Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '07

 
Kategori
Kitap
 

Baştan çıkmanın dayanılmaz hafifliği!

Baştan çıkmanın dayanılmaz hafifliği!
 

"Baudrillard'ın her kitabı beni şaşırtır. Aslında tedirgin eder. Bu şaşırtma, bu tedirginlik okutur beni. Baştan Çıkarma Üzerine de öyle oldu. Bir kitap başka türlü nasıl okunur?" diyordu İlhan Berk, Radikal Kitap'ta.

"Baştan çıkarma, Batı'nın tarihinde, Şeytan'ın stratejisi olarak görüldü hep. Kötülüğün stratejisiydi o, yeryüzündeki lanet, hayatın hilesi... Günümüzde, Batı kültürü, her şeyi, libidoları, enerjileri, cinselliği, kötülüğü, sapkınlığı... serbest bıraktı! Yükselen değerlerini, hortlattığı bu duygu ve enerjilerin tüketimi üzerine kurdu. Ama baştan çıkarma hâlâ karanlıkta; hatta iyice karanlığa gömüldü. Bir gecelik aşklar, mekanik cinsellikler, sanal seksler çağında, baştan çıkarmaya, baştan çıkarmanın örtülü, muğlak, gerilimli dünyasına, flörte, ütopik aşka, aşk ütopyasına yer yok.

Baudrillard, "Baştan Çıkarma Üzerine"de bizi başka bir âleme, baştan çıkarmanın o karanlık âlemine sürüklüyor. Başka bir hayat tahayyülüne dair ritüellerin, oyunların, karşılıklı kozların, atılan ve geri çekilen adımların, söylenen ve söylenmeyen sözlerin, kaçamak bakışların, belli belirsiz dokunuşların, strateji ve taktiklerin bu dünyasında, kurulu düzene ait hiçbir şey yok. Değişmez, kalıcı, temelli hiçbir şey yok. Baştan çıkarma Tanrı'nın düzenini, üretimin ya da arzunun düzenini altüst eder. Tüm ortodoks hayatlar ve düşünceler için bir tehdittir baştan çıkarma; cinselliğin, anlamın ve iktidarın altüst oluşudur. Baştan çıkaran kimdir, baştan çıkarılan kimdir? Kim kimi niçin, nasıl ve ne zaman baştan çıkarır?.. Belki de herkes hem baştan çıkarmakta hem de baştan çıkmaktadır...

Baudrillard, sorularını ve yanıtlarını cinsellikten felsefeye, edebiyattan gündelik hayata uzanan bir eksen üzerinde işliyor. Kierkegaard'ın Baştan Çıkarıcının Günlüğü ve Fowles'ın Koleksiyoncu'su bu karanlık ve meşum yolculuğun önemli güzergâhları arasında.

Baştan Çıkarma Üzerine'nin bizi davet ettiği dünyanın kendisi de baştan çıkarıcı. Bu Baudrillard metni, ümitsiz ve çıkışsız bir dünyadaki varlığımıza ironiyle bakma imkânı sunarken unuttuğumuz, unutmamız için her şeyin yapıldığı bir kavramı da yeniden dünyamıza sokuyor: Baştan çıkarma kaderdir çünkü." diye tanıtılıyor kitap.

Aslına bakarsanız "kadına ve iktidara" sahip olan kişi, baştan çıkarıcılığın doruklarında kendini kaybetmiş ve aklını yitirmiş bir zavallıya dönüyor. İşte bu zavallılık içerisinde, içindeki sonsuz ışığn enerjisine kör olarak, başkalarına hükmetme, öldürme ve yok etme çabasına giriyor. Tabii, önce kendi içindeki insanı öldürerek...

Yirmi birinci yüzyılın baştan çıkarma aleti ise genellikle "medya"dır.

"Geçen yılbaşında, Taksim'de eğlenmeye çalışan genç İngiliz turist kafilesi, İstiklal Caddesi'nin ortasında, kameraların ve yüzlerce Türk vatandaşının önünde onlarca erkeğin toplu sarkıntısına maruz kaldı. Kızların yakarışları, gözlerindeki korku çığlıkları ve erkek arkadaşlarının yalvarışlarına rağmen bu olay dakikalarca sürdü. Basın hemen müdahale edip, utanç verici muameleye maruz kalan mağdurları canlı yayına çıkartarak şu soruyu sordu: "Bir daha Türkiye'ye gelecek misiniz?". Yıllardır "yabancılar cinselliklerini daha rahat yaşıyor" politikasıyla gençleri yanlış bilgilendiren basın yine "insanı" değil, maddiyatı esas alıyordu.

Nasıl ki, Filipinler'deki tsunami depreminin ardından öksüz kalan genç kızlara yardım bahanesiyle önce tecavüz edip, sonra fuhuşa zorlayan insan kaçakçılarından hiç bahsetmedikleri gibi.

Medya üstlendiği gerçeği saptırma görevini yerine getirmek zorundadır. Çünkü "Hakikatin örtüsü kaldırıldığında, onun hakikat olarak kalacağına inanmamaktadır" (Nietzsche).

Yine bir başka haber; "Devlet tecavüz edildikten sonra burnu kesilen Rojda G.'ye Deniz Akkaya modeli burun estetiği yapacak" (20 Mayıs 2005, Milliyet).

Diyarbakır'da fuhuşun arttığı araştırmasının ardından, yetkililer "rakamlar abartılıyor, fuhuş yapan kadınların sayısı 4000 değil 2000'dir" diye açıklama yaptı. Sistem istatistikler, rakamlar, olaylarla ilgilenir, bireye inmez. Bölgede birbiri ardına intihar eden kadınlara ise fransız kalır, "onur, gurur, şeref, haysiyet" kelimelerine uzak olduğu kadar." [*]

Kendini kuramsal bir terörist ve nihilist olarak tanımlayan Fransız sosyolog Jean Baudrillard, son yirmi-otuz yıldır yaşamımıza egemen olan ve olacak olan Amerikan tarzı hayat, Amerikan tarzı kültür ve bilumum Amerikan tarzı her şey hakkındaki değerlendirmeleriyle dikkat çekiyordu.

2007 yılında kaybettiğimiz bu önemli filozof, Baudrillard; esas olarak, simülasyon, yığınların zihniyeti, “öteki”, baştan çıkarma gibi konuları kitaplarında ele almıştı

Üretimin, rasyonel bir etkinlik olmadığını ileri sürmüş; tüketicinin, reklam vb. yollarla aldatılmasını göz boyayıcı bir oyun ve hem üretimi hem de tüketicinin isteğini tehdit eden bir öğe olarak yorumlamıştı.

“Körfez Savaşı” sırasında Fransız televizyonunda görüşlerine en çok başvurulan düşünür oldu, kitle iletişim araçlarında bir “star” haline geldi.

Benim en çok ilgimi çeken düşüncelerinden biri de, transeksüellik ve Aids'in çağdaş bir virüs olmasını söylemesiydi.

İnsanınlık tarihine bir bakın, tüm yaşanan çağlar içinde (Ortaçağ dahil!) 20. yüzyıl kadar aklını kaçırmış bir çağ bulamazsınız!

Bir yüzyıla iki dünya savaşı, bir çiçek cocukları, 68 Devrimi ve Woodstock, tv ve internet çağı sığıdırlmış durumda!

Yaşadığımız çağı, görünümler çağı ya da kendi deyişiyle simülasyon çağı diye nitelendiren Baudrillard'a belki de bu yüzden katılıyorum...

Türkiye toplumu gibi toplumlar henüz baştan çıkarma aşamasından ayartma aşamasına tam geçmemiş milletler,
ünlü düşünürün sözünü ettiği türden bir ayartma düzeninin, yani duygularını yitirmiş, salt görünümler ya da içerikten yoksun biçimlerin esiri olmuş insanlara dönüşmek istemiyorlarsa gerekeni yapmakla yükümlüdürler.

Bu yüzden "Baştan Çıkarma Üzerine" başlıklı kitap, geleceğin Türkiye toplumunu tartışmak isteyenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir metin...

[*] Azad Aktürk, Baştan çıkarma üzerine, http://forum.esmerdergisi.com/showthread.php?t=168

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..