Başkanlık Sistemi, AKP’yi Böler mi?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “başkanlık sistemi”ni dillendiriyor, yavaş yavaş kamuoyunun gündemine taşıyor. Ancak, çoğu yurttaş, Star TV mikrofonlarına konuşanları görüyoruz, genel seçimlerde, yerel seçimlerde kimlerin seçildiğini bilmediğine göre, “başkanlık sistemi”nin ne olduğunu hiç bilmeyecek.

Üstelik, bu “sistem”in ne/ler getirip götüreceğini de....

Bugünlerde, gazeteci milleti de boş durmaz ya, gördüğü etkili/ yetkili kişiye mikrofonu uzatıyor, başlıyor sormaya. Mikrofonu gören de, “er meydanı”ndan kaçıyormuş havasını vermemek için, ayaküstü demeç veriyor.

Ya da Cumhurbaşkanı, Başbakan, havada, ülke gündemine bomba gibi düşecek açıklamalarda bulunuyor.

Havada başlayıp karada devam eden, “başkanlık sistemi”, günün gündem maddesi oldu:

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Başkanlık sistemi ile ilgili çekincem var!” dedi

(Sen, gazeteci olarak, temkinli konuşan Cumhurbaşkanı’nın ağzından lafı alır, “Sanki bir çekinceniz var” dersen, “Şüphesiz ki çekincem var.” yanıtını aldıktan sonra, şunları da duyarsın: “Ama avantajları da çok, dezavantajları da var başkanlık sisteminin. Ama bilerek biz bunu istiyoruz, diye karar verilirse, tabii...”

Bunun adı da ne olur?

“Başkanlık sistemi ile ilgili çekincem var!” dedi, olur)

Devlet Bakanı Bülent Arınç’a soru sorulur da yanıt alınmaz olur mu?

“Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği başkanlık sistemiyle ilgili ‘avantajları da var, dezavantajları da var.”

AKP sözcüğü Hüseyin Çelik ne diyecek?

“Başkanlık sistemi şu anda hükümetin Ak Parti'nin gündeminde ağırlıklı olarak konuşulan, üzerinde çalışılan bir konu değildir."

Ya, genelde soruları yanıtlarken, sıkıntılı olduğu konuşmasından belli olan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ne diyecek?

''Sayın Cumhurbaşkanımız gibi düşünüyorum.”

Sorular, hep AKP’ye sorulacak değil ya, Kemal Kılıçdaroğlu ne güne duruyor?

“Sayın Cumhurbaşkanının, başkanlık sistemiyle ilgili çekincelerini dile getirmesi, doğrusunu isterseniz beni mutlu etti.”

Ya, Başbakan Erdoğan, bu konuda ne düşüyor/du?

“Olumlu bakıyorum!”

Zaten, “başkanlık sistemi”, yazılıp çizilenlere bakınca, Başbakan Erdoğan'ın gönlünde yatan bir sistem...

Bu sistem, ancak kapsamlı bir anayasa değişikliğiyle mümkün.

Bu, nasıl mı olacak?

“Amaçlarının tek kişi üzerinden anayasa değişikliği yapmak olduğu açık. Eğer, tek kişi üzerinden bir anayasa değişikliği olursa, Türkiye’nin nereye ve ne şekilde gideceği ortadadır. Çünkü başkanlık sistemi, doğrudan doğruya bir sistem değil, aksine bir rejimdir. Ama bunun iki koşulu vardır: Birincisi, bağımsız bir yargı ister; ikincisiyse, siyasi partilerde disiplin ister. Bu nedenle, doğrudan doğruya, yasamanın kimlerden oluşacağını karara bağlayan, kimlerim milletvekili seçileceğini, kimin hangi sırada yer alacağını, bir siyasi partinin genel başkanı tayin ediyorsa, yargı bağımsızlığı tamamen ortadan kalkmışsa ve böylesi bir ortamda başkanlık sistemi hayata geçirilmek isteniyorsa, bunun Türkiye’yi nereye götüreceği bellidir. Bunun adı, asla ama asla, ‘ileri demokrasi’ olamaz.”(Sabih Kanadoğlu’nun 24 Ocak günü Mersin’de MTSO Konferans Salonu’nda yaptığı konuşma)

*****

12 Eylül’de yüzde 58 oyla kabul gören Anayasa değişikliğine bakarsak, iki önemli değişikliğin, öteki değişikliklerin arasında gözden uzak tutulduğu görürüz. Bu iki maddenin, Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nin yapısını değiştiren maddeler olduğu görülür.

HSYK’de beklenen değişiklik yapıldı, Anayasa Mahkemesi’ne geliyor.

Gün, özellikle de, Kanadoğlu’nun söyledikleri üzerinde düşünme günüdür.