Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

Bayan müfettişe bıçaklı saldırı!

Bayan müfettişe bıçaklı saldırı!
 

Görsel internetten alınmıştır.


Meşakkatli iştir eğitimcilik. Onu ancak yaşayanlar bilir…

Işıksız, susuz köylerde ışık olurlar, can suyu verirler gözbebeklerimize. Çocukların gözlerinde gördükleri pırıltılar unutturur tüm yoksunluklarını. And içmişlerdir ışık olmaya, bu yola başlarını koymuşlardır.

Sırf bu yüzden terör örgütünün hedefi olup şehit olmuşlardır doğuda, güneydoğuda, görev başında... Kentlerde bir psikopatın saldırısına maruz kalıp can vermişlerdir yüreklerimizi yakarak. Yılmadan çalışmışlardır tüm olumsuzluklara rağmen, geleceğin ellerinde şekilleneceği bilinciyle.

Eğitim, öğretim ve denetim ayrılmaz üçlüdür. Denetleme, mevcut durumu belirleme ve amaca ulaşabilmek adına nelerin yapıldığı ve nelerin yapılması gerektiğini belirlemek için şarttır. Bu denetim görevini yaparken de karşılaştıkları nice zorluklar vardır ama kol kırılır yen içinde kalır misali susarlar…

Bir eğitim neferinden dinlediğim olayı size aktarmak istiyorum.

Yıllar önce Anadolu’da, çok da küçük olmayan bir ilçenin “Kız Meslek Lisesine”  bayan bir müfettiş gelir Anakara’dan. Bir telaş başlar okulda. Öyle ya, hem denetleme geçirecekler, hem de bayan müfettişi nerede barındıracaklardır. Karar verilir ve okulun öğretmenler odası müfettişe tahsis edilir.

Yaz aylarıdır, hava sıcak mı sıcak. Okul müdürü hemen bir yatak ayarlar. Kendi evinden çarşaf, yastık, pike getirir… Rahat ettirmelidir müfettişi. Gece güvenlik de önem arz ettiğinden okulun erkek hizmetlisine ilaveten bayan hizmetlisini de alt kattaki bir odada görevlendirir. Hizmetli, yanına on beş yaşlarındaki oğlunu da alır gelir görevine.

Akşam olmuş, müfettiş yorulmuştur. Uzanır yatağına gözlerini kapatır. Tam uykuya dalmak üzereyken kapının ağır ağır açıldığını duyar. Bir de ne görsün! Adamın biri, elinde kocaman bıçakla odaya bir gölge gibi süzülmekte. Bayan müfettiş bir an ne yapacağını bilemez, tek çare, avazı çıktığı kadar bağırmaktır imdat diye, o da öyle yapar. Sonrasında bayılır korkudan.

Gözlerini açtığında başında okul müdürünü de beklerken görür. Sabah olunca durum Kaymakam’a kadar iletilir. Yapılan araştırmada odaya girenin, bayan hizmetlinin on beş yaşındaki oğlu olduğu, nedeninin de, gündüz öğretmenler odasında bulunan buzdolabına sakladığı karpuzu alıp kesmek olduğu anlaşılır.

Müfettiş, yaşadığı korkuyu yok sayıp affeder genci, konu kapanır…

Denetleyenlerin özel ihtiyaçlarının kurum yetkililerince temin edilmemesi esas iken, belki o yıllardaki imkânsızlık nedeniyle okul müdürü tarafından karşılanmıştır ihtiyaçlar. Yaşanılan korku da cabası.

Koskoca teşkilat müfettişine adam gibi bir barınma yeri gösteremiyorsa, yatağını dahi denetlenecek birim amirine yaptırıyorsa, ne kadar sağlıklı denetim yapılabilir, ya da yapılmıştır?

Son günlerde yaşanan ve birçok işçimizin hayatına mal olan iş kazalarına yetersiz denetimlerin, ya da göz yummaların neden olduğu yazılıp, çizilmekte. Şayet Milli Eğitimde durum hala bu seviyedeyse, eğitim kazalarının sonucunu düşünmek bile istemiyorum.

Bu gün geldiğimiz noktada eğitim neferlerimiz ne durumda acaba diye sorarsak;

“Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Stratejik Araştırmalar Merkezince "24 Kasım Öğretmenler Günü" dolayısıyla hazırlanan anket raporu verilerine göre;

Bin 45 öğretmenle yapılan anket araştırmasında, öğretmenlerin yüzde 15’i ev, yüzde 14’ü otomobil, yüzde 31’i tüketici kredisi, yüzde 40’ının ise eş dost, akraba ve esnafa borcu olduğu tespit edilmiş."

Ben bu kadarını yansıtabildim. Devamını vermeye içim elvermedi.

Tüm öğretmenlerimizi saygıyla selamlıyorum. 24 Kasım 2014

 
Toplam blog
: 278
: 1431
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

Bir Kamu Kurumundan emekliyim. Bloğumda; yaşadıklarımı, çevremde gözlemlediğim olaylar ile kendi ..