Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '07

 
Kategori
Haber
 

Başkomutanın eşinin türbanı...

Cumhurbaşkanı, cumhuriyetle yönetilen ülkelerde, ülkeyi her alanda en üst seviyede temsil eden kişidir. Bu itibarla çok önemli bir konumu vardır ve bu itibarla da bu mevkiye en uygun bir kişinin seçilmesi gereklidir.

Seçimin nasıl yapılacağı, kimlerin aday olabileceği Anayasa'da gösterilmiştir. Bugünku durum, on birinci cumhurbaşkanının şu andaki meclis tarafından seçileceğini göstermektedir.

Türkiye 1960 ihtilalinden sonra her cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde, oldukça problem yaşamış, bu sefer mecliste Akparti çoğunluğunun bulunması açısından durum biraz daha sancılı olmuştur. 2002 seçimlerinin parlamentoyu kökünden değiştiren kararının şoku atlatılamadan, pek de uzun ömür biçilmeyen Akparti hükümetinin tarihteki en uzun hükümet olma özelliğini kazanarak cumhurbaşkanını da seçecek hale gelmesi, bu sancıyı daha da artırmıştır.

Ancak bu saatten sonra anormal birtakım engellemeler dışında, demokratik yoldan yapılabilecek hukuki hiçbir müdahale imkânı kalmamıştır. Son ümit olarak askerden medet umanlar da, Gernelkurmay başkanının dünkü Basın toplantısında "Karar meclisindir" demesiyle gerçeği kabullenmek zorunda kalmışlardır.

Bir askere yaraşır vakar ve tavır içinde, görüşlerini açıklayan ve Basın mensuplarının sorularını elden geldiğince cevaplamaya çalışan Genelkurmay Başkanının demokratik davranışlarına karşılık Basın mensupları arasında, konu dışına çıkarak veya amacından saptırarak sorulmuş suallerden biri dikkat çok çekiciydi.

"Cumhurbaşkanı aynı zamanda başkomutandır. Başkomutan eşi türbanlı olursa, onun emrindeki komutanlar olarak bunu nasıl karşılarsınız?"

Şimdiki cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer, bildiğiniz gibi başta Başbakan ve Meclis başkanı olmak üzere, eşi başörtülü kimseyi köşke çağırmadı ve almadı. Elbette sayın cumhurbaşkanının kararına saygı duymekle beraber, bunu demokratik açıdan da, siyasi açıdan da, etik açıdan da doğru bulmadığımı söylemeliyim.

Aksi görüşte olan ve şu an bu söylediklerimi okuyunca bana kızmayı düşünenler varsa, onlara şunu düşünmelerini öneririm. Farzediniz ki eşi başörtülü biri cumhurbaşkanı oldu ve eşlerinin başı açık olan milletvekillerini köşke çağırmadı ve almadı.

Eminim hepiniz "köşkü onun başına yıkarız" diye haykırmak istiyorsunuzdur. Demokratik açıdan bir önceki olayın bundan farkı yok ki...

Çankaya'da yaşanan bu talihsiz olaydan sonra, buna benzer ters bir soru sorulması bile aklıma gelirdi de, böyle bir soru gelmezdi. Başkomutanlık savaş halinde gündeme gelebilecek bir durumdur. Hangi savaşta asker komutanının eşinin giyimini düşünmüş veya aklından geçirmiştir ki, burada böyle bir durumun muhasebesini yapacaktır... Bu kadar provokatif bir soru için söyleyecek söz bulamıyorum.

"Dördüncü Kuvvet Basın", bir ülkenin üç kuvvetinin destekçisi olursa, o ülke daha da güçlenmiş olur. Yoksa serseri mayın gibi ortada dolaşan, ne zaman kime zarar vereceği belli olmayan bir kuvvet, hedefi şaşırtmaktan, gücü azaltmaktan başka bir işe yaramaz.
 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..