Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '09

 
Kategori
Ankara
 

Başkent Ankara için “başkent kanunu”

Başkent Ankara için “başkent kanunu”
 

Başkent Ankara ve Ulus Heykeli


Geçtiğimiz pazar günü (Ağustos 2008), Kanal B’de “İmar Dosyası” programında Ankara’mızın tarihten bu güne gelen planlama deneyim ve uygulamaları ile günümüzdeki bazı gelişmeler ve uygulamaları tartıştık.. Aslında bazıları trajik-komik hale gelen yerel yönetim uygulamalarını, zaman zaman mizahi, daha çok ciddi olarak ele aldık..

Yıllardır çabalarıyla, yazılarıyla tarihsel ve kültürel çevrenin savunucusu mimar Oktay Ekinci programında; yıkılma tehdidi altındaki (!) ODTÜ den Prof. Ali Türel, ÇEKÜL temsilcisi Mimar Faruk Soydemir ile bana Ankara ile ilgili sorular yönetti..

Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kadar ağırlıklı olarak planlı, son yıllarda ise plansız, denetimsiz ve ayrıcalıklı imar hakları ile gelişen, dönüşen Başkent’imizin, “TÜRKİYE’NİN KALBİ ANKARA”nın güncel sorunlarını tartıştık..

Seyredenler ilginç görüntüleri ile ele alınan konuların gündelik hayatımızı nasıl etkilediğini görmüşlerdir..

İki saate yaklaşan programın sonuçlarını özetlersek, Ankara’da son 15-20 yıldır;

Ø Şehir planlama ilkelerine, standartlarına ve kamu yararına aykırı uygulamaların yapıldığı, kentin denetimsiz ve plansız her yöne yayıldığı, arsa spekülasyonunun arttığı,

Ø Mimarlık adına daha çok Dubai kopyası, Ankara kent kimliği ile bağdaşmayan yapıların çoğaldığını, kente kimliğini veren yapıların birer ikişer yok edildiğini,

Ø Ulaşım planlama ve mühendisliğinin çağdaş uygulamaları olan, toplu taşımacılık yerine alt üst geçit ve kavşaklarla bireysel taşımacığın desteklendiğini, kent içi yolların birer sürat yoluna dönüştürüldüğünü, kazaların özellikle yaya ölümlerinin arttığı,

Konularında fikir birliğine varıldı!

En temel kentli ve yaşam haklarından biri olan engellenmeden, yavaşlatılmadan ve geciktirilmeden "yürümek hakkı" söz konusu düzenlemelerle engellenmekte ve kısıtlanmakta …

Yani ana yollarında, bulvarlarında yürünemeyen ancak arabayla dolaşılan bir Başkent!

Düzenlemelerle kentlilerin en doğal hakkı olan yürümek, yaya olarak erişim hakkı taşıtlara öncelik ve ayrıcalık sağlanması amacıyla ortadan kaldırılmakta…..

Yaya bölgeleri yerine katlı otoparklar, bulvar yerine otoyollar işte çağdaş Başkent!

Özellikle dezavantajlı ve hareket engelli grupların (fiziksel ya da psikolojik özürlü, hasta, yaşlı, hamile, sakat, bebek arabalı, çocuk ve yük taşıyan, kapalı mekân korkusu bulunan v.b.) erişimi ve hareketleri, merdiven inme-çıkma, yer altındaki kapalı mekânlara zorla yönlendirilme ile zorlaştırılmakta, yolları uzatılmakta, geciktirilmekte ve bü­yük ölçüde kısıtlamalar getirilmekte…. Zaten, hepimiz Çin Olimpiyatları’na girsek, pek çok dalda madalya alabiliriz sanırım, uzun atlama, atletizm, maraton, engelli koşu ve benzerinde tecrübeli olduğumuzdanJ

Hasta, özürlü vatandaşlarımızın can güvenliği de tehlikeye girmekte, alt geçitleri çeşitli engelleri nedeniyle kullanamayacak durumdaki (özürlü, kalp ve benzeri rahatsızlığı olan, yaşlı, hamile, bebek arabalı v.b.) vatandaşların özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlanarak, kullanmaya zorlandıkları alt geçitler ve yer altındaki kapalı mekanlarla sağlıkları da tehlikeye atılmakta...

Zaten, ölen ölür sağlam kalan bizimdir ana fikri ile yapılıyor herhalde bu uygulamalar

Bu durum insan haklarına, temel özgürlüklere, çağdaş kentsel yaşam standartlarına ve toplumsal eşitlik ilkelerine aykırı….

Diyor 20 civarında sivil toplum kuruluşundan oluşan Ankaram Platformu.. Ama dinleyen var mı??

Bu düzenlemelerle kentlilerin yaşam hakları sınırlanmakta, toplum içindeki dezavantajlı gruplardaki insanların mağduriyetleri daha da artırılarak kent merkezini kullanabilme şans ve özgürlükleri kısıtlanmakta…..

Diğer bazı sonuçlar ;

Ø Peyzaj mimarlığının ilkeleri dışında, döviz harcanarak yurt dışından getirilen ağaçlarla anayol refüj ağaçlandırılması yapıldığı, değerli yer altı sularının çekilerek bunların sulandığını,

Ø Tarihsel çevrenin koruması yerine, özellikle Ulus’ta yıkım ve yenilenmeyi hedefleyen projeler ve uygulamalar yapıldığı, Cumhuriyet dönemi yapılarının (havagazı fabrikası gibi) yıkıldığı, yıkılmak istendiğini,

Ø Jeoloji mühendisliğine ve zemin mekaniğine aykırı çürük zeminlerde çok katlı yapılaşmalara izin verildiği, vadi tabanlarının, derelerin üstlerinin kapatılarak imara açıldığı,

Ø Tarım toprakları ve su havzalarının elden çıkarıldığı, koruma planları yerine imar planları yapıldığı ,

Ø Tüm bunlara yönelik birçok meslek odası ve sivil toplum örgütünün, üniversitelerin uyarılarına karşın bilime, sanata ve kültüre aykırı, bilim dışı uygulamaların giderek arttığı,

Dile getirdi konuşmacılar…

Çağdaş şehircilik ve kent planlama bilimi, kentin sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetlerin en üst düzeyde yoğunlaştığı yer olan kent merkezlerinin kentin bir odak noktası olarak planlanması, büyük bir çabayla korunması ve sürdürülebilir kentsel gelişme için mevcut değerlerin ve olanakların yıpratılmadan geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Ulus konusundaki gelişmeleri daha önce de yazmıştım hatırlayanlar vardır..Yani yıksalar Ulus’u da yerine daha iyisini koyacaklar mı acaba düşünmeden geçemiyorum bazen! görülüyor …

Sonuç olarak ; Ankara’nın doğal ve tarihsel çevresinin, kent kimliğinin yok edilmesinin engellenmesi ve keyfi belediyeciliğe karşı kentin savunulması amacıyla bir “BAŞKENT KANUNU” çıkarılması gerektiği ortaya konuldu…

Birçok medeni ülkede çıkarılan bu kanun ile keyfi ve plansız uygulamaların önlendiği biliniyor..

Başkent Kanunu ile yerel yöneticilere kente ve kent halkına karşı daha saygılı, düşünceli ve akılcı davranmaları gerektiği hatırlatılmakta..

İlkbaharda alt/üst geçitlere, kavşaklara dikkatli girin, yağmur yağarsa kaygan olabilir..

Kalın sağlıcakla..

 
Toplam blog
: 114
: 2207
Kayıt tarihi
: 16.04.08
 
 

Kentsel, arkeolojik ve doğal sit alanlarında koruma, ıslah ve yenileme projelerinde, plancı, yöne..