Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '19

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bayan Thoss

Anısına sevgiyle…

Ensesine dokunan pamuk gibi saçlarının altında saklanan hafızasında biriktirdiği 92 yıllık yaşanmışlıkları, yüzündeki her bir çizgiye yüklediği acı-tatlı hikâyelerinin izleri ile dünyaya bakışının birçoğumuzdan farklı olduğuna tanık olduğum, mavi gözlerin içindeki derinlikte saklanan hüznü perdelemeye çalışan ışıltısıyla, benim de hayata bakışımı değiştiren kadına…

Onu tanıdığımda, ben o kadar olduğunu düşünmesem de, o seksenli yaşlarını tüketmekle meşgulmüş. Evimden dışarı attığım ilk adımda, ilk “Günaydın!…” dediğim, yan yana kapıların ardında sürdürdük yıllarca hayatlarımızı. Her sabah, yan yana açılan pencerelerin pervazlarındaki saksılarımızı süsleyen çiçeklerimizi suladık havalandırırken evlerimizi…

Dimdik yürüyüşü ile bir yetmişe yakın olduğunu düşündüğüm boyu, ilk tanıştığım yıllarda daha net hissediliyordu. Bel ağrıları vardı ama o tüm onlara inat ne baston kullanmak istiyordu ne de iki büklüm yürümeyi kabul ediyordu. “Ben dik durmalıyım hayata karşı, hemen bırakırsam kendimi, çabuk çökerim…” diyordu. Direniyordu zorluklara. Mücadeleciydi hayatla. E ne de olsa II. Dünya Savaşını görmüş, çok daha büyük acılar, zorluklar yaşamış bir insandı.

Bir gün evinin duvarında asılı çerçevelerdeki siyah beyaz fotoğrafları gözleri dolu dolu gösterirken öğrendim acı hikâyesini. Elinde kalan tek geçmişiydi onlar. 2. Dünya Savaşı yıllarında soğuk bir kış günü, evlerinin kapısına dayanan askerler, annesinin ayağındaki ev terliklerini değiştirmesine bile fırsat vermeden oturdukları evden çıkarmış, kapıya atmıştı onları. O esnada duvarda asılı duran birkaç aile fotoğrafını alabilmişti sadece. Şu anda Çekya olarak bildiğimiz topraklardan, orada yaşayan tüm diğer Almanlar gibi bir çırpıda gönderili vermişlerdi şu anki Batı Almanya’ya. Yıllarca, tek göz bir odanın içinde yaşamak zorunda kalmışlardı ailece.

“O zaman siz Çek asıllı mısınız?” diye sorduğumda “Hayır, biz köklü bir Alman ailesiyiz. O zamanlar, o topraklar da Almanya’nındı” dediğini hatırlıyorum gözleri buğulu.

Savaş yıllarını görmüş olmanın direnci mi bilmem, hayata sımsıkı sarılışıydı aslında beni kendisine hayran bırakan. Yaşını dikkate almadan, zevklerine uygun renkleri kendine yakıştırmasını bilen, allı güllü elbiseleri, renk renk bluzları, kolunda kıyafetine uygun çantası, gözünde güneş gözlükleri, kendinden emin duruşuydu… Evinde otururken bile hep düzgün, hoş kıyafetler içinde olmasıydı. Kendisine ve çevresine  olan saygısıydı etkileyici olan.

Bir asker disiplini içinde her hafta aynı gün başka bir semtte yaşayan kızının gelip arabayla alış verişe götürmesi ve ısrarla onunla yaşamayıp kendi başına hayatını sürdürmek için mücadele vermesiydi… Hayatının akışını hiç bozmadan geçmişten geldiği şekilde disiplinli ve planlı sürdürmesiydi…

Doksanlı yaşlarına rağmen, ayda bir arkadaşlarıyla kahve, pasta toplantıları yapmasıydı. Özel günlerde, özenip çocuklar için hediyeler alıp  paketleyip vermesiydi… Yılbaşında bir çocuk hevesiyle çam ağacını süsleyip “Bayan Kaya, gelin ağacıma bakın, ne güzel süsledim!…” derken gözlerindeki o parıltının ışıltısıydı… Belki de içindeki çocuğun her daim canlı kalmasıydı beni etkileyen.

Bayan Thoss’a işte bu yüzden minnettarım. Bana, her yaşta yaşamdan alınacak bir tat olduğunu ve bunu istersek başarabileceğimizi  gözlemleme fırsatı sunduğu için.

Bu yüzden şimdi gönül rahatlığı ile “yaşama sevincinin yaşı yoktur.” diyebiliyorum. Şartları ne olursa olsun, her yaşta, hayata bağlı kalmak için bir sebep bulabilir insan. Her yaşın ayrı bir güzelliği olduğu kadar, her yaşadığımızdan da alınacak farklı tatlar olduğunu söyleyebiliyorum.

Yeter ki nasıl yaşamak gerektiğini bilelim ve isteyelim. Kendimiz için nefes almanın, bir şeyler yapabilmenin gereğine kendimiz de inanalım. Hayatı yaşamaya değer kılanın “biz” olduğunu unutmayalım ve sağlıkla aldığımız her nefesin kıymetini bilelim. Fazlasını istemek yerine elimizdeki ile mutlu olmayı başaralım. Ve öz saygımızı asla yitirmeyelim.

Uzun zamandır kendisinden haber alamadığım Bayan Thoss’un iki yıl önce öldüğünü yeni öğrendim. O yüzden, azmiyle, yaşama sevinciyle 100 yaşına yaklaşmış güçlü bir kadının anısına olsun bugünkü yazım istedim.

Dilerim, hepimiz aynı azim ve ruhla yaşamayı başarabiliriz bu hayatta…

Sevgiyle ve dostça kalın…

 

 
Toplam blog
: 31
: 95
Kayıt tarihi
: 13.02.14
 
 

Eğitimci, Edebiyatçı, ''Sera Hatun'',''Aldatmaca'',''Handan Makamı'' ve ''Modern Zamanlar Dervişi..