Baydemir'in üslubu

İşin buralara kadar geleceği belli değil miydi? Demokratik hukuk devletinde yapanın yaptığı yanına kar olarak kalırsa siyaset de bazen döve döve, bazen de söve söve yapılır. Ama seve seve yapılacağı konusunda umutlarım her geçen gün daha da azalıyor.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir PKK’nın bir anlamda şehir yapılanması olarak örgütlendiği iddia edilen KCK isimli örgütün üyeleri olmakla suçlanıp göz altına alınan bazı belediye başkanı ve parti yöneticilerini savunmak adına açtı ağzını, yumdu gözünü, kavgada bile söylenmeyecek lafları Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine ve “devlet aklı” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yöneticilerine söyledi. Hem de onca gazetecinin ve televizyon kameralarının önünde. Hem sövdü, hem de tehdit etti.

***

Bu ülkede aynı sokaktan iki defa geçti ve apartmanı gözledi diye bir albayla binbaşı göz altına alınıyor ve saatlerce sorgulanıyor. O subayların evlerine de baskınlar yapılıp gece saat 00.30 ile 04.30 arasında evleri aranıp bilgisayarları götürülüyor. Kimsecikler çıkıp da “ne oluyor? Ayıptır, günahtır, gündüzler çuvala mı girdi?” gibisinden laflar etmiyor. Basınımızın büyük bir bölümü olayı alkışlarla karşılayıp serbest bırakıldıklarında esef ediyorlar. O subaylarımız ve onların yakınları ve arkadaşları da ortaya çıkıp devlete küfürler ve tehditler yağdırmıyor. Ama terör örgütüyle işbirliklerini zaten saklamayan kişiler göz altına alınınca Osman Bey’in iddiasıyla sözün bittiği yere geliniyor ve küfür mubah oluyor.

***

“Gözaltına alınan arkadaşlarımız hangi suçları işledilerse, hangi yasalara karşı geldilerse biz de aynı suçları işledik. Biz de aynı yasalara karşı geliyoruz. Gelin, bizi de alın.”

Hukuk devletinde devlete kafa tutmak, yargı kararlarına küfürle karşılık vermek demokratik bir hak mıdır? Çetelerle savaşta sonuna kadar gideceğini söyleyen Sayın Başbakanımız terör örgütünü bahsettiği çeteler kadar önemli ve tehlikeli bulmuyor mu?

***

Kapatılan DTP’nin yerini alan BDP mecliste gurubunu oluşturdu. Yani Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kapatma kararının somut sonuçları bir anlamda ortadan kalktı. Sadece Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk siyasi yasaklı hale geldi ki, orada da sihirli on dokuz sayısı Ufuk Uras ile yirmiye tamamlanıp arıza giderildi. Yani, yaşasın demokrasi!..

***

Ama Diyarbakır belediye Başkanının küfürlü, tehditli basın açıklaması bir şeyi gösterdi ki, artık yeni dönem farklı olacak. Geçen dönem sürekli olarak halkın oylarıyla seçildiklerini, halkı temsilen siyaset yaptıklarını ifade eden eski DTP’liler sine-i millet kararından dönerken bu dönüşü İmralı’nın isteği üzerine yaptıklarını bizzat Ahmet Türk’ün ağzından ilan ederek artık bundan sonra Abdullah Öcalan’ı ve onun kontrolündeki terör örgütünü temsil ettiklerini ifade etmişlerdir.

Baydemir’in üslubu yeni dönemde sanırım ve korkarım ki, meclisteki BDP’lilerin de uslubu olacaktır.

***

Son söz; başka ülkeler huzur ve refah yolunda koşarak ilerlemeye çalışırken bizim böyle kavgalarla, küfürlerle ve adeta bir kaos ortamı içinde el yordamıyla yürümeye çalışmamız bizi yönetenlerin vebalidir. Huzurlu bir Türkiye istiyoruz ve bu bizim hakkımızdır.