Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '15

 
Kategori
Kitap
 

BAYAN PEREGRINE’İN TUHAF ÇOCUKLARI: TUHAFLARIN GÜZEL DÖNGÜSÜ

BAYAN PEREGRINE’İN TUHAF ÇOCUKLARI: TUHAFLARIN GÜZEL DÖNGÜSÜ
 

BAYAN PEREGRINE’İN TUHAF ÇOCUKLARI - Photo Credit - Çağda Erzincan


“Bize birkaç deli gerek, şu akıllıların yol açtığı duruma bak!” George Bernard Shaw                                      
 
Uzun zamandır, İngilizce ve Türkçe arasında sıkışmış entelektüelliğimin verdiği savaşa yenik düşmüş okurluğumu diriltmeye çalışıyordum. Yıllardır çılgınca biriktirdiğim parapsikoloji kitaplarının veya geçmiş yaşam hikâyelerinin de yardımıma koşmadığını görünce kendimi D&R’ın fantezi bölümüne kapadığım birkaç saat geçirdim. Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları’yla karşılaşmam da böyle oldu.
               
             Son 2 senesini İrlanda adasında geçirmiş ve İstanbul’a yeni dönmüş biri olarak kitabın içinde rastladığım ada insanları, Father Ted izleme sevdası, yağmurlu ve puslu hava gibi küçük detaylar beni tesadüfler dünyasının içinde ufak mistik bir yolculuğa çıkardılar. Soluksuz okuduğum kitabın içinde biraz Heroes, azıcık ucundan Harry Potter, bayağı bir de The 4400 yakalamış olsa da beynim, kitabın fotoğraflarıyla büyülediği hayal gücüm sabırsızlaştı devamı için.
               
           Bazen kitapların içinde çocukluk zamanlarımın Jules Verne maceralarını arıyorum. Gözlerimi kapadığımda beni mistik dünyalara götürsünler istiyorum. İçinde çocuk olmakla büyümek arasında kalmak, kocaman halimin küçücük versiyonuma dokunduğuna şahitlik etmek istiyorum. İşte böyle zamanlarda yetişiyor Ransom Riggs gibiler. İyi ki de yazıyorlar.
 
“Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.”
 
Büyüdük işte! Dünyanın masallarını yitirmesine ramak kalana kadar atlayamadık o falezlerden engin denizlere. Ne ellerimizden ateş çıktı, ne de uçabildik. Canavarlardan daha tehlikeli insanlarla fikir savaşlarına düştük. Peri tozları savruldu dört bir yana ve bize bizden başka kalmadı sihir. Elimde olsa var olmayan sonsuz mutlu dünyalara ait döngüler yaratır, hiç çıkmadan yıllarca içlerinde yaşardım. Böylelikle kurtulurdum mutsuz bir ülkenin orta yaşlı delisi olmaktan ya da bir başka ülkenin ıslak sokaklarında yürüyen hiçliğimden.
 
Tuhaf çocuklardı cidden. Resimleri ürkütücü, dünyaları 3 Eylül 1940 yılına sıkışıp kalmış. Savaşın mutlu çocukları olmuşlar Galler’de kayıp bir adada. Maceralarına soluksuz katıldım ve beynim diretiyor ayaklarıma ikincisini satın almaya gitmek için. İyi iş yapmış İthaki Yayınevi. İngilizce ve Türkçe’nin içinde savaş yaptığı beynim, hoşnut kaldı çevirisinden. Sadece yaşlıların gittiği bir İrlanda barında, öğle vakti elimde Guinness birasıyla dışardaki yağmura aldırmadan okuyup bitirmiş gibiyim bu serüveni. Ne mutlu beni öbür eve götürebilene!
 
 
Toplam blog
: 18
: 984
Kayıt tarihi
: 14.04.07
 
 

Yazmak uzun soluklu bir süreç bende; tarihini hatırlamadığım kadar küçükken başlayan, asla vazgeç..