Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '09

 
Kategori
Haber
 

Batı Trakya Türkleri ve Yunanistan

Batı Trakya Türkleri ve Yunanistan
 

cumhuriyet.com.tr


Yunanistan yeni bir seçimin arifesinde. Batı Trakya Türklerinden adaylar da Parlamento'ya girmek için yarışacak. Bu durum, orada yaşayan soydaşlarımızı ve Yunanistan ile olan ilişkilerimizde yaşanılan sorunları bir kez daha anımsamamıza vesile olmakta...

Yunanlılarla Türkler, karşılıklı kültürel etkileşimi, siyasete ezdirmişlerdir. Bu da büyük ölçüde, Helenizm ve Kıbrıs'ta görülen "Enosis" politikasının, Yunan iç siyasetini beslemesi nedeniyledir. Adında "Sosyalist" olan PASOK'un ön adı bile "PanHellenik..."tir.

Kuşkusuz bizim yönetimlerimizin sistematik olmayan hataları da olmuştur. 6-7 Eylül olayları, Adalardan Rum nüfusun göçmesinin zımnen teşviki, bunlar arasında sayılabilir. Ancak bu bağlamda bile romantik sekterliğe yalpa vuran Yunanistan'dır ve bölücülere kucak açtığı Lavrion kampına karşın son yıllarda Afrikalı mültecileri denize döken de kendisidir.

Avrupa Birliği'nce "kayrılması" üzerinden, Kıbrıs'ta Türklere Annan Planı'nın kabulü için "buyuran" yaklaşımları olmasaydı da, Yunanistan'a, Batı Trakya Türklerinin durumu anımsatılmalı ve bir çift söz söylenmelidir.

Batı Trakya'da, ister "Müsüman" ister "Türk" denilsin, mübadele dışı bir azınlık yaşamakta ancak uluslararası standartlar bir yana müftülerinden, cami minarelerine, mal edinimlerinden, okul-aile birliklerine kadar Yunan Devleti'nin o moda deyimle "ceberrut" profiyle yüz yüze bulunmaktadırlar.

Daha bu gün AB'nin bu konuda Yunanistan'a uyarı verdiğini Milliyet'ten öğrenmekteyiz.(1)

Buna karşılık Türkiye'deki Rum azınlıklar, Cumhuriyet'imizin eşit haklara sahip vatandaşları olarak yaşamakta, iş yaşamına atılmakta, dini ibadetlerini serbestçe yapabilmektedirler. Lozan'da belirlenen haklarının sahibi olmaları, hepimizin gözü gibi esirgenmesi gereken bir durumdur. Dahası o haklarını bir ölçüde "hak etmişlerdir" de ve aralarında İstiklal Savaşı'na büyük katkılar vermiş kardeşlerimiz de olmuştur.

Bu genel anlayışı, bu iklimi sağlayan Cumhuriyet kültürüdür. Hani o kimilerinin dudak büktüğü o kültür! de:

Devlet, azınlık, çoğunluk ayrımı yapmaz. Vatandaşların etnik, dini, inanç, görüş, soy vb. kökeni devletin (kamunun) okuma alanı dışındadır. Bunu sağlayan da Türkiye'nin laikliğidir.

Öte yandan Yunanistan ve kimi Avrupa ülkelerinde bile azınlıklara o arada müslümanlara karşı kamu alanından sosyal alana tepkime içinde yoğuşan olumsuz gelişmelere neden olan ise, oralardaki siyaset ve kurumların seküleriteden uzaklaşmaları ve öyellikle de giderek aşırı eğilimlerin yönlendirmesine açılmalarıdır.

Türkiye'nin devlet siyaseti örgütlenmesi de, halkının dini yaşayış gelenekleri de artık bir çok Batı ülkesi ve toplumuna göre ve epeydir Yunanistan'la kıyaslanacak olursa, daha laik, daha insancıl, daha eşitlikçidir.

"Yaratılanı Yaradandan ötürü seven" Anadolu Türkleri (Kürtleri, Rumları, Musevileri, Ermenileri vb.g) Hakkaniyete dayalı imparatorlukların ardından, emperyalizmi yenerek mazlumlara kurtuluşu müjdeleyen Cumhuriyet'in, istila, asimilasyon ve de entegrasyona dayanmayan siyasasının yapıcılığında; burada yaşarlar.

Türkiye'ye Fener Rum Patrikhanesi'nin Ruhban Okulu açması talebiyle başlayan açılımlar konusunda öğüt verenler, Türkiye devletinin, halkının ve ortak uygarlığımızın barışçıl bedellerini bilmezden, Vatikanvari bir yapılanmanın bu toprakların esenliğine yarar sağlayamayacağı gerçeğini ise görmezden gelenlerdir. Kuşkusuz, öğrenim birliği ilkesine sadakat içinde her türlü insani/sosyal kolaylıkların sağlanması gereği izhatan ve izafiyetten varestedir.

Hem bu ön kabul hem de Devlet ve toplum geleneğimizin en temel nitelikleri, izafiyetten (yani görecelikten bağışık olduğu) için de, Batı Trakya Türk toplumunun haklarının karşısında, Ruhban Okulu açılması ve ötesindeki konular bir tartıya vurulamaz... Vurulursa; laiklikle demokratik yapılanma karşılaştırılmış, bir devletin iç işleyişindeki sözverimlerine aldırılmaksızın o devletin içsel uyumu irdelenmiş olur.

Öte yandan çok daha nesnel ölçütlere dayalı bir diğer konu: "Halkların (uluslaşma birikimi olanların) kaderlerini tayin etme hakkı"dır! Bu hak söz konusu olduğunda bakılacak ölçütler de vardır; onların başında bir halkın tarihsel ve kültürel açıdan kaydettiği özyaşam öyküsü gelir. Bu anlamda Kıbrıs Türk halkının, Ada'da yok edilmek istenilen var'lığı Rum halkının var'lığıyla tartıya vurulabilir ve Kıbrıs'lı Türklerin de 'en az Rumlar kadar' bağımsız ve özgür yaşamaya hakkı olduğu gecikmeden teslim edilmelidir. Oysa bu hak teslim edilmemiş tam tersine bu hak "teslim alınmak istenmiştir!" O arada, KKTC, yıllardır, Filistin'e benzer bir ambargo altında bulunmaktadır.

Yunanistan ile Ege Kıt'a Sahanlığı (12 mil), FIR Hattı (uçuşlar, hava güvenlik sahası) gibi sorunlarımız da vardır. Bu konuda karşılıklı toprak bütünlüğüne, hükümranlık haklarına saygı temelinde çözüme varılması işten bile değildir, meğer ki, Yunan tarafı, iç siyaset ile dış siyaseti bir birbirine karıştırmasa ve o çok güvendiği kimi Batılı çevreleri her işe bulaştırmasa ...

Evet, Yunanistan ile Türkye'nin benzer yazgıları da var. Her iki ülke de ara rejimlerden çekmiştir. Her iki ülkenin ilişkilerinde, aşırı unsurlar, marjinal siyasalar kolaylaştırıcı değil zorlaştırıcı işlev görmüştür. Her iki ülke ve özellikle de Türkiye, NATO boyutunda önemli özverilerde bulunmuştur. Her iki ülke de, silahlanmaya kaynak aktarma yoğunlukları arttığında, toplumlarına daha kaliteli hizmetler sunulamadığı gerçeğiyle karşı karşıyadır.

Bütün bunlara karşılık, ne güzel olurdu birlikte dayanışmak, sorunları aşmak, Atatürk ve Venizelos kadar ta yürekten birbirimizi selamlamak. Şarkılarımızı dilden dile söylemek, bilim ve sanat insanlarımızın ortak yapıtlarından çocuklarımızı hiçbir komplekse kapılmadan yararlandırmak, bağlarda üzüm hasatı için iş makinalarımızı paylaşmak, işçi ve emekçilerimizin sorunlarına beraberce kafa yormak, ortak gemi filoları, hatta sınır köylerinde ortak kooperatifler kurmak, vizesiz gitmek ve gelmek, kali-merhaba demek insancıl sol yaşama!

Belki bir gün!

Yunanistan seçimlerinin komşuya hayırlı, son derecede iyi öğrenim görmüş değerli temsilcileri olan ve Dr. Sadık Ahmet'i de saygıyla andığım; Batı Trakya Türkleri için de uğurlara vesile olmasını dilerim.

(1): http://www.milliyet.com.tr/Dunya/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=2&ArticleID=1139724&Date=16.09.2009&b=Yunanistana%20Bati%20Trakya%20uyarisi
 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..