Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '12

 
Kategori
Siyaset
 

Başsız vücudu Meclis’in önünde ayağından asılan Topal Osman’ın gerçek hikâyesi (6)

Başsız vücudu Meclis’in önünde ayağından asılan Topal Osman’ın gerçek hikâyesi (6)
 

Siyasette yükselmek merdiven misalidir! Basarak yükselirsiniz, Bu bir Sultan da olabilir, bir çeteci de...


“Osman Ağa üstüne gelindiğini sezince, Çankaya Köşkü’ne hücum etti. Köşkte kimseyi bulamayınca kapıyı kırıp içeri girdi, ne bulduysa parçalayıp ortalığı karmakarışık etti. Bu haber geldiği sırada silah sesleri de duyuldu. Bir süre sonra haber geldi. Osman Ağa altı yardımcısı ile vurulmuş ve ele geçirilmiştir (1)

...

Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı ile, I. Dönem TBMM üyesi Gazeteci-Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey 27 Mart 1923 Tarihinde öldürülür.

Bu cinayetin bir önemi, üç -görünür- nedeni vardır.

Önemi;

-Türkiye’nin ilk siyasi suikastlarından biri olması;

Üç -görünür- nedeni;

-TBMM’de, Bir milletvekili olarak Mustafa Kemal’e en sert muhalefeti ortaya koyması;

- Bir gazeteci olarak muhalif görüşlerini, sahibi olduğu Tan gazetesi aracılığı ile yayması.(Tan Gazetesi, 19 Ocak 1923'te Ankara’da yayına başlamış ve sadece 68 sayı yayınlanabilmiştir.)

-Topal Osman’ın, Muhafız taburu komutanı olarak gerek Mecliste, gerekse dışarıda davranışlarının kontrol edilememesi, bu pervasız, kontrolsüz tavırları nedeniyle Topal Osman’dan kurtulunmak istenmesi, “Bir taşla iki kuş” vurulması düşüncesi.

...

Bir ara vererek Kazım Karabekir Paşa’nın günlüklerine bakalım konu ile ilgili bir bilgi var mıdır?

-“14 ocak 1923 Akşam harekât. 7.30 sonra

(Gazi paşa, Fevzi paşa, ben trenle Ankara’dan hareket)

Muhaliflerden Ali Şükrü Ankara’ya makine getirmiş. Tan gazetesi çıkaracakmış. Gazi yanımda Cevat Abbas’a dedi;

-“Muhalifler matbaa yapıyor siz hala uyuyorsunuz. Yakmalı, yıkmalı!”

Dedim; Paşam bu tarzda mukabele doğru mudur?” (2)

...

Gazeteci-Milletvekili Ali Şükrü Bey kimdir?

1884 Trabzon doğumlu Ali Şükrü, Bahriye Mektebi'nde öğrenimini 1904 yılından tamamlayarak orduya bahriye (erkanıharp) subayı olarak katılmıştır. Donama-yı Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti'nin kurucularındandır ve ikinci başkanıdır. Cemiyetin Osmanlı donanması için almak istediği nakliye gemilerini teslim almak üzere Liverpool’e gönderildiğinde çok iyi düzeyde İngilizce öğrenmiş, Liverpool Times gazetesinde çeşitli makaleleri yayımlanmıştır.

Ali Şükrü Bey, Yüzbaşı rütbesinde iken askerlikten istifa ederek siyasete atılır ve siyasi görüşleri İttihat ve Terakki aleyhtarıdır.

1920'de Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na Trabzon mebusu olarak seçilmiştir. İstanbul’un işgalinden sonra  Ankara'ya gider ve ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Trabzon milletvekili olarak katılır.

Ali Şükrü Bey TBMM’ye girişinden hemen sonra, halkın milli mücadeleye inandırılması ve düşman propagandalarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla meclis tarafından oluşturulan İrşad Encümeni'nde görev alarak Anadolu’da dolaşmıştır.

Muhafazakâr bir yapıda olan Ali Şükrü Bey mecliste, Mustafa Kemal'in önderliğindeki Birinci Grup'a muhalif milletvekillerinin toplandığı İkinci Grup'un liderlerinden biri oldu.

İkinci grubun görüşlerini açıklamak ve yaymak üzere Mustafa Kemal'in Hâkimiyeti Milliye gazetesine karşı Tan gazetesini yayınlamaya başladı.

68 sayı çıkabilen gazetenin hemen hemen tüm başyazılarını Ali Şükrü Bey yazdı. Lozan görüşmelerinden sonra yapılan meclis oturumlarında; İsmet Paşa'nın hariciyeci olmadığı için Lozan'da acemice işler yaptığını ve TBMM'nin kendisine verdiği yetki sınırlarının dışına çıkarak müzakereleri sürdüğünü savundu. Lozan'da devam eden müzakerelerin durumu hakkında TBMM'ye açıklanan resmi bilgiler ile dış kaynaklı haberler arasında çelişkileri dile getirdi. (3)

1923’te, başta Halifeliğin kaldırılması olmak üzere pek çok konuda 'Halk Fırkası' grubuna şiddetle muhalefet etti.

27 Mart 1923 günü Mustafa Kemal'in özel muhafız alayı komutanı olan Topal Osman tarafından öldürüldü...”

...

“Osman, yaktın beni!”

Mahir İz, “Bu çete” diye nitelediği Topal Osman ve milislerinin şehirde nizam ve intizamı, hattâ askeri kışlada disiplini bozacak tavırlar takınmaya başladıklarını anlattıktan sonra; “Elbette bu gayri tabii hal devam edemezdi. Galiba ‘bir taşla iki kuş vurulsun’ diye Ali Şükrü Bey’in izale-i vücudu Topal Osman’a havale edildi.” Diyor.

...Olayın meydana geldiği akşam da Ali Şükrü’yü Osman Ağa bu kahveden Mustafa Kaptan’a evde nargile içmek için çağırtır. Olayın oluş biçimini ise şöyle anlatıyor:

“Oturmuşlar, sohbete başlamadan önce iki nargile gelmiş. Bir taraftan da sohbet başlamış. Tam bu sırada kahveler gelmiş. Ali Şükrü Bey kahve fincanını eline alır almaz, kara donlu çete tarafından dördü. Yağlı ipi Ali Şükrü Bey’in eğilmeyen başına geçirmişler. Ali Şükrü o esnada,

-Osman, yaktın beni!

Demiş ve eliyle oturduğu iskemlenin hasırlarına can havli ile o kadar kuvvetle sarılmış ki naaşının avucunda o hasır parçaları görülmüş. (4)

...

Topal Osman Ağa’da  öldürülüyor...

“...Pazar günü akşamüstü köşkün beş altı yüz metre berisinde sineklerin konup kalktığı bir çukurun içinde Ali Şükrü’nün ölüsü bulunmuştu. Çıkarılan ölünün elbisesi üzerine bir torba da geçirilmişti. Vücudun türlü yerleri parça parça edilmiş çift iple boğulduğu anlaşılmıştı.

Sol eli kırılmış, dili dışarı fırlamış. Sımsık yumuk sol avucunda sandalyenin hasırları kalmıştı.Sol kulağının yanında bir de bıçak yarası vardı. Ölünün bulunduğu yer Topal Osman’ın kaldığı yere beş yüz metre uzakta idi.

Sıra Topal Osman’ın yakalanmasına gelmişti. O akşam Topal Osman’a karşı harekete geçilmedi. Gece alman tedbirlerle Mustafa Kemal Paşa ile eşi Latife Hanım, kimse duymadan Çankaya Köşkü’nden istasyondaki binaya aktarıldı.

Bundan sonra güvenlik kuvvetleri harekete geçerek Topal Osman’a teslim olmasını bildirdiler. Karşı koyunca yirmi dakika kadar çatışmadan sonra yanındakilerden bazıları öldürüldü. Topal Osman yaralı olarak ele geçti ise de kısa bir süre sonra o da öldü...” (5)

...

Topal Osman Kimdir?

“Mustafa Kemal, Bandırma vapuru ile Samsun’a geldikten sonra 29 Mayıs 1919’da (Topal) Osman Ağa ile Havza’da gizlice buluşmuş ve öyle tanışmıştı. Bu tarihten yaklaşık 1.5 yıl sonra da Mustafa Kemal, Topal Osman Ağa’dan Giresun Laz uşaklarından oluşan kendisinin korumasında görev alacak bir muhafız birliği oluşturmasını istemiş ve Ankara’ya getirilmesini rica etmişti.

Osman Ağa ve Mustafa Kemal’in muhafız birliğini oluşturacak ‘’Kara Zıpkalılar” Ankara’ya 10 Kasım 1920’de gelirler.

“Şimdi Topal Osman Ağa ile birlikte Mustafa Kemal’in Havza’da başlayan Milli Mücadele yolculuğundan önce Topal Osman’ın hayat hikayesine kısaca bakalım. Doğan Avcıoğlu’nun; “Mustafa Kemal’ın ısrarla hizmetinde tuttuğu en ilginç kişi” diye nitelediği Topal Osman kimdir? “

...Osman Ağa, 1884 yılında Giresun Hacı Hüseyin Mahailesi’nde doğmuştur. Babası Hacı Mehmet Efendi ve dedesi İsmail Kaptan, Giresun’un önde gelen Türk eşrafları arasında idiler. Kendileri deniz ticareti ile uğraşırlardı. Rus limanları ile Karadeniz limanları arasında taşımacılık yaparlardı. Ekonomik durumları oldukça iyiydi.

Osman da küçük yaştan beri ailenin işlerine yardımcı olurdu. Çok defa Batum’a, Trabzon’a, Samsun’a, Ordu’ya gidip gelmişliği vardı. Gençliğinden beri liderlik vasfına sahip birisiydi. İsmindeki ‘Ağa’ ifadesi de bunun sonucudur.

Osman askerliği çok sevmesine rağmen, askeri okula gidememiştir. İsteğini savaşa, savaşmaya yöneltmeye çalışmış ve bunda da oldukça başarılı olmuştu.

...Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki çöküş dönemi Giresun’u da etkiler; Rum, Sırp, Arnavut, Bulgar uluslarının Osmanlıya karşı bağımsızlık istemleri Karadeniz’deki Rum ve Ermeniler üstünde de etkili olur. Pontus’taki bu antik etnik gruplar bu ortamdan hareketle kıpırdanmaya başlarlar. Bu durumdan imparatorluğun egemen unsuru olan Türkler rahatsız olurlar. Bu durum karşılıklı heyecanlı hareketlerle istenmeyen olayların çıkmasına yol açar.

Derken… 1912 yılında Balkan Savaşı patlak verir. Seferberlik ilan edilir. Osmanlı yeni asker toplar. O) sırada Osman Ağa da asker adayıdır. Ama bedelli askerlik te vardır. Osman’ın babası Hacı Mehmet Efendi oğlunu askere göndermek istemez. Askerlik şubesine gider, askerlik bedeli olan 54 sarı altın lirayı ödeyerek oğlunu cepheye gitmekten kurtarır.

Bu durumu duyan Osman çok üzülür. Babasına gidip bedeli alması için ısrar eder. Aski halde gönüllü Olarak arkadaşlarıyla birlikte askere gideceğini bildirir. Babası İkna olmayınca, isyan eder ve askere gönüllü olarak yazılır. 65 gönüllü arkadaşı ile Giresun’dan İstanbul’a hareket ederler.

Osman Ağa’nın askerlik yaşamı böylece başlamış olur. Bundan sonra Osman Ağa’yı cepheden cepheye, savaştan savaşa dur durak demeden izleyeceğiz.

Osman Ağa, Balkan Savaşı’nda Trakya-Çatalca önlerinde savaşırken sağ diz kapağından aldığı şarapnel parçasıyla yaralanır. İstanbul-Şişli Etfal Hastanesi’nde tedavi olur. Ama bacak eski halini almaz. Osman Ağa Topal kalır. İşte Topal’ lakabı bu savaştan kendisine anı olarak kalmıştır.

Giresunlu gönüllülerin yandan çoğunun şehit olduğu bu savaştan sonra Osman Ağa Giresun’a “Topal” olarak değnekleri ile döner. 

...Almanya savaşta yenilince, Osmanlı İmparatorluğu da yenik sayılır. Böylece 1. Dünya Savaşı bitmiş olur. Arkasından 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi  imzalanır. Osmanlı ordusu silah bırakır. Ülke işgale başlanır. Mondros Mütarekesi şartları Karadeniz’deki azınlıkları sevindirir.

Azınlıkların İstanbul’a ihbar üstüne ihbar ederek hemen yakalanıp cezalandırılmasını istedikleri kişilerin başında “Topal Osman” geliyordu. Topal Osman, Giresun Ermeni ve Rumları dışında, şiddet yanlısı tutumu ile azınlıklar dışında Müslüman halk içinde de korku salıyordu.

Hatta Mondros Mütarekesi sonrası Giresun Belediyeye Başkanı Hacı Bey sağlık ve yaşlılık nedeniyle görevinden istifa edince Topal Osman hiç kimseye danışma gereği duymadan kendisini Belediye Başkanı ilan etmişti.

Çünkü o günlerde Pontus sahillerinin tek hakimiydi Bunda, Giresun eşrafı ve halkının Pontusculara karşı Topal Osman’ı ‘kurtarıcı’ olarak görmelerinin de büyük payı vardı.

Topal Osman’ın silahlı adamları dışında bir de Belediye Başkanlığı gibi resmi bir mevziyi elde tutması Pontuscular için istenmeyen bir gelişme idi.

Çetecilikten yarbaylığa

I.Dünya Savaşı’nda Osman Ağa’yı 94. Alay’da adamları ile birlikte “yarbay” rütbesine kadar yükseldiğini görüyoruz. Mustafa Kemal Samsun’a çıktığı sırada; çetebaşı Topal Osman, Ermeni sürgünü suçlusu olarak aranmaktadır. Bu sırada Osman Ağa’nın başka bir görevi de yöredeki asker kaçakları ile mücadeledir. Topal Osman’ın etkisi bu yıllarda oldukça artar. Giresun’dan Samsun’a kadar uzanan sahil bölgesinde tek otoritedir. Bir derebeyi olarak anılır. Bilgisi dışında bölgede adeta kuş uçurulmaz.

Osman Ağa, sert metotları ile Rum çetelerini çok güç duruma düşürür. Rum çetelerin Türk köylerine yaptığı kötülüklerin, baskıların en az üç, beş mislini onlara yapar. Çetecileri “gemi kazanlarında cayır cayır yaktırdığı” hâlâ yöredeki halk anlatıp duruyor.

Topal Osman çevresine topladığı gönüllülerle Rum çetelerini tepelemeye çalışırken, Mustafa Kemal’de 9. Ordu Müfettişi olarak Rumları ve Ermenileri Türk çetelerinden korumak için padişah tarafından “resmi” görevli olarak 16 Mayıs 1919’da Samsun’a gönderilir. Mustafa Kemal ve 21 arkadaşı 19 Mayıs 1919 günü Samsun Limanı’na ayak basarlar.

Yani Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkınca yapacağı işler arasında Topal Osman’ı ve çetesini yakalayıp etkisiz hale getirmesi de vardır.

Mustafa Kemal’in daha önce Topal Osman ile bağlantılı olduğu ve Samsun’a çıkar çıkmaz Havza’da kendisi ile görüştüğü de çeşitli kaynaklarda belirtilir.

Mustafa Kemal’in Topal Osman’la görüşme isteği kendisine ulaşınca. Topal Osman yanına yakın arkadaşları Temoğlu İsmail Ağa’yı, Dalgaroğlu Bilal’i ve Çavraklı Kara Ahmet’i alarak Havza’nın yolunu tutar.

Topal Osman’ın Mustafa Kemal’le tanışmasını sağlayan bu ilk görüşme 29 Mayıs 1919 günü Havza’da gerçekleşir.

İki lider arasında uzunca süren gizli bir görüşme yapılır. Bu görüşme ile karşılıklı güven duygulan oluşur. Mustafa Kemal’in Osman Ağa’ya şöyle dediği yazılır:

“- Çok buhranlı günler yaşıyoruz. Ümitsiz değiliz. Senin hakkında gerekli bilgileri edindikten sonra seni buraya çağırttım. Bundan sonra el ele çalışacağız. Pontuscuların Karadeniz kıyılarında neler yaptıklarını bir de erbabının ağzından dinleyelim dedik.”

Osman Ağa’da Giresun ve çevresiyle Rum ve Ermenilerin faaliyetleri hakkında ayrıntılı bir rapor sunar. Arkasında Mustafa Kemal özetle şöyle der:

“-Görüyorum ki, vatansever duygular taşımaya gençliğinde başlamışsın. Senin bugünkü yolun, o günkü açtığın çığırdan gelmektedir. Memleket  kurtuluncaya kadar, içinde bir tek dış ve iç düşman kalmayıncaya kadar çarpışmak zorundayız. Sen, Karadeniz köy ve şehirlerini koruyacaksın. Çeteni derme çatma bir kuvvet olmaktan çıkaracaksın. Bir alay teşkil edeceksin. Bu alayın kumandanı olacaksın. Sana genç ve atak subaylar vereceğiz. Pontuscular hangi usulleri kullanıyorsa, siz de o usulleri çekinmeden kullanın. Vatanı kurtarmakta bu son şansımızdır. Bu mücadeleyi kaybedecek olursak, tarihten siliniriz.” (5)

...

İstanbul Hükümeti’nin idam suçlusu olarak aradığı Topal Osman’ın Belediye Başkanlığı ile ilgili olarak Mustafa Kemal ile aralarında şu konuşma da geçer:

“- Pontus belasının temizlenmesini tamamıyla senin tecrübeli ellerine bırakıyorum. Osman Bey seninle durmadan muhabere edeceğiz. Belediye Reisliği’ni bırakıp uzaklaşmamalıydın. Şimdi yine bu mevkiiyi elde edebilir misin?’

Topal Osman güler ve Mustafa Kemal’in bu istemine karşı şunu söyler:

“Ne demek Paşam? Çocuk oyuncağı bu, Siz arkamızda bulunduktan sonra evvel Allah Giresun Belediyesi’ne gidip oturmamız artık gün meselesidir.”

Bu cevaptan sonra Mustafa Kemal da;

“Mademki Türk halkı tamamıyla seni destekliyor hiç durma teşkilatını yap. Git reislik makamına otur Şehir bilfiil senin ve adamlarının işgalinde bulunsun. Sen kaçıp dağa çekileceğine Pontuscular ve Rumlar kaçsın. Onlar bir kere kanunsuz yola adın atar göründüler mi zamanla hepsini temizleriz.” Der.

Uzun süren görüşmeden sonra Topal Osman da Mustafa Kemal’in bu yaklaşımına karşın şöyle der:

“Siz hiç merak etmeyin Paşam! Bu Pontus Rumlarına öyle bir tütsü vereceğim ki hepsi mağaralarda eşek arılan gibi boğulup gidecek.” (6)

Mustafa Kemal ile Topal Osman’ın tanışması ve bundan sonraki birlikteliği Giresunlu araştırmacı Mustafa Dağ şöyle yorumluyor:

“Topal Osman Ağa artık bu dakikadan itibaren fikirleriyle, canıyla, malıyla, adamlarıyla ve her şeyiyle Mustafa Kemal’in yanındaydı. O’nun için canını her an vermeye hazırdı. Mustafa Kemal’e ve O’nun hareketine engel olmak isteyen ve O’nun muhalif gördüğü herkes Osman Ağa’nın artık en büyük düşmanıydı. Topal Osman Ağa’nın Mustafa Kemal’e bu yürekten bağlılığı ölünceye kadar devam etti. Nitekim canını da bu uğurda verdi.” (7)

...

Buraya kadar çok kısa bir özetini verdiğimiz olaylar akışa göre iki veya üç bölümde verilecektir.

Elimizde meraklılarını tatmin edecek kadar olaya birinci dereceden şahit olanların anı ve belgelerin olduğunu düşünmekteyiz.

Umarız meraklıları için de bu olayın perde arkasını aralamış oluruz.

www.canmehmet.com

Ana kaynakça; Cemal Şener, “Topal Osman Olayı”, Etik yayınları, Berdan Matbaası, 12. Baskı

(1) Cemal Şener, “Topal Osman Olayı”,  Etik yayınları dip not 35; Feridun Kandemir, Rauf Orbay, s.l06.

(2) “Kazım Karabekir Paşa günlükler”, (YKB yayınları, sahife; 840)

(3) Avni Özgürel, (13 Temmuz 2003). "Ali Şükrü ve Topal Osman". Radikal. (3 Temmuz 2010)

(4) a.g.e. (Alıntı;Feridun Kandemir, “Siyasi Cinayetler,)

(5) a.g.e.dip not 37; Feridun Kandemir, Siyasi Cinayetler, s.41. 

(6)a.g.e. Dip not 23; H. İ. Dinamo, aynı eser, 2. Cilt, s. 113-133.

(7) a.g.e. Dip not 24; Mustafa Dağ, Gurbetçi Giresun Dergisi, sayı: 11, s. 14.

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..