Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '11

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Bayrak direkleri olayı

Bayrak direkleri olayı
 

Bayrak


Bayrak direklerinin profesyonel yaşamımda ilginç bir yeri olmaya başladı, 12 yıl aradan sonra yeni bir projede, binanın önüne daha önceden tasarlanmış olan bayrak direklerinin dikilmesi için talimat verdim. Ve bunca yıl aradan sonra, daha öncekine benzer ilginç olaylar ve gözlemler yaşama şansım oldu.

Sabah toplantımızı yaptık, herkes işinin başına gitti, günün önemli kararlarından biri de binanın önünde yer alacak bayrak direklerinin dikilmesini sağlamak. Ana taşeron bayrak direklerinin temelini yaparak direkleri yerleştirecek. Pazarlama Müdürü arkadaşımızda yerlerin uygun olup olmadığının kontrolunu yapacak.

Saat 9:20 : Operasyon Müdürü : Tufan Bey direkleri düz bir hat üzerine koymuyorlar, gelip bakmanızda yarar var.

Saat 9:25 : Pazarlama Müdürü : Tufan Bey, direkleri insanların geçeceği yere koyuyorlar yolu kapatıyor, bir bakar mısınız?

Saat 9:39 : Teknik Müdür: Ziyarete gelerek, Tufan Bey sabah yeterince şikayetçi olamamıştım, arkadaşlar bayrak direklerinin temeli için çok küçük çukur açıyorlar, bu direkler durmaz yatar.

Anlaşılan sıkıntı büyük ve herşey yanlış gidiyor, sahaya inip bir bakmakta yarar var.

Direklerin temeli için makina ile çukur açıyolar ve evet 3 çukur açılmış ve aynı hat üzerinde değil.

Mimar arkadaş biraz ileride.’’ Yahu Haydar neden bunlar aynı hat üzerinde değil?’’, ‘’ Tufan Bey ortadaki uzun direk biraz geride, iki tarafında 8 er direk aynı hizada, girişte hoş olur diye düşündüm.’’ Ee fena değil, siz ne dersiniz arkadaşlar? İyi, iyi güzel olur. Sorun var mı? Hayır…

Direklerin arasındaki mesafe ne? İki metre, yani insan değil araba dahi geçer, sorun var mı? Hayır…
Bu temel çukurlarını olması gereken boyutları 80×120 değil mi? Evet..

Bu çukurların boyutu ne 100×150 peki bu yeterlimi? Çok bile. Sorun varmı? Hayır…

Yani sonuç olarak hiçbir sorun yok, peki sorun nerede? Sorun aslında sorunlar silsilesi arkadaşlarımda.

1- İletişim becerileri eksik, yeterince dinlemesini bilmiyorlar.
2- Herşeyi kendilerinin bildiğini, karşı taraftakilerin ise hiç bir şey bilmediğini varsayıyor ve zannediyorlar.
3- Karar vermekten ve sorumluluk almaktan kaçıyorlar.
4- Çözüm üretmek ve hatta konuyu araştırmaktan kaçınıp tüm işi ve çözüm üretmeyi bana atıp rahat ediyorlar.
5- Sorunları, sadece sorunları gündemde tutarak iş yaptıkları hissini vermeye çalışıyorlar.
6- Olayları yüzeysel görmenin yeterli olduğunu düşünecek kadar akıllı olduklarını ve başkalarının onlar kadar akıllı olmadıklarını sanıyorlar.
7- Sorunlarla yaşamanın rahatlığını, çözüm üretmek, anlamak çabasına tercih ediyorlar.
8- Ve en kötüsü kendilerine verilen MÜDÜRLÜK mevkinin kendilerini yönetici yapmaya yettiğini sanarak başka hiç bir çaba göstermeye gerek görmüyorlar.

Bir soru daha…Bu sorunların nedeni, nedir? Ve sorumlusu kimdir?

Tabiki onların yöneticisi olan ben de. Birçok nedenden dolayı (ki bu nedenleri sıralayarak kendimi haklı çıkartmak çabasına girmeyeceğim) bu sorumluluk bende;

1-Kendilerine koçluk anlamında destek veremiyorum,
2-Eğitimlerine katkıda bulunamıyorum,
3-Teketek vakit harcıyamıyorum kendileri ile, ve en önemlisi seçim aşamasında yeterli zaman olmadığı için önüme gelenlerle yetinmek zorunda kalmam.

(Daha ileride okuyacağınız Savaş/Barış Zamanı Yöneticileri ile ilgili yazıda daha fazla detay olacak.)

 

 
Toplam blog
: 165
: 788
Kayıt tarihi
: 27.12.08
 
 

30 yıldır uluslararası yöneticilik ve zaman zaman da akademisyenlik yapmaktayım. ..