Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '07

 
Kategori
Bayramlar
 

Bayram gelmiş neyime?

Bayram gelmiş neyime?
 

kaliteliresimler.com


Buruk bir bayram yazısı.

Önceleri gıpta ile bakarlarmış bizlere. Hatta kıskanılırmışız birde. Ohhh kapağı Avrupaya atmışlar, ekmek elden su gölden diye düşünülürmüş çoğu zaman. Hani bizim de az rolümüz olmamış böyle düşünmelerinde insanların. Hep Kemal Sunal’ın o filmi geliyor aklıma “ Oğlun geldi Almanyadan” diye şımarık şımarık ciklet çiğneyip şarkı söylüyor, omzunda da bir teyp taşıyor ya. İşte bu hareketlerimizden dolayı da böyle düşünmeye sevk ettik insanları. Türkiye de yabancı sigaralar kaçak satılırken, bizimkiler karton karton Marlboro’ larla hava basarmış durmadan. Mercedes’ lerle, son model arabalarla gelen gurbetçilerin etrafını sararmış mahalleli.

Ama hiç de öyle değildi kazın ayağı. Düşünüldüğü gibi para sokakta yatmıyor. Ne dün böyleydi ne bugün böyle, ne de yarın böyle olacak. En ağır işlerde çalıştırıldık milletçe. Gittiğimiz ülkenin dilini tek kelime konuşamadan, çoğumuz daha bulunduğumuz kasabanın bile dışına çıkmamışken, Avrupanın en büyük metropollerinde bulmuşuz kendimizi. Bu zorlukları ben yaşamadım. İkinci kuşak dediklerindenim ben ama annem anlatırken başından geçenleri, hala gözlerim yaşarır. Bu sayfalarda yazarsa birgün ondan okursunuz. Yıllarca yurtta yaşamaları... Çoluk çocuk, mutfak, tuvalet, yatak odası ve salonun tek oda içinde kurulmuş olmasını... Türkiye’den Almanya’ya gelebilmek için onur kırıcı sağlık kontrollerini... Karı koca üç vardiya çalışıp da kazandıkları paraların yarısını o harabe eve kira ödemek zorunda kalmalarını...Kollarına takacak saat alamadıkları için, işe geç kalmamak gayesiyle nöbet tutarak uyumaları. Dört yaşındaki oğluna, altı aylık kızını teslim etmek zorunda kalan annenin, iş yerinde çektiği işkenceleri... İnanın hiçbir zaman ekmek elden su gölden’ i yaşamadık biz. Ne kurduysak Gurbetistanda, tırnaklarımızla kazıyarak kurduk.

Tabii ikinci kuşağın durumu ilk gelenlere göre daha iyiydi. Annelerimiz babalarımız o Mercedesleri alabilmek için, geldikleri köylere, kasabalara apartmanları dikebilmeleri için, üçer dörder vardiya çalıştıklarından dolayı, ne türkçeyi doğru öğrenebildik nede Almancayı. Hani derler ya “ Bir dil, bir insandır!” diye. İşte iki yarım dil, bir yarım insan ediyormuş meğer. Birinci kuşak o apartmanları köylerine kasabalarına dikmemiş, çocuklarının omuzlarına dikmiş adeta. İş işten geçince anladık hatalarımızı. Dediğim gibi iş işten geçince! Kimi uyuşturucu bağımlıs orta terk, sefil. Kimi kültürünü hiç yaşayamamış, bulunduğu ülkenin kültürüne adapte olamamış, kimliksiz, kişiliksiz. Kimi tamamen asimile olmuş. Kimine Türkiye'den kız seçilmiş. Alan memnun, satan memnun hesabı. Kimse yeni çiftin mutsuzluğunu görmemiş, görmek istememiş. Sonuç dayak, hüsran ayrılık ve ortada bırakılan üçüncü kuşak...

Ama ikinci kuşağın ilk kuşağa göre durumu biraz daha iyi. Boşvermişlik diz boyu olsa da...

Neyse konunun iyice dışına çıkmadan, şu bayram gelmiş neyime başlığına dönmek istiyorum.

Geçenlerde sevgili blog arkadaşım Gülname’yle ( Vakayinüvis ) çalıştığı radyo da bir bayram söyleşisi yapacaktık. Bu vesileyle bir telefon görüşmesi yaptık. Bana, beni bayramın üçüncü gününde arayacağını söyleyince, ona bayramın hangi gün olduğunu sormak zorunda kaldım. Bilmiyordum çünkü. Ben hiçbir zaman bayramın hangi gün olduğunu bilemedim, zira burada bayram heyecanı, hele hele ikinci ve üçüncü kuşakta pek olmaz. Öyle cicili bicili giyinmeler, ön hazırlıklar ve bayram tatilleri olmaz. Olamaz da zaten. Nasıl olsun ki? Bugün bayram demekle olmuyor bayramlar. Hissedilmeli, en çocuksu duygularımızla heyecan vermeli. Öyle sonradan oturtmak mümkün değil o duyguları. Bayram bir kültür meselesi. Örf adet ve anane meselesi...

Barış Manço’nun “ Bugün Bayram erken kalkın çocuklar” şarkısıyla büyüdüm. Bakın şimdi o şarkıyı mırıldanıyorum, bu yazıyı yazarken. Herkes bu şarkıyı bayram sevinciyle dinlerken, ben onu hep bayram hüznü ile dinledim.

Gazetelerde, radyolarda, şu sıralar bloglarda anlatılan o bayram heyecanlarını, yazılan o bayram yazılarını okudukça hep içim burkulur. Kültürünü biraz olsun alabilen ikinci ve üçüncü kuşak gurbetçi çocukları, formalite icabı büyüklerini ziyaret eder. Çoğu, el öpmeyi bile pek beceremez. Bayramın kutlu olsun babacığım! Valla fazla kalamayacağız kusura bakmayın! Yarın sabah 6 da iş başı yapıyorum... Bir kaç saate hallolur bayram ziyaretleri.

Geride gözü yaşlı, yaşı ileri, ömrünü gurbet ellerinde tüketmiş ailesini bırakır.

Bayram gelmiş neyime?

Herkesin gömleyi kendine ağır derler ya? İşte öyle arkadaşlar. Sahi ne zamandı Bayram? Ramazan mı? Kurban mı? Ne bayramıydı gelen? Hadi hepinizin bayramı kutlu olsun.

 
Toplam blog
: 121
: 1814
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Almanya'da doğdum. Haylaz bir öğrenciydim. 16 yaşımdan beri ticaretle ilgileniyorum. Şu anda büyük b..