- Kategori
- Öykü
Başlangıç
İnsanlar birbirine benziyordu. Farklı yüz hatlarına sahip olsalar da bir şeyleri aynı idi.
Sanki onu bilince onlardan oluverirdin.
Umut dili çok önemsiyordu. Duygular ancak bu yolla ifade edilirdi. Kavga eden belki de uygun bir kelime bulamayınca patlıyordu. Bildiğini dokunduruverse her şey süt liman olacaktı. Bir sevgili eşine daha güzel, latif ve etkili kelime bulunca evliliğe Adım atabilirdi.
Umut şimdi ne kadar haklı olduğunu anladı. Bu onu elit tabakaya da çıkarabilirdi. Onca
Kitap okumuştu. Kelimelerin kuvvetini öğrenmesi kısa sürmüştü. O hislerle balkondan içeri geçti. Üzerine yeni elbiseler giydi. Ayakkabısını aldı. Dışarı çıktı.
Adımlarını hızlı atıyordu. Kaldırımda yürürken kalabalığın arasında kimseye takılmadan
çevik hareketlerle ilerliyordu. Hedefi gazete binasına girip etkili olacak o birkaç cümleyi söyledikten sonra işe girecekti.
Binaya yaklaşıyordu. Kalbi hızla çarpmaya başladı. Ne yapacağını bilemedi. Binanın önüne gelince durdu. Zihninde tekrarlayıp durduğu o cümleleri düşünmeye başladı. “İyi günler. Ben Umut. Gazetenizde çalışabilir miyim?” Sözler bunlardı. Hitabını kısa tutacaktı. Nede olsa etki gerekiyordu.
Önce terini temizlemeliydi. Karşılaşmaya uzun bir ara iyi gelecekti. Binadan içeri girdi. Lavaboyu buldu. İçeri girdi. Önce yüzünü yıkadı. Kağıt peçete ile ıslaklığı sildi. Saçını taradı. Çeşmeden birkaç yudum su içtikten sonra lavabodan çıktı. Lobiye geçti. Orada birkaç kişi dinleniyordu. Gördüğü ilk boş koltuğa oturdu. Cebinden sigarasını çıkardı. Yaktı içmeye
başladı.
Gözü oturan birine takılmıştı. Aklına kelimenin kuvveti geldi. Bunu uygulayacaktı.
Yerinden kalktı. Adama doğru ilerledi.
“Bakar mısınız. Ben Umut. Müdüriyet kaçıncı katta.?”
Adam “ ikinci katta.” Diye cevap verdi.
Umut “teşekkür ederim.” Dedi. Oradan ayrıldı. Binanın dışına çıktı.Amacına
ulaşmıştı. Diğer taraftan demin konuştuğu adamın kendisini görmemesi gerekiyordu. Yalancı
çıkmamak için binadan biraz uzaklaştı. Heyecanı yavaştan geçiyordu. İlk temas olmuştu.
Birikim için bu yeterdi.
Umut yıllardır üniversitede öğretim görmüş ve meyvesini toplamak için bu günü seçmişti. İlk intibanın önemli olduğunu biliyordu. Her şey o an belirecekti. Gazete müdüriyetine girecek, söyleyeceklerini aktaracak, sonra ham mı, pişmiş mi, melekiyeti nasıl patron kararını
verecekti.
Umut biliyordu. Gazete bir eve benzerdi. Tuvaleti, banyosu, odası olurdu. Jargonda buna mutfak deniyordu. Umut ne görev verirlerse kabul edecekti.
Büyük karşılaşma için zihninin hazır olduğunu hissetti. Adımlarını gazete binasına doğru attı. İkinci kata çıktı. Koridorlarda dolaşanlar vardı. Umut dikkatlerini çekmiyordu. Herkes
şindeydi.Kısa bir kapı yazısı kontrolünden sonra müdüriyeti buldu. Kapıyı tıklattı. İçeriye
girdi. Masada genel yayın yönetmeni oturuyordu. Odada yalnızdılar. Umut biraz ferahladı.
“Ben Umut. Gazetenizde çalışmak istiyorum.” Diye konuştu.
Patron “otur bakalım.” Dedi. Umut’a öğrenimini ve kimliğini sordu. Önüne bir forum
koydu. “Bunu doldur.” Dedi.
Az sonra patron dolan formu inceden süzdü. Umut’a döndü. “Tamam. Bu gün işe başlayabilirsin.” Dedi.
Umut ayağa kalktı. Gerileyerek huzurdan çıktı.
Kapı önünde ne tür bir iş verdiklerini öğrenmek için elindeki kağıda baktı. ‘Bina Temizleyicisi.’ Diye ibare düşülmüştü. Süfli bir işti. Ama o an Umut’un gözünde güneş belirmeye başladı. Bunu kimse göremezdi.Sadece kendi görüyordu.Sonra kendine tarif edilen odaya doğru ilerledi. Temizlik yapan bir işçi ile karşılaştı. Elindeki kağıdı ona gösterdi.
İşçi “yerler paspaslanacak.” Diye konuştu.
Umut eline kova ve yer sileceğini aldı. Mutfak denen o hayata başlangıç yaptı
Tuna M. Yaşar