varsın evin diğer fertleri uyusun. Ertesi günkü Konya konseri için bavul hazırlayıp artık dinlenmeyi hak ettiğimizde saat sabaha karşı 4.30 u gösteriyordu. Biraz uyumamız ve sabah kalkıp Konya yolculuğuna başlamamız lazımdı. Her ikimiz de uyumak için yataklarımıza yattığımızda heyecan ve mutluluktan kalbimiz kıpır kıpırdı ve uyuyamıyorduk. Çok büyük üzüntüler kadar çoşku ve mutluluklar da insanın uykusunu kaçırıyor. Bunu o gece bir kez daha anladım.

Ertesi sabah kahvaltıda Eric'e dün geceki maceramızı anlatırken Eric'in ne luzum var bu kadar koşturmaya dediği dikkatimi çekti. Eric bizim savaşımızı anlayamıyordu. Zaten anlamasını beklemek de yanlıştı. Çünkü Burcu ile beni kimse anlamıyordu. Evet ne lüzum vardı bütün bunlara. İsterseniz yazımı sabırla sonuna kadar okuyun. Sonunda öyle bir şey olacak ki bu koşturmanın ne lüzumu olduğunu siz de anlayacaksınız.

Konya uçağında biraz dinlenme firsatını bulduk. Bizi alandan Selçuk Üniversitesinin bizi karşılamakla görevlendirilmiş arabası karşıladı. Herşey çok sıcaktı. Karşılama, öğretim üyelerinin sıcaklığı çok güzeldi. Hemen iki gece kalacağımız Üniversite konuk evine götürüldük. Üniversite konserlerinin en güzel tarafı bu vesile ile çok güzel insanlarla tanışmamız ve çok güzel yerler görmemiz. Bunu tekrarlamak da fayda var sanırım. Üniversite kampüsü Konya Şehir merkezinden 10 km uzakta, harika bir yerleşim. Konser verdiğimiz tarihte 85 000 öğrencisi ile Konya Selçuk Üniversitesi Türkiye'nin en fazla öğrenciye sahip Üniversitesi idi. Üniversite Konya şehrine ekonomik ve sosyal yönden çok büyük artılar getirmiş. Konuk evinde biraz dinlendikten sonra bizi konserin verileceği Süleyman Demirel Kongre Merkezine götürdüler. Konser gece saat 20.00 de olacaktı. Burcu ve Eric konser salonundaki piyanoda biraz prova yapmak zorunda idiler. Burcu daima enstürümanını  yanında taşıdığı için şanslı. Oysa ki Eric daima değişik piyanolarla çaldığı için konser öncesi piyanoda prova yapması gerekiyor. Konser salonu 1200 kişilik harika bir salon. Sahne düzeni çok güzel, harika bir piyanoları var. Hakikaten ülkemizdeki Üniversitelerin konferans ve kültür Merkezleri çok mükemmel. Sahneye Selçuk Üniversitesi SinemaTelevizyon Bölümü öğrencileri çekim için sistem kuruyorlardı. O gece konserde çekim yapacaklardı. Gerçekten o gece çok güzel bir çekim yaptılar ve bize de bu çekimden bir örnek verdiler.

Burcu ve Eric gece konserde giyecekleri kıyafetlerini de yanlarına almışlardı. Kongre merkezi büyük bir tesis ve içinde sadece konferans salonu değil, sergi, salonları ve diğer aktıvite salonları mevcut.

Ben de sanatçılarımız prova yaparken tesisteki sergileri gezdim.Nihayyet konser saati geldi. Bizimle ilgilenen Müzik Bölüm Başkanı Doçent Seyit Yöre çok kibardı. Burcu ve Eric'in bütün ihtiyaçları ile tek tek ilgileniyordu. Bu arada konser salonunda İstanbul'dan iki arkadaşımız gördüm. Bir iş için Konya'ya gelen arkadaşlarımız bu konserde bizi yanlız bırakmak istememişlerdi. Konser başlamadan önce salonda çok kişinin olmaması beni biraz üzdü ve bu durumu  konserin iyi tanıtılamamasına bağladım. Oysa ki konser iyi tanıtılmıştı. Afişler, duyurular, katologlar gayet iyi düzenlenmişti. Ben bu düşünce ile boynu bükük oturuken  konser başladı. 1200 kişilik salonun sadece 3 te biri dolu idi.

Burcu bu konser için İstanbul'da bir gece önce çaldığı  programdan farklı bir program seçmişti. Mendelssohn sonatttan sonra hemen Schoenfled'ın 4 hatıra isimli dans parçalarını çalan Burcu ve Eric daha sonra Piazolla'dan iki tango çaldılar. Konserin bundan sonraki bölümü Konya için özeldi. Adnan Saygun'nun Horon adlı eseri ile devam eden konser Burcu Göker'in kendi bestesi olan Anadolu ve Su ile sonuçlandı. Burcu her üniversite ,her şehir için özellikle seçtiği repertuarını Konya'da da yapmış ve programında  bis olarak yöresel türkülere yer vermişti.

Bu arada çok ilginç bir olay oldu. Burcu kendi bestesi Anadolu'yu çalarken  birden salondan yaşlı bir adam yerinden kalktı ve sahneye çıkan merdivenlere yöneldi. Salondaki herkes nefesi tutmuş olacakları seyrediyordu. Daima Türkiye hakkında terör senaryoları ile dolu Eric piyanonun başında doğrulmuş ve olayı izliyordu. Anadolu solo keman için bestelenmiş bir eser olduğundan Eric o anda çalmıyordu ve boştu. Burcu sahneye çıkan kişi karşısında hiç istifini bozmamış ve büyük bir sakinlikle çalmasına devam ediyordu. Sahnenin ortasına kadar yürüyüp Burcu'nun yanına gelen adam o anda elinde olduğunu fark ettiğimiz beyaz naylon torbayı açtı ve içinden evet dikkat edin içinden çıkardığı beyaz gül yapraklarını Burcu'nun başından aşağı atmaya başladı. Bu yazıma ek olarak bu anın resmını de koydum. Bütün salon dikkatele olacakları izliyordu. Bir anda Burcu, piyano gül yaprakları içinde kaldı. Burcu hiçbir şey olmamış gibi çalmaya devam ediyordu. Bütün yaprakları Burcu'nun başından aşağı atan adam görevini bitirinde sahneden indi ve gidip yerine oturdu. Şimdi herkes Burcu'nun ne reaksiyon göstereceğini merakla bekliyordu. Başından aşağı gül yaprakları atılan bir Klasik Müzik sanatçısı ne yapardı. Genelde bağırır, çalmayı bırakır, konseri terk ederdi. Böyle bir tepki, korkusu ile yerlerinde heyecanla bekleşen Üniversite yöneticileri Burcu'nun tepkisi karşısında şaşırıp kaldılar. Burcu bu güzel olay için teşekkür ediyor ve bunu güzel bir anı olarak saklayacağını söylüyordu. İşte o zaman bütün salonla birlikte ben de Burcu'ya bir kez daha hayran oldum. Bütün salon diyorum. Konser başlarken 3 te biri dolu olan salon konser bitiminde tamemen dolu idi. Meğer salonun arka kapısını açık bırakmışlar ve sergı izlemeye veya kültür merkezini gezmeye gelen öğrenciler Burcu'nun müziğini duydukça salonu doldurmuş. Ben bu olayı Bremen Mızıkacılarına benzettım.

Yazıma başlarken bütün bu koşuşturmaların ne lüzumu var diye sormuştum. İşte sadece bu bir tek gül olayı bile ne lüzumu olduğunu anlatmıyor mu.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..