Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '11

 
Kategori
Öykü
 

Bay Katakulli'nin sabah gezintileri

Bay Katakulli'nin sabah gezintileri
 

Bizim mahallenin kedileri çok ilginçtir. Aslında bütün kediler ilginçtir. Çünkü kedilerin kendilerine özgü davranış biçimleri olduğu gibi, her kediyi diğerinden ayıran tipik özellikleri de vardır.

Her sabah Erdek’teki balkonumdaki yerimi alırım ve önümüzdeki sokaktan geçen ve bahçelerde oynaşan kedileri seyrederim.

Her bir kedinin kendisine özgü davranışlarını bilirim; ne zaman ne yapacağını aşağı yukarı tahmin edebilirim.

Bay Katakulli eskiden sahibinin peşinden ayrılmayan, köpek gibi onu izleyen bir kediydi. Sahibi de yaşlı, sanki sabah sabah köpeğini gezdirir gibi kedisini gezdiren bir piri faniydi.

Bay Katakulli (Benim bu kediye taktığım özel addır; sahibi onu nasıl çağırır onu da bilmem) tam yakışıklı bir Beşiktaşlı… Üst tarafı siyah, ayaklar beyaz ve boynunda her zaman kendisine pek de yakışmayan kırmızı bir kurdele…Ama belli ki o kurdelasını seviyordu çünkü çıkarmak için hiçbir teşebbüsü yoktu. Belki de bu kurdelanın onun ayrıcalığı olduğunu biliyordu.

Önceleri sahibini adım adım izleyen uslu bir kedi izlenimi bıraktıysa da daha sonra onun tipik bir Sherlok Holmes tipi hafiye kedisi olduğunu anlamam çok geçmedi.

Bay Katakulli’yi sahibi ne zaman gezdirmekten vazgeçti bilmiyorum. Belki de Katakulli uzun yürümekten ve sahibine ayak uydurmaktan çok çabuk bıkıyor ve bir yerde duraklıyordu… Sahibi de onu kucağına almak mecburiyetinde kalıyor… Birlikte gezi böylece sahibinin kucağında kocaman bir kediyle, bir yaşlı çiftin gezisine dönüyordu. Adamın bu işten hoşlanmadığı belliydi. Kedinin bir köpek gibi kendini izlemesi hoştu… Ama bir süre sonra , yolculuk uzayınca kedinin feryatları koyvermesi, “Beni bırakıp, nereye gidiyorsun ?” der gibi miyavlamasını feryada çevirmesi , yorulduğunu bağıra çağıra ilan etmesi herhalde dayanılacak bir şey değildi…

Anladığım kadarıyla bir süre sonra adam kediyle birlikte gezmekten vazgeçti. Kedi gezmek için bağırınca (çünkü alışmıştı..) ona kapıyı gösterip, “Haydi hangi cehenneme gidersen git…” der gibi , kediyi kapı dışarı edince rahat eden bir tipe dönüştü (Hikaye bu ya canım…)

Kedi dışarı atılınca ne yapsın. Çok korktu! Ama hayat bu… Günlük tik takları yapmak gerekir ve belli rutinleri izlemek gerekir diye düşündü… Nasıl olsa çevreyi ve yolları çok iyi tanıyordu ve sahibinin nerelerden geçtiğini, hangi yolları izlediğini, neler yaptığını çok iyi biliyordu… O zaman mesele kalmıyordu…O da aynı şeyleri bu kez tek başına yapacaktı…

Ve yola koyuldu.. İşte bildik yollar. Aniden üzerinden bir kuş kendisini sıyırır gibi geçti. Havaya sıçradı… Sahibi olsa böyle korkar mıydı? Bilmiyordu… Fakat ne yazık ki işte korku yüreğine yerleşmişdi..

Aniden karşı kaldırımdan kendisine bakan kocaman başlı, kara kediyi gördü… Kedi kendisine doğru birkaç adım ilerleyince kendisini hemen duvarın arkasına attı ve bir süre orada sindi, sesini çıkarmadı… Kavga döğüş istemiyordu. Zaten kavga olduğu zaman belki de kurdelası kirlenir, sahibi ona çok kızardı. 

Sonra tekrar yola çıktı. Ama tedbirli olmak gerekirdi.. Bu kez on adım gidip bir arkasına bakmayı adet edindi. On adım gidiyor, sonra kenara sıçrıyor, geliyorlar mı gelmiyorlar mı , diye arkasına bakıyordu…Ve bu yürüyüş tarzı onun özelliğini oluşturdu…

Bay Katakulli ‘nin sabah gezileri devam ediyor… Ama biraz maceralı , biraz muhataralı…Zorla mı? Her şeyden korkuyor… Başının kimseyle de belaya girmesini istemiyor. Onun için on adım gidiyor duruyor. Arkasına bakıyor. Bazen bir çalının arkasına sinip çevreye gözlüyor; veya bir bahçe duvarının üzerine sıçrayıp, oradan çevreyi bir güzel kolaçan edip yoluna devam ediyor. Ama hareket çok tipik… On adım git. Dur! Çevreye, arkana bak… Kimse yoksa yola devam…Arada sırada saklan… Çevreyi iyice kolaçan et… Tehlike yok … Devam…

Bay Katakulli bu rutinle , sahibiyle gezdiği yerleri biraz geç de olsa gezip, kendince belli bir saatte sahibinin penceresinin altına gelip, ”Ben geldim…” diye miyavlıyor; göstermese bile gözleri yollarda kalan yaşlı adam, kedisini pencereden alıp, onu seviyor ve “ Bu sabah neler gördün bakalım, anlat da dinleyelim…” diyerek ona sarılıyor, sütünü, mamasını koyup, iltifatlar ediyor.

Ondan sonra Bay Katakulli mahallede ne var ne yok… Dünyada neler olmuş, birer birer sahibine anlatıyor… 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..