- Kategori
- Gündelik Yaşam
Başsız, başlıksız
Ocak3
Başkasının Kokusu [9. Yazı]
Uzun zaman oldu şiir yazmayalı. Günlüğe de yazmayı sevmiyordum ya neyse. Boşluk olunca insanın içinde , ya da boşluk olabilirsin Dünya içinde … işte öyle bir hal. Ne iyilik perisi var bizleri bekleyen ne de bizim çığlıklarımızı duyurabildiğimiz bir yer. ”Yoksa var mı öyle bildiğin bir yer?” Dünya üzerinde bir alana 2500 veren ? Neyse gün geçtikçe, günler bıkmadan birbirini takip ettikçe ve bu vahşet sürdükçe ben bu konuyu hissettiğim kadar işleyeceğim. Sıkılan varsa kusuruma bakmasın. Ya da bundan başka yazacağım bir konu olmadığını düşünen varsa O’na aynen Hz. İsa’nın verdiği cevabı vereceğim:” Dediğin gibidir. ” Evet gerekirse bundan başka yazacak bir konum yok üzgünüm. Dallandırıp budaklandıracağım, uzun uzun hissettiklerimi yazacağım. Ne kadar fazla dallanıp budaklanırsa o kırık dallar elbet baharda meyvalarını verecekler emekçilerine inanıyorum ben buna.
Ne fırlatılan ayakkabılar anlatabilir hislerimi, ne de olgunlaşmamış bu ruhun ağzından dökülen kuduz salyalar. Ne anlatabilir ki ölümü ? Bir buçuk yıldır aynı hikayeyi dinliyorum arkadaştan. Naturalizmin etkisinde kalan şair. Kolu kestim böyle oldu, bacağı kestim öyle oldu. Mideyi deştim böyle oldu… Kafayı kestim ne oldu ? Anlat be şair en naturel yerindeydin hayatın. En acı tatlı gerçeğindeydin. Kelimelerin mi yetmedi buna? Yoksa kelimelerinin çıkış yeri mi ? Kelimelerim de yok ki benim ölüm için, ne de anlatabilecek deneyimlerim. Yaşamadım ki anlatayım! Anlamaya çalışsak ne farkeder ki ? Ne ailesi ölen çocuk kadar ne de yavrusunu kucağındayken Azrail’e teslim eden ana kadar yok işte yok deneyimim. Şafağın sökmesiyle beliren tek şey et yığınları… Ruhları yok ki onların artık ölümü hissetsinler. Hissedebilsinler. Onlar artık, artık beyazlar içindeler simsiyah gökyüzü içinde. Siyahın çökmesini de umursamıyorlar artık onlar. Vazifelerini bitirdiler ve tohum olarak girdiler o toprağa. Baharın gelip onların tohumlarını yeşertmesini bekliyorlar sadece ve sadece…
Belki bu yazdıklarımın edebi bütünlüğü olmayabilir, edebi anlamı, değeri vs. gibi nitelik ve niceliklerden yoksun olabilir. Açıkçasını söylemek gerekirse ne ben anlıyorum ne de ben biliyorum yazdıklarımı. Düzenlemiyorum da bu yazıyı. Olağan bir şekilde doğal tıpkı ölüm gibi.
Ve ben yine sizlere bir şiirle veda etmek istiyorum şimdilik, bu acının son bulmasını dileyerek…
Bir tutam insaf insanlığa
muhtaçken
Bir gram sevgi bizleri
kurtaracakken
Neden yanıyor hala canlar bombalar
patlıyorken
İstediği nedir ki hayatın küçük
sabilerden
Alamadıkları neydi peki inleyen
minarelerden
Verebildikleri başka bir şey değildi bombaların
nefretten
İnsanlık uyuyordu hala olanlara tvden
izliyorken
Hani geliyorduk ya hepimiz tek bir
dölden
Kardeş kardeşe yapar mı bunu sorarım
gerçekten
Zamandır belki yaşanan acıları
affeden
Rahat olur mu o vakit insanlığı
katleden
Ölmek basittir aslında yaşamaktır insanlığa
atfeden
Bombalar düşerken kapanır kapaklar
gözlerden
Son kelimeler “Eşhe dü en la ilahe illAllah”tır dökülen
dillerden
Basittir aslında hayat oluşur güzel
hayallerden
Bazen mutlu olur insan gelen ufak
zaferlerden
Oysa sonlar basittir gelebilir
mermilerden…
Not: Yazılarım sitemin kapanmak üzere olmasından dolayı buraya taşınmaktadır. Eski de olsa hepsinin bir arada kalmasını istedim.