Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '11

 
Kategori
İstanbul
 

Başka İstanbul, başka Anadolu yok!

“Medeniyet nedir”? Kısaca, “Medeniyet Mimaridir”, “Kentli Yaşamıdır”. Kurumları, kuralları, teknoloji birikimi olan yaşadığı coğrafyayı ihya etmeyi amaçlayan bir toplumun Mimarisi olur. Bir Kentin bütünsel Mimarisi yoksa o kent Medeni değildir. Tersten de söylersek, “Mimari Medeniyettir”. 

“Medeniyet ne değildir”? Kısaca, bir kenti işlevini verimli şekilde yapamaz hale getirecek ve yaşayanlarının yaşam kalitesini düşürecek şekilde “Binalarla” doldurmaktır. Sürdürülebilir Medeniyet nedir? Kent tasarımlarının Kentin doğal kaynaklarına ve çevresine zarar vermeyecek şekilde yapılmasıdır. Yani, bir başkasına ait olanı, kendin için kullanma, torunlarının kaynağını bugünden kullanma diye özlü sözlerle de tarif edebiliriz. 

Biz ne yaptık, ne yapıyoruz? Enerji ihtiyacımızın %75’inin ithal ediyoruz. İstanbul su ihtiyacını Edirne’den ve Sakarya’dan karşılamaya çalışıyor. Ankara ise Kızılırmak’tan! Nüfusu 1 milyonun üzerinde 18 Kentimiz oldu! Bununla övünüyoruz, üstüne İstanbul’a 2 yeni Kent, 1 Kanal ve 1 köprü daha yapmak istiyoruz! Tam da su havzalarının ve yeşil örtünün olduğu yerlere! 

Pekiyi el âlem ne yapıyor? 

Almanya; nüfusu 1 milyonun üzerinde 3 Kent var: Berlin (3, 3 milyon), Hamburg (1, 7 milyon), Münih (1, 2 milyon). Nüfusun %63’ü (51 milyonu) ülkeye yayılmış 5, 700 köy, kasaba ve kentte yaşıyor. ABD; nüfusu 1 milyonun üzerinde sadece 7 Kent var: New York (8 milyon), Los Angeles (4 milyon), Chicago&Houston (2 milyon), Philadelphia, Phoneix, San Diego (1 milyon). Fransa; nüfusu 1 milyonun üzerinde sadece 1 Kent var! Paris (2, 2 milyon). 

İstanbul’un kaderi ile ilgili karar veren merkezi ve yerel yönetim sorumluları, İstanbul’u “Azman bir Sanayi Kentinden” “Azman bir Gökdelen Kentine” dönüştürüyor. Bunu yaparken de “Rantı” bir avuç yandaşa, eski sanayiciye ve yeni müteahhide ihsan ediyor. Eski sanayiciler, tekstilciler yeni emlak yatırımcısı oluyorlar. 

İstanbul’a dönük yapılan yatırımlarının yüzde 80’i, bu “Rant göz yapılaşmanın” ortaya çıkardığı altyapı sorunlarını çözmeye harcanıyor. Altgeçit-üstgeçit, köprüyol, çevre yolu, tünel, 3. köprü… Bütün bunlar, bu yapılaşmanın ortaya çıkardığı darboğazlara, güya çözüm bulmak için. İstanbul’da yaşayanların barınma, eğitim, sağlık hakkı için; temiz çevre, ucuz ulaşım, yeterli adalet, kültür hizmetleri için harcanması gereken bu kaynaklar heba ediliyor. Gelir eşitsizliği de yeniden katlanarak artıyor. 

Yeni açıklanan projelerle İstanbul’dan yeni yüksek kentsel rantlar üretip ondan daha çok pay almak uğruna, onun tarihsel, doğal değerlerini yağma yarışı bizi yeni bir “İmar Vahşetine” götürecektir. Hatırlayın çok değil 1990’larda 2. Köprüyü kullanan yoktu, uzaktı her yere! 

İstanbul’un rantına hücum, Anadolu’da yaşayanların da sorunudur. Çünkü İstanbul’a üşüşme, Anadolu’da işe-aşa dönüşebilecek sermayenin Anadolu Kentlerinden esirgenmesidir. Dolayısıyla İstanbul sorunu, sadece İstanbul’da yaşayanların değil, Anadolu Kentlerinde yaşayanların da sorunudur. 

İstanbul’un önceliğinin mevcut yapıların yenilenmesi olduğunu biz mühendisler, bilim insanları, ilgili kurumlar, müteahhitler dâhil herkes söylüyor ama bunun üzerine kafa patlatmak yerine biz “Azman Kentimizin” yanına yeni Kentler kurmayı düşünüyoruz. 

Hâlbuki hukuki birçok sorunu olan Kentsel Dönüşüm Projelerini bölgesel olmaktan çıkartıp, tüm Kente uygulanabilir bir model olarak yeniden düşünsek soruna daha etkin yaklaşmış olmaz mıyız? Uygulanmakta olan “Parsel Planlamasından” “Ada Planlamasına” geçilse ve bunu uygulayanlara “İlave Kat” hakkı verilse de tüm eski binaların kendiliğinden yenilenmesinin, depreme dayanıklı, enerji etkin yapılar olmasının önü açılmaz mı? Tüm kentlerimizin bu sayede “Medeni Kentler” olması sağlanmaz mı? Bu sayede otopark, yeşil alan, çocuk parkı, trafik gibi sorunlarımız kendiliğinden hallolmaz mı? 

Aslında son yıllarda “paraya, ranta, yandaşa” odaklı olan paradigmalarımızı değiştirip, zihni sinir projeler üretmektense, Buda’nın dediği gibi “Medeni” olmanın “Çağdaş” olmanın ön koşulunun “Doğaya Egemenlik Kurarak değil, Doğayla Uyumlu Yaşamak” olduğunu anlamamız gerekiyor sanırım. 

Hiçbirimizin gidecek Başka İstanbul’u ve Başka Anadolu’su yok! 

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..