Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '08

 
Kategori
Haber
 

Başrollerde Uğur Dündar, Melih Gökçek ve Kemal Kılıçdaroğlu

Başrollerde Uğur Dündar, Melih Gökçek ve Kemal Kılıçdaroğlu
 

Fotoğraf: Aydın Tiryaki (22-4-2005, Ankara)


Kılıçdaroğlu ve Gökçek’in, doğalgaz sayaçları ile ilgili iddiaları tartışacakları açık oturumun yapılacağını öğrendikten sonra bugünü merakla bekliyordum. Akşam saat 19’dan önce televizyonun karşısına geçtiğimde bu konuda nasıl bir yazı yazacağımı düşünüyordum. İlk aklıma gelen, yazıya bir televizyon filmi benzetmesi ile başlamaktı.

FİLM

Başrollerde üç ünlü aktör vardı: Uğur Dündar, Melih Gökçek ve Kemal Kılıçdaroğlu. Televizyonlarının karşısına geçmiş milyonlarca kişi filmi izlemeye başladıklarında yarım saat sürecek bir kısa film yayımlanacağını sanıyorlardı. Deneyimli seyirciler ise kısa film olmayacağını biliyorlardı.

Filmin fragmanını bayramdan önce izlemiştik. Fragmandan anladığımız kadarıyla filmin konusu doğalgaz sayaçları hakkındaydı.

Birbuçuk saatlik film bittiğinde, bir gerilim-komedi filmi izlemiş gibiydik. Oyuncular rollerini çok güzel oynamışlardı. Bol bol gerilim sahneleri izlediğimiz filmin en eğlenceli yerleri iki oyuncunun aynı anda konuştukları sahnelerdi.

MAÇ

Televizyonun başında tartışmayı izlerken bir televizyon filmi yerine bir maç benzetmesi daha güzel uyarmış, diye aklımdan geçti.

Ne maçı?

Diyelim bir futbol maçı:

Rakip oyuncular ve de bir hakem. Hakem elinde geldiği kadar adil davranmaya çalışıyor ama bir taraf kural tanıyor. Hakem korner diyor, o ısrarlar taç atışı kullanmaya çalışıyor. Topu sürmeye çalışırken sürekli çimlere takılıp düşüyor ama rakibi çelme taktı diye hakeme itiraz ediyor. Kaleye attığı toplar dışarı gidiyor. Rakip oyuncu topla ilerlemeye çalışırken, top taca çıktı diye rakibe ve hakeme bağırıyor.

Diyelim bir boks maçı:

Ringde iki köşede boksörler, ringin ortasında hakem. Biri sürekli isabetli yumruklarla puan almaya çalışırken, diğeri ya isabetsiz yumruklar atıyor ya da faullü yumruklarla rakibini devirmeye çalışıyor. Hakem faul yapmaması için sürekli uyarmasına karşın bunu başaramıyor. Bu sırada faullü yumruklar alan rakibi kendi sakin olduğu gibi hakemi de rahatlatıyor, hakeme faullere aldırmamasını söylüyor. Hakem dayanamıyor ve son raundu oynatmadan maçı bitiriyor.

Diyelim bir satranç maçı:

Satranç tahtasının üzerinde bir maç yapıyorlar. Oyunculardan biri en iyi hamleleri yaparak sonuca erişmeye çalışırken, diğeri satrancı dama kurallarıyla oynamak istiyor. Hakem satranç kurallarına uymaya davet ederken gerçekten satranç oynayanı kurallara uymamakla suçluyor. Maçta mat olmak üzere olan oyuncu rakibini mars ettiğini söylüyor.

FİLM VEYA MAÇ NASIL BİTTİ?

Her filmin bir sonu vardır, eskiden “SON” veya “THE END” yazardı, şimdilerde filmin sonunu akan yazılardan anlıyoruz. Filmin üç çeşit sonu olur: “Mutlu son”, “Acı son”, “Belirsizlik”... Filmin sonu “mutlu son” ise bu tüm seyirciler için mutlu sondur. Oysa bu akşam seyrettiğimiz film kimileri için mutlu sonla bitti, kimileri için acı sonla...

Her maçın bir sonucu vardır: “Birisi yenerse, diğeri yenilir”, “berabere biter” ya da “maç bitmez”. Bu akşamki maçın sonunda her iki taraf da yendiğini söyleyerek ayrılmıştır ancak içlerinden ne geçmiştir, onu bilmek kolay değildir.

Ankara, 17 Aralık 2008

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..