Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '11

 
Kategori
Dünya
 

Batı Avrupa’da gerçekleşen sanayi devrimini Muhteşem Osmanlı neden yapamadı? (7)

Batı Avrupa’da gerçekleşen sanayi devrimini Muhteşem Osmanlı neden yapamadı? (7)
 

Maksat paylaşan değişsin, halk mı? Kimin umurunda?


Osmanlıyı “ileri devlet” yapan rüzgâr, 1550 yıllarına doğru tersine döner ve dünyada oluşmaya başlayan yeni koşullar, Batı Avrupa ülkelerinin ekonomilerinde sıçrama yapmasına yol açar. Osmanlının ilerlemesini durduran ilk olay, deniz yollarının önem kazanarak, Doğu ile Avrupa arasında mal akışı sağlayan Anadolu (transit) kara yolunun önemini kaybetmesidir. Osmanlı bu nedenle büyük bir gelirden yoksun kalır ve bu değişiklik Osmanlıyı durgunluğa mahkûm eden ilk neden olarak tarihe geçer. 

… 

Anadolu'da, Transit yolları boyunca kervanların neden olduğu bir ticaretle, kervanların ihtiyacını karşılayan zanatlaar gelişmiş; çok sayıda han ve kervansaray yapılmıştır. Bu yollar binlerce kişiye iş sağlamış, çok önemli bir ekonomik canlılığın nedeni olmuştur. 

Deniz yollarının keşfedilip tarihî kara yollarının gözden düşmesiyle, Yol boyunca kurulmuş kervansaraylar ve hanlar birer birer kapılarını kapamaktadır. Kervanların ihtiyacını karşılayan uzmanlaşmış köylerde şimdi işsizlik başgöstermekte, o eski canlılık tarihe karışmaktadır. 

Devlet büyük bir gelir ve hareket kaynağından yoksun kalmış; yolların çevresinde oluşan yeni işsiz yığınları, zaten patlama durumundaki nüfus artışını bir kat daha tehlikeli kılmıştır. (1) 

… 

16’ıncı yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı sonun başlangıç merdivenlerine tırmanırken, Bakalım Batı Avrupa ülkelerinde durum nedir? 

Dünyada deniz ulaşımının modern ve büyük gemilerle yapılmaya başlanması; başta İspanya, İngiltere, Fransa gibi ülke tüccarlarının uzaklara gitmesine, keşifler yapmasına ve onlara bugünkü manada; sömürgecilik- ihracat-ithalat kapılarının açılmasına imkân sağlayacak ve keşfedilen yerlerden temin edilen ucuz hammaddeler, mamul ürün haline getirilerek yüksek karla satılacak; keşfedilen ülkelerden yapılan yağmalardan da akıllara durgunluk verecek boyutta servet edinilecekdir. 

Sadece O dönemde Latin Amerika’dan yağmalanan gümüşün miktarı 18.000 tondur. 

... 

İlgili dönemlerde Osmanlılardan da özellikle kaçak yollardan yün ve benzeri hammaddeler alınmıştır. Bu şekilde bir taraftan Osmanlının iç ekonomik dengeleri bozulurken, diğer taraftan dengeleri bozulan ülkelere yüksek faizle borç vererek iki taraftan sömürülmeye başlanmıştır. 

... 

Yukarıda çok önemli noktalar vurgulandığında görülmektedir ki, Osmanlının duraklamasının altında, bizim okullarımızda ve çoğunluklu devlet tarafından yazılan tarih kitaplarında, hatta kimi akademisyenlerimizin ileri sürdükleri gibi, "Padişah-Harem-Rüşvet-Miskinlik-gericilikle", özellikle de İslam ile bir değil, hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. 

… 

Osmanlı, uzun dönem Doğu-Batı arasındaki mal akışında Anadolu’nun transit yol olması nedeniyle büyük gelir elde etmektedir. Ancak bu gelir, yukarıda açıklandığı gibi mal taşınmasında deniz yolunun ağırlık kazanması ile kaybedilir. Bunlarla birlikte Avrupalılar bir taraftan modern gemilerle keşifler yaparken, bir taraftan da keşfettiklerinden yağmaladıkları maden ve hammaddeleri ülkelerine taşırlar. 

Ve İngiltere-Avrupa Sanayi devriminin yapılmasını sağlayan kaynağın temelinde, Latin ülkelerinden yağmalanan altın-gümüş vardır. 

.... 

Deniz ulaşımının yaygınlaşması ile ilk planda; 

-İngiltere’de (Avrupada'ki) ihtiyaç fazlası olan yün ve benzeri hammaddelerinin dışarıya satılması,  

-İkinci planda; ihracattan kazanılan paralarla, bu kez hammaddeler mamul haline dönüştürülerek ihraç edilmesine, servet kazanılmasına imkan sağlamıştır. 

Ve bu kazanılan paralar bakınız neleri tetiklemiştir… 

… 

“1640 İngiliz Devrimi’ni 1789 Fransız Devrimi gibi, kapitalizm geliştikçe zenginleşen ve güçlenen orta sınıf, burjuvazi tarafından siyasal, ekonomik ve dinsel iktidar için bir mücadele olduğu bilinmektedir. Bu devrimin temelinde daha fazla sayıda halkın zenginleşmesi vardır… 

… 

Okuyucuyu sıkmadan ve detayla boğmadan özetlediğimizde, Osmanlının gerilemesi ile Avrupalıların sanayi devrimini yaparak zenginleşmesinin aslında çok karmaşık bir olay olmadığı, bir adım ötesinde, koparılan yaygaralarla da olduğu gibi, bunların; "kilise, laiklik, krallık, cumhuriyetle" doğrudan bir ilgisinin olmadığı ortaya çıkmaktadır. 

… 

Avrupa’da önceleri Kral-Kilise-elitler (derebeyleri) halkı sömürmektedir. Ancak, halk zenginleştikçe ülke yönetiminden ve kazancından pay istemeye başlar… 

…. 

Tüm devrimlerin altında yatan ana neden; paylaşım ile, paylaşımdaki aslan payının kime ait olacağıdır… 

Bunun dışında her şey kuru, boş laftır. 

…. 

Bakınız adına devrim denilen tüm hareketlere, çeşmenin başındaki kenara alınmakta, onun yerine geçenler, daha fazla bir şatafatla kalınan yerden devam etmektedirler. 

Ve Devrim yapılan tüm ülkelerdeki iş başına gelenler, Pazar tabiri ile “malı götürmekte”.... Giyim-kuşam-yedikleri-bindikleri anında lüks anlayışına kaymaktadır… 

Halk mı? Boşveeerin! Kimin umurunda? 

Her zaman altta kalan, gücü olmayanlardır. 

… 

Peki, Bu Osmanlıda da böyle olmamış mıdır? 

Hayır, olmamıştır. Ta ki, kuruluş felsefesinin dışına çıkılmayana kadar… 

… 

Devam edecek; önce Muhteşem Osmanlıdan örnekler, sonra da, Osmanlının aldığı ilk ekonomik darbenin arkasında başına gelenler… 

Resim;buyutec.net'ten alıntıdır. 

 

Kaynaklarımız,  

(1)İsmail Cem, Türkiye’nin geri kalmışlığın tarihi,  

(2)Christopher Hill, “İngiliz devrimi” ,  

(3) Prof. Enver Ziya Karal, “Osmanlı Tarihi, ” 

(4)M. Sencer, “Dinin Türk toplumuna etkileri, ” 

(5) Cevdet Paşa Tarihi,  

(6) Sabahattin Selek, “Anadolu İhtilâli” ve değişik anlayışta onlarcası.... 

 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..