Baykal bunu görmedi mi?

Deniz Baykal istifa ederken ne demişti?

“Geri dönmeyi düşünmüyorum, ama parti sahipsiz kalırsa gereğini yaparım.”

Ben siyasi tecrübesi derin birisi değilim ama bu sözden Deniz Baykal’ın bir manevra içinde olduğunu anlamıştım ve çevremdeki Baykal bıkkınlarına hep boşuna ümitlenmemelerini söyledim durdum.

Daha sonra herkesin aklından, içinden “Kemal Kılıçdaroğlu” adının geçtiği günler yaşadık. Partili partisiz herkes kendi arasında birbirine “daha ne bekliyor, yoksa Baykal yine mi dönecek” diye soruyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu müstafi Genel Başkanı ile görüşüyor, “hah şimdi açıklayacaklar” diye bekliyoruz, tam tersi açıklamalar geliyor.

Baskılar artıyor Deniz Baykal “bütün örgütün üzerinde birleşeceği bir aday çıkarsa ben de desteklerim” diye lütfediyor.

Diyor ama gayet net hatırlıyoruz ki, kendisi açıkça “dönmeyeceğim” demedikçe kimse ortaya çıkamayacak. Kimse ortaya çıkmayınca örgüt nasıl bir aday üzerinde birleşecek?

Velhasıl, danışıklı dövüş var ve herkes de bunun farkında.

Hatta birileri “eğer gerçekten LİDER ise bu ortamda varım deyip çıkmalı, yoksa zaten lider değildir” gibisinden bir şeyler söyledi. Zaten ertesi gün de Kemal Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladı.

Daha sonra Önder Sav, il örgütleri, milletvekilleri desteklerini açıkladılar, destek çığ gibi büyüdü.

Ama ibretle hatırlıyoruz ki evvelsi aksama kadar halen, “CHP’deki Brütüs’ler, sırtından bıçaklamalar, fırsat düşkünlüğü” suçlamaları havalarda uçuşuyordu.

Bugün Kemal Kılıçdaroğlu mevcut geçerli oyların tümünü alarak CHP genel başkanı seçildi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçildiği kongrede, yani Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığa geri dönemeyeceği kesinleştiği gün, tüm küskün CHP’liler birleşti. Türkiye yarın için bir umut taşımaya başladı yıllar sonra.

Deniz Beykal’ınki nasıl bir “kerameti kendinden menkul” bir Genel Başkanlıktı ki, gittiği gün örgütü şaha kalktı, küskünler barıştı, umutlar yeşerdi?

Onunki nasıl bir vizyondu ki Kemal Kılıçdaroğlu yanıbaşında dururken ufuklara bakıp örgütün üzerinde birleşeceği adaylar arıyordu.

Bunları Deniz Baykal’ın görememesi, bilmemesi mümkün müdür?

Görmamesi bilmemesi mümkün değilse buna ihtiras denmez de ne denir?

Peki bu yapılan “şık” mıdır, komploculara prim değil midir, bu yapılan Deniz Baykal’a vefasızlık değil midir?

Diyelim ki şık değildir, komploculara primdir, Deniz Baykal’a vefasızlıktır.

Beyler Türkiye’de bir parti başkanı çekilmeden başka bir kişinin (Bülent Ecevit dışında) başkan olduğuna şahit oldunuz mu? Bu mümkün değil ki?

Ne yani, şık olsun diye ülkenin kaderini değiştirme şansını çöpe mi atacaktık?

Son olarak;

Denir ki, Deniz Baykal, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasını sağlayarak hayati bir hata yapmış ve onu ülkenin başına bela etmişti.

Şimdi de iktidar yanlısı olduğu açık bir komplo, ana muhalefetin genel başkanını götürdü.

Bu hata da iktidarın kendi sonunun başlangıcı olur mu sizce?