Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Bayılırım böyle adaylara

Bayılırım böyle adaylara
 

Önümüzde bir seçim var. 

Demokrasinin gereği bir seçim. 

Ders kitaplarında vatandaşlık görevlerinin içinde “oy kullanmak” vardır. 

Seçim günü oy kullanmak bir görev ve sorumluluktur. 

Vereceğimiz bir oy, bizim kendimize ve ülkemize karşı olan sorumluluğumuzun en güzel kanıtıdır. 

Afrika’da, Arap yarımadasında 30 ya da 40 yıl saltanat süren diktatörlere karşı isyanlar var. 

Vatandaşın hiçbir hakkı yok bu ülkelerde. 

Demokrasinin ve seçimlerin değerini bilmek lazım. 

Büyük kurtarıcı M.Kemal Atatürk sayesinde elde ettik biz bu cumhuriyeti ve değerlerini. 

Babadan oğula geçen saltanatı kaldırıp, herkesin iktidar olabileceği bir demokratik sistemi oluşturduk. 

Cumhurbaşkanını meclis seçer. 

Bizde başbakanın kırk yılık saltanatı yoktur. 

Milletvekilleri seçimle belirlenir. 

Halkın oylarını, en çok kim alırsa iktidar olur. 

Başka bir seçimde iktidar, muhalefet olabilir. 

Ülkeyi iyi yönetemeyenler yok olup giderler. 

Tarihin içinde bir çöplüğe gömülürler, giderler. 

Neyse. 

Haziranda bir genel seçim var. 

Mart ayı sonunda milletvekili adayları belli olacak. 

Aday adayları görücüye çıkalı çok oldu. 

Herkes kendini tanıtıyor. 

Ankara’ya gelip ney çaldıranlar, semah döndürenler… 

Uzun hava çekenler… 

Davul zurna çaldıranlar… 

Çok renkli sahneler görüyoruz. 

Kimisine gülüyoruz. 

Kimisine kızıyoruz. 

Kimisi bizi kaşındırıyor. 

Kızdıran da var. 

Kartvizit yazamayan adam, ülkeyi yönetmeye aday oluyor. 

Tebessüm ediyoruz. 

Bakıyoruz aday adaylarına. 

Her çeşit meslekten her çeşit insan. 

Futbolda; 

“Hakan Şükür. Tanju Çolak.” 

“İzmir’de tozu dumana katarım” diyormuş Tanju. 

İzmir’i “Ali Sami Yen” zannetti galiba! 

Eğer meclise girerlerse, müthiş bir meclis takımı çıkar ortaya(!) 

Amerikan meclisine bile gol atarlar. 

Futbol dışında meziyetleri nedir bu futbolcuların? 

Niye birçok insan, meclise girmek isterler? 

Müzikte müthiş bir atak var. 

Cengiz Kurtoğlu. Damar yapar artık. 

Tolga Çandar; Kerimoğlu zeybeği ile girer meclise, Aydın zeybeği ile çıkar gider. 

Sabahat Akkiraz ile semah döner bütün millet. 

Yavuz Bingöl, şarkı türkü söylemeyi bırakıp rol yapmaya başlarsa, film çekiyorum derse ne olacak? 

Emre Saltık, önergelerini bağlamayla sunar meclise. 

Metin Şentürk udunu, Balık Ayhan dümbeleğini alır, bak sen cümbüşe. 

Birde Metin Şentürk, görmeden imzalamam derse ne olacak? 

Hilmi Yarayıcı, her kürsüye çıktığında, “Cemo” türküsünü okumasın. Ardından da “Çal Bela.” 

Yasemin Kumral, bir nostalji sunar 70’li yıllardan. 

En renkli kişilik bence İlhan Gencer olur. Kahramanlık türkülerini caz formunda, piyano ile iyi tıngırdatır artık. 

İbrahim Tatlıses, vurulmayıp aday olsaydı. Meclis renkli bir kişilik kazanırdı. Mecliste çiköfte partileri bile olurdu. 

Devlet tiyatrosu sanatçıları girerse meclise. “ Orhan Kurtuldu ve Mehmet Şahin” antik tiyatro zannedebilirler meclisi. Gelirler mi “Sezar ve Neron” kostümleriyle meclise?! 

Peker Açıkalın, “Avrupa Yakası’ndaki” gibi çizgili pijama ile gelmesin meclise! 

Ya da kafasında çorapla dolaşmasın. 

Aman Allahım! 

Tiyatrocu Kaan Girgin, ne yapar bilemem. 

Birde İzmir’den transeksüel birisi aday adayı olmuş. “Almina Can” adında birisi. Ne yazık ki çok fazla oy alamamış.13 oy almış. 

Gazetecilerde var. 

“Oktay Ekşi” aday adayı olmuş. 

Meclise girince görürüz. Trup elle mi yoksa belle mi çıkar? 

Muhalefet yapmak kolaydır. 

İktidar olunca eleştirilere dayanabilir mi acaba? 

Mecliste sanatçılar, sporcularda olmalı elbette. 

Bu bir güzelliktir. 

Seçimler herkese açıktır. 

Yeterli parası olan herkes aday adayı olabilir(!). 

Milletvekili olmanın da ekonomik bir boyutu var. 

Tanınan bir kişilik olmak gerekiyor. 

aday olmak için en az, 50 bin lirayı gözden çıkaracaksın. 

Falan filan. 

Geçmiş dönemlerde Arif Sağ milletvekili oldu. 

Ediz Hun’u çevreci çalışmalarıyla tanıyoruz. 

Berhan Şimşek, çok başarılı bir siyasetçi oldu. 

Osman Yağmurdereli, çok iyi bir insandı. Genç yaşta ayrıldı aramızdan. 

Bazı sanatçıları anlayabiliyorum da, “dümbelekçi ne yapacak?” anlamıyorum. 

Aklıma gelen aday adayları bunlar. 

Doğru bir şekilde seçilip meclise gidenlere saygı duyarım. 

Seçilenlere saygı duyarım. 

Seçen halk olduğu için, seçilene saygı halka saygıdır. 

“En kötü barış en iyi savaştan iyidir” derler. 

“En kötü demokraside en iyi diktatörlükten daha iyidir.” Diyorum bende. 

Ben ne Mısır’da. 

Ne Libya’da. 

Ne Suriye’de. 

Ne Tunus’ta olmak isterim. 

Ülkemdeki “demokrasinin” sadece “d” sini bile hiçbir ülkeyle değişmem. 

İlle de Türkiyem. 

İlle de benim ülkem. 

Benim güzel yurdum! 

Ne dersiniz? 

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..