Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Batı, Zurna ve düdük…

Batı, Zurna ve düdük…
 

Atilla İlhan diyor ki; 

- Yekpare bir Batı yok!.. Her biri kendi kültürel sentezini yapmış tek tek ulusal devletler var. Örneğin İtalyan müziği ya da mizahı, İngiliz’inkinden fersah fersah farklıdır… 

- Ancak, [diye sürdürüyor konuşmasını ünlü düşünür/yazar/şair/romancı ağabeyimiz] bütün bu ulusal kültürlerin 3 ortak noktası var: 

1.- Hıristiyanlık. 

2.- Rasyonel düşünceye bağlılık. 

3.- Emperyalizm… 

Batı medeniyeti herkes için değildir. Sadece kendileri içindir… Bizler [mazlum milletler] Batı’nın 2. sınıf bir sömürgesiyiz. Bu rolü, bu mertebeyi “ilericilik” olarak savunan aydınlar var bu ülkede… 

Evet, dışarıdan alıntı yapmak sevmedim şeyler arasındadır. Ama gördüğünüz gibi yukarıdaki alıntı, koskoca bir kitabın özeti değerindedir. 

Yazımızın başına aktardığımız bu tespit Mustafa Kemal Atatürk’ün de dünya görüşünün özünü oluşturmaktadır. 

Her iki tespit de tamamı tamamına birbirleri ile örtüşmektedir. 

Mustafa Kemal, emperyalizm ile kıran kırana bir mücadele vermiş bir komutan ve Batı kültürü içindeki özü, yani rasyonel düşünceyi benimsemiş bir düşünürdür. 

Rasyonel düşüncenin bir sonucu olarak da laiklik ilkesi yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarından birisi halinde inşa edilmiştir. 

Bir başka deyişle Atatürk, Batı kültürü denen sarmalın temelindeki özü kendi ülkesine taşıyan bir kültür elçisidir. 

Ama hemen bunun yanında, “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi ile, emperyalizmin saldırı ilkesinin karşısındaki dünya görüşünü benimsemiş bir devlet adamıdır. 

Bu küçük tespitleri yaptıktan sonra bugünkü “çağdaş” Türkiye’de izlenen politikalara kaba hatlarıyla kısaca göz atalım: 

Bugünkü Hükümetlerin benimsediği kültür, rasyonel düşüncenin karşısında yer alan mistik, tarikatlara, hoca efendilere dayalı imam hatip kültürüdür… 

Anayasa Mahkemesi, iktidar partisinin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı”nda yer aldığını tespit etmiş bulunmaktadır. 

Sürdürülen dış politikanın esasında ise, Batı’nın saldırgan politikalarının karakolu olma işlevi temel bir hareket noktasıdır. 

Batı kültürüne en uzak olan mihraklar, Batı’nın emperyalist politikalarının uygulayıcısı durumundadırlar. 

Rasyonel düşüncenin karşısında yer alan kadrolar, laiklik karşıtı eylemlerin odağında konuşlanmaktadırlar. 

“Yurtta Barış Dünya’da Barış” ilkesini görmezden gelen egemen güçler, emperyalist politikaların vurucu gücü ya da ikmal merkezi olarak görev üstlenmektedirler. 

Türkiye’nin milli kültürü Ortaçağ’a doğru yönlenmekte, dış siyaseti ise, yabancı çıkarlarının taşeronluğunu yapmaktadır… 

Demokrasi ise, bütün bu yöntem ve stratejilerin uygulanabilmesi için kullanılan mekanik bir aygıt haline getirilmiştir. 

Para verilmekte ve düdük çalınmaktadır… 

Düdük ise hiçbir koşulda, “zırt” dememektedir. 

Çünkü düdük, zurna değildir. 

Ve diyelim ki, düdükten bir zurna eyledik… 

Ama ne düdük ve ne de zurna halkın elinde değildir. 

soruyusormak@gmail.com 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ: 

www.soruyusormak.com 

www.dnm-ler.com 

www.kitlecizgisi.com 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..