Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '07

 
Kategori
Siyaset
 

Baykal' ın siyaset profili ve AKP Baykal' ın çekilmesini gerçekten istiyor mu?

Baykal' ın siyaset profili ve AKP Baykal' ın çekilmesini gerçekten istiyor mu?
 

AKP'nin eski meclis grup başkan vekili Salih Kapusuz, Baykal'ın cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, seçimlerden sonra da agresif olması ve sadırılarına devam etmesi üzerine, gerekli cevapları verdi ve "Baykal çekilmelidir." dedi.

AKP gerçekten Baykalın çekilmesini istiyor mu, veya ister mi? Bu eşyanın doğasına ne kadar da aykırı bir şey.

Bir güreşçi huyunu suyunu bildiği, her zaman tuş yaptığı rakibinin değişmesini ister mi?

Bir boksör ringte dalga geçtiği, kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığı, istediği rauntta da nakavt ettiği rakibi için:
"Bu gitsin de daha güçlüsü gelsin, ben de boks yaptığımı anlayayım, seyirci de heyecanla seyretsin" der mi? Tabii ki demez.

Peki, AKP Baykal için niye böyle bir maceraya kalksın. Güvenini kaybetmiş, bitmiş, sıfırı tüketmiş bir Baykal gitsin de yerine, yeniden halk yığınlarına heyecan ve umut verecek biri gelsin der mi?

Güven siyasette ne kadar da önemli, değil mi? Çünkü vekalet söz konusu. Kim, güvenmediği bir avukata vekalet verir ki...

Oysa Baykal yakışıklı, sempatik, karizmatik oluşu yanında, iyi yetişmiş, iyi konuşan, ikna kabiliyeti yüksek, olaylardan ikna edici değişik yorumlar ve sonuçlar çıkarabilen biri. Siyasette iyi bir lider profili.

Tek kusuru güvenini kaybetmiş olması. Hani, Bosch reklamlarında, Bosch'un kurucusu sakallı dede:
"Güvenimi kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim" diyordu ya ...

Baykal güvenini neden kaybetti acaba? Baykal'ı tarihsel süreç içerisinde kısaca inceleyelim;

80'li yılların sonlarında ve 90'lı yılların başlarında SHP genel sekreterlik görevi sırasında, genel başkan Erdal İnönü'nün pasif olması sebebiyle, gerçekte partiyi Baykal'ın yönettiği bilindiğinden, izlediği yanlış politikaları,
herşeye rağmen sevilen Erdal İnönü ile didişmeleri ve parti birleşmelerinde yaptığı ayak oyunları,

28 Şubat sürecinden sonra, önce destek vererek kurdurduğu Mesut Yılmaz azınlık hükümetine karşı, güven oyu aldıktan sonra izlediği, ülkeyi istikrarsızlığa sokan, güven vermeyen kaygan politikaları,

Yaklaşan genel seçimlerden sonuç alabilmek için cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde uyguladığı, kuşku uyandıran gerginlik politikaları,

Kendisinin yalanlamasına rağmen, bir şehir efsanesi olarak peşini hiç bırakmayan, Menderes'in yakasına yapışıp: "Özgürlük istiyorum" diyen ve Menderes'e " Başbakan'ın yakasına yapışıyorsunuz, bundan iyi özgürlük olur mu?"
dedirten Baykal figürü.

Bütün bu konular Baykal'ı toplum nezdinde zamanla güven kaybına uğratmıştır.

Yoksa, ben iddia ediyorum; bugün 0 km. bir Baykal'ın karşısında durabilecek hiç bir politikacı yoktur.

Hal böyle iken, AKP sözcüsü Kapusuz: " Baykal çekilmeli" diyor. Bu pek inandırıcı gelmiyor bana. Baykal yaklaşan genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla AKP'ye, Erdoğan ve Gül'e demediğini bırakmadı. Özellikle Erdoğan ve ailesi için onur kırıcı, rencide edici, hatta hakarete varan saldırılarda bulundu ama, siyasetçi optimist olmak zorunda. Yani, Baykal'ın sözlerini çiğner çiğner yutar, hazım eder ve Baykal'la yoluna devam eder. Baykal'ın çekilmesini istemez.

Ama, ben bir vatandaş olarak istiyorum. Çünkü, demokrasilerde iktidar ne kadar gerekliyse, belki ondan da fazla muhalefet gereklidir. Ben gece başımı yastığa koyduğumda bilmeliyim ki, birileri benim adıma iktidarı gereği gibi denetliyorlar, takip ediyorlar. Ve bundan emin, rahat uyumalıyım. Daha da önemlisi iktidarı beğenmediğim zaman
oy verebileceğim başka bir alternatifim olması gerekir.

Dürüst, güvenilir bir iktidarın karşısında, dürüst, güvenilir bir muhalefet mutlaka bulunmalıdır.

Bu nedenle, Türkiye'nin Bugünkü tablosu da sağlıklı görünmemektedir. Bir kişiye veya bir partiye bağlanmak çok yanlıştır. Sistem kişilerin dışında, kendi düzenini kurabilmeli, koruyabilmeli ve savunma mekanizmalarını oluşturabilmelidir. Burada hukukun üstünlüğü temel prensiptir.

İlginç bir tesadüf; ben bu yazıyı yazmaya hazırlanırken Milliyet internet gazetesinde, son seçimlerle herkesin güvenini yeniden kazanan kamu oyu araştırmacısı Tarhan Erdem'in son yaptığı araştırma sonuçlarını okudum;
CHP'nin oyları %18, 9'a düşmüş, AKP'nin oyları %54'e çıkmış. Yani, yeni bir seçim yapılsa, marjinal bir parti ana
muhalefet partisi olacak.

Ana muhalefetin olmadığı veya bu kadar cılız olduğu bir demokrasi düşünülebilir mi?

Baykal istese de istemese de çekilmelidir. Ama çekileceğini beklemediğimden çektirilecektir.

Baykal'ın deyimiyle; cin şişeden çıkmıştır.

Çünkü, siyasette umutsuzluk olamaz.

CHP 170 küsür milletvekiliyle girdiği seçimden 99 milletvekiliyle çıkmıştır.Kan kaybetmeye devam ediyor.
Önümüzde yerel seçimler var. Bugün seçilemeyenler, yarın seçilme umudunu kaybedenler, Baykal'ın bugün en yakınındakiler karşısında olacaklardır.

Baykal seçim hezimetinin gerçek nedenini açıklamadı. Hezimet olduğunu bile kabul etmedi. İşi zamana bıraktı ama, su yoluna girdi bir kere. Suyu tersine akıtmak imkansız.

Şimdiden güle güle Baykal...
 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..