Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '10

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Başlığı siz koyun…

Başlığı siz koyun…
 

Bu yazıyı yazarken insanları fazla üzmeyecek bir başlık düşündüm, bulamadım. Bulursanız siz koyun.

İnsan yaşamının olmazsa olmazlarının beklide ön sıralarında güven duygusu gelir. Birçok konuda kendimiz gerçeğe ulaşamayız. Başkalarının söylediklerine inanırız, güveniriz. Bu güven ne kadar az zedelenirse hayatımız o kadar mutlu geçer.

Hükümet yetkilileri, ekonomik krizin bittiğinden hızla yükselme trendi içinde olduğumuzdan bahsediyorlar. Onlara göre her şey normal. İki gündür medyada sosyal hayatımızın nasıl iğfal edildiği ile ilgili bir haber vardı. “İşsizlik, üniversite öğrencilerini ve ev kadınlarını vebcam önünde striptiz yaparak gelir elde etmeye yöneltti” diye başlayan haber, üstelik bu işe soyunanların hiç de azımsanmayacak kadar çok kişi olduğu yönünde idi.

Bu ara TÜİK den gelen yeni haber kafaları temelli karıştırdı.

İşsizlik oranı Ocak'ta yüzde 14.5, işsiz sayısı 3.6 milyon oldu. Verilere göre dört gençten biri işsiz ve 827 bin kişinin de iş bulma ümidi yok. İşsizlik oranı 2010 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 1 puan artışla yüzde 14.5 oldu. İşsizlik oranlarının tırmanışını sürdürerek 3 milyon 591 bin kişiye ulaştığı Ocak ayında, 476 bin kişi işsiz kaldı. Baz etkisi nedeniyle geçen yıla göre işsizlik rakamlarında 1 puanlık gerileme görülse de, işsizlik oranı yüzde 14.5’le Nisan ayından sonraki en yüksek seviyesine ulaşmış oldu. Türkiye genelinde işsiz sayısı Ocak’ta bir önceki aya göre 230 bin kişi arttı. Kasım, Aralık ve Ocak aylarını kapsayan 3 aylık dönemde 1 milyon 484 bin kişi işsiz kaldı. Ocak ayında işe yeni başlayanların veya iş değiştirenlerin sayısı 1 milyon 382 bin kişiye ulaştı. Yani işsizlik, buna paralel olarak açlık sürekli tırmanıyor. Allah korusun, bu gidişe bir dur denilmezse toplumsal cinnet yakındır. Öyle ki, bu durumu çözmeye gayret yerine, Anayasa değişikliği, onunla bununla kavga gibi şimdilik ikinci plan olması gereken işlerle vakit geçiren hükümet, yarın bir gün insanlar ayaklanırsa, değiştirmeye uğraştığı Anayasanın bilmem kaçıncı maddesini neremize yapıştırır belli değil.

Hükümet yetkililerinin sözlerini tekzip eden bir açıklama da merkez bankasından.

“Cari açık, yılın ilk iki ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 595.6 artarak 801 milyon dolardan 5 milyar 572 milyon dolara yükseldi.

Şubat ayında ise cari açık yüzde 774.8 artışla 308 milyon dolardan 2 milyar 602 milyon dolara ulaştı. Bu gelişmede, geçen yılın Şubat ayında 344 milyon dolar fazla veren dış ticaret dengesinin bu yılın Şubat ayında 2 milyar 207 milyon dolar açık vermesi etkili oldu.

Merkez Bankası, Ocak-Şubat Dönemi Ödemeler Dengesi Gelişmeleri Raporu’nu açıkladı. Buna göre, geçen yılın Şubat ayında 308 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı ayında 2 milyar 602 milyon dolar açık verdi. Bu gelişmede, 2009 yılı Şubat ayında 344 milyon dolar fazla veren dış ticaret dengesinin bu yılın Şubat ayında 2 milyar 207 milyon dolar açık vermesi en büyük etken oldu. Bu gelişmeler sonucunda, 2009 yılının ilk iki aylık döneminde 801 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı döneminde 5 milyar 572 milyon dolar açık verdi.”

Bilindiği gibi “cari açık” ülkeye giren döviz ile, ülkeden çıkan döviz arasındaki fark. Yani kendi iş bilmezliğimiz, kötü yönetimimiz sayesinde çocuklarımıza, torunlarımıza yüklediğimiz borç. Başka bir deyişle de Bir hükümetin gerçek olarak başarılı mı başarısız mı olduğunu gösteren en açık hesap. Bazıları bin dereden su getirip, evirip çevirip cari açığı sevimli göstermeye çalışsa da gerçek olan, cari açık boynumuza takılan iptir.

Beni kara kara düşündüren bir tablo da yabancılara emlak satışı. Sırf bu yılın ilk iki ayında yabancıların gayrimenkul portfeyinin %4.8 arttığı, karşılığında 220 milyon dolar ödedikleri de basındaki son haberlerden.

Hal böyle iken, birileri çıkıp “her şey yolunda” diye nutuk atıyor. Allah akıl fikir versin.

16/04/2010
 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..