Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bayram değil seyran değil Obama bizi niye öptü...

Bayram değil seyran değil Obama bizi niye öptü...
 

Obama koyma şubama koy...


Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü! Eski bir halk deyişimizdir. Bu güzel deyiş, Obama’nın Türkiye ziyaretini gayet güzel özetleyen bir tümce sanırım. Tüm dünyada bozulan Amerikan imajını değiştirmek için gerek Will Smith’in Hancock filiminde canlandırdığı siyahi süper kahraman karakteri ile olsun, gerek Çukulata renkli Başkan Obama olsun tüm Amerika elele vermiş elinden geleni yapıyor…

Daha Birleşik Devletler Başkanlık koltuğuna oturalı birkaç ay olmuşken, kalkıp ayağının tozu ile Obama neden Türkiye’ye gelir? Anıtkabir özel defterine “Atatürk”e ait sözler neden yazar? Meclis konuşmasında gönlümüzü hoş edecek sözleri neden söyler?

Obama’nın durup dururken, kalbimizi kazanmak için ülkemize gelip, bir takım güzel sözler söylemesi ve beden dilini kullanarak devlet erkanına samimi yaklaşımlarda bulunarak fotoğraflar vermesinin nedeni, bizim kara kaşımıza, kara gözümüze hayran olması ile alakalı değildir. Rahmetli İsmet İnönü, Amerika için “Bir süper güçle ilişkiler bir ayıyla yatağa girmeye benzer…” sözünü boşuna etmemiştir. Eğer Obama, deniz aşırı ilk resmi gezisinde, Müslüman ülke olarak ilk ziyaretini Türkiye’ye yapıyorsa siz buna “Türkiye’ye çok önem veriyor!” diyerek kestirip atmamalısınız. Bu sadece, kendinizi dev aynasında görme yanılsamasından başka bir şey olmaz…

Eğer, Amerika’nın ulusal politikasında kökten değişimler olduğu düşünüyorsanız, bu utopik bir dünyada yaşama hayali kurmaktan öteye geçmeyecek bir düşüncedir. Bana kalırsa ziyaretin amacı, Türk halkının gözünde bozulan “Sam Amca” imajı değiştirme çabasının yanında, hem ülkemizde, hem dünyada hem de İslam dünyasında kaybedilen sempatileri tekrar kazanmak ve tehlikeye giren emperyalist emellerine ulaşmak için gerekli manevraları yapmaktır.

Obama’nın geliş amacının, sadece 1 mart tezkeresinin, Amerika hükümetinde yaratmış olduğu hayal kırıklığının ardında Bush hükümetince tezgahlanan ve Kuzey Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirme hadisesi ile bozulan Türk-Amerikan ilişkileriniz düzeltme çabası olarak algılamak, saflığın ötesine geçer. Bu ziyaretin amacının, Türkiye’den yeni imtiyazlar elde etmek olduğu gayet açıktır.

Bu imtiyazlar nelerdir diye sorarsanız, bunlardan biri; “ETİBANK” ın satışıdır. Siz, her ne kadar, “Komplo teorisi!” diye omuz silkseniz de, ateş olmayan yerden duman çıkmazmış…

Sata sata memlekette satacak fazla bir şey kalmayınca, son birkaç senedir, Milli Piyango, Makine Kimya Endüstrisi ve Etibank gibi altın yumurtlayan hassas kurumlara gözünü diken hükümet nihayetinde muradına kavuşmak üzere. Etibank’ın satışı için biçilen rakam 40 milyon dolar! Gerçek değeri ise 9 TRİLYON dolar… Lütfen rakamları dikkatle okuyun 9 milyar dolar değil, 9 Trilyon dolar Eğer bu satış gerçekleşirse üç otuz paraya Bor’umuz pazarlanmış olacaktır.

Teknolojik cihazlardan tutunda, camdan, uzay mekiğinin dış kaplamasına kadar her yerde kullanılan “Bor” madenlerinin işletme hakkı bilindiği gibi 2840 sayılı yasaya göre devlet eliyle yapılır. Fakat hükümetin 19 Şubat 2007 tarihli ihale duyurusu şöyle demektir.

"Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Yılda 10.000 Ton Disodyum Oktaborat Tetrahidrat Üretebilecek Tesis Kurulması, İşletmeye Alınması ve İdarece 36 Aylığına Kiralanması hizmeti alınacaktır."

Sözde bir kiralama ihalesi olarak lanse edilen bu ihale, sanıldığı gibi sıradan bir rutin işlem değildir. Hükümet, 2840 sayılı kanunu hiçe sayarak bor madenlerini, önce kendi yandaşlarına sonra da uluslararası güçlere teslim etmek amacıyla ihaleye çıkarmaktadır.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler 23 Ekim 2003 tarihinde Ankara Sanayi Odasında yaptığı konuşmada "Bor konusunda bizim yaklaşımımız özerk bir yapıya doğru gidiştir. Muhtemelen bunun son istasyonu özelleştirme olabilir" diye deklare ederek gerçek amaçlarını ve kimlere hizmet ettiklerini açıkça ilan etmiştir.

Yakın gelecekte fosil yakıtlarının tükeneceği gerçeği ile fosil yakıtlarının yerine, BOR kullanılacağı gerçeğinin bugünlerde üst üste çakışması ne kadar ironik ve dramatiktir…

Yapılan çalışmaların sonuna doğru yaklaşıldığı bugünlerde sempatik esmer çocuğun bize bayıldığı için ilk ziyaretini Türkiye’ye yaptığını düşünmek bana oldukça komik geliyor ya, hadi hayırlısı!

 
Toplam blog
: 180
: 4439
Kayıt tarihi
: 01.08.08
 
 

Kısaca -Yaş Grubu Türkiye Triatlon Şampiyonu, Vegan Triatlet, Türkiye Triatlon Federasyonu Eski B..