Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '17

 
Kategori
Güncel
 

Batı Uyuyan Aslanı Uyandırır mı?

Batı Uyuyan Aslanı Uyandırır mı?
 

Bugünlerde hayatı birçoklarının daha az sorguladığını düşünüyorum. Ya da aynı şekilde artan ekonomik refah veya daha az bağlarlar, daha yoğun bir yaşantı ve kendine dahi çok az zaman ayırabilen biz insanlar hayatı nasıl daha fazla sorgulasınlar ki?

Artan ekonomik refaha itiraz edenler olacaktır elbette, çocuklarının tamamını nerdeyse özel okullara yollayabilenler, asgari ücretle çalışıp ev bireylerinin gelirlerinin önemli bir kısmını cep telefonu, faturalar, mutfak masrafına ayırdıkları düşünüldüğünde kişilerin normalde ellerinde hemen hiçbir şey kalmaması gerekiyor ancak sosyal medya hesapları olanların neredeyse tamamı ya sürekli eğlencedeler, kızlar prenses, erkekler prens veya ünlü şarkıcılar gibi pespembe güpgüzel hayatları nasıl olup yaşayabiliyorlar diye düşününce o zaman doğrudan halkın tamamının ekonomik refahının söylenildiği gibi kötü olmadığı aksine herkesin gerek gelirini sakladığı gibi bir gerçek ortaya çıkıyor ki bu da ihtimal!

Lise bitirmişlik seviyesinin arttığı, eğitim seviyesinin son derece yükseldiği ülkemizde her ne kadar lise mezunlarının önemli bir kısmının çarpım tablosunu bilmemesi gibi bir sorun da asla sorun olarak kabul edilmemeli ki dünyanın çalışan insanları onlar için cep telefonları son model cihazları üretiyorlar. O yüzden lise mezunu “altı kere dokuzun” cevabını bilmese de pekâlâ olur!

Eğitim ve muhafazakârlık arttıkça buna zıt olarak tepkisel bir ateizm yükselişi, hemen hiç kimsenin aslında birbirine ne saygı duyduğu ne de sevdiği hatta nefret ettiği bir toplum inşasında tek yol çıkarcılık olan, kargadan başka kuş tanımayan, kimsenin kimseyi dinlemediği anlamaya çalışmadığı ve herkesin mutlak doğru olduğu bir sistem ortaya çıktı veya eskiden de böyleydi de bazılarımız daha yeni farkına varmaya başladı.

Batının metinleri vardır, kutsal saydıkları bilimsel metinleri ve aynı zamanda diğer toplumları kullanma el kitabını bundan dört asır önce keşfeden batı, kendi içinde saygıyı inşa etmiş durumdayken bizlerin ortaya koyduğu kutsal ve bilimsel metinlerimizin olmaması ve olsa dahi bunların ortak olmaması nedeniyle uzunca bir süre bocalayacak gibi görünen doğu toplumları da bir gün kendi evrimini gerçekleştirecek ve büyük ihtimalle bunu yaparken de ya dinlinden feragat edip dinin yerine başka bir şey koyacaklar ya da dini olması gerektiği gibi kendi yaşadıklarını din diye satmak yerine dini din olarak yaşayacak, yaşantılarını dinlerine uyduracaklar. Din genel olarak nefsanî duyguların zirve yaptığı günümüzde, nefsinden ya da dininden vazgeçmek zorunda kalacaklar için çok zor olacak ama en azından İslam’a göre münafıklığı uzunca bir süre topluma din diye yediremeyecekler. “Ele verir alkımı kendi yutar salkımı” doğu toplumlarında çelişkiyi anlatması bakımından kayda değer bir sözdür. Bu prensip illaki batıda da vardır ancak batı toplumları en azından bizim gibi toplumları sömürmek mevzubahis olunca birbirleriyle savaş halinde de olsalar, ortak düşman veya av partisine katılmaktan geri durmazlar, durmadılar ve bundan sonra da farklı olmayacak. Zayıf bir av ormanlar arasındaki yırtıcılara bir öğün olur ki bunda da şaşırılacak bir şey hayvanlar aleminde dahi yok.

Bizim gibi toplumların da muhteşem bir Rönesans’a ihtiyacı var elbette. Bunun için de sağlam bir plan ve düzgün bir yol haritası ve halk arasında mutlak saygı ve birlikte yürüme, yol alma düşüncesine mutlak itaat gerekiyor. Lakin düşünsel olarak çok parçalanan ve kendi içinde sadece farklı futbol takımını tutuyor diye eşikten beşiğe küfürler sallayan, sallamakla kalmayıp birbirine satırlarla saldıran ve birbirini öldürmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan toplumumuz en yakın zamanda üzerinde uzlaştıkları metinler, kurallar, kanunlar üzerinde mutabık kalacak ve birbirine yeniden kenetlenecektir. Lakin bunun kolay olması mümkün değildir. Bir halkı birleştiren en ciddi tehdit belki de top yekun yok edilme tehdididir. Bu durumun dahi Kurtuluş Savaşında zorlukla sağlandığını görüyorken geldiğimiz aşamada bu durum hem kolay hem de zor olacaktır. Öncelikle oyunu yönetenlerin güçlü bir dış düşman ve tehdit algılamadan avlarına emin oldukları bir noktaya kadar yaklaşmaları gerekirdi büyük ihtimalle bu başarılmış durumda olabilir,  geriye bir hata yapmaları kalıyor! Bakalım bu hata ne zaman yapılacak veya yapılacak mı?

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..