Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '07

 
Kategori
Bayramlar
 

Bayram Haftası

Bayram Haftası
 

Bu haftanın yarışma haftası olma özelliği dışında, ' Bayram Haftası ' olma özelliği de var. Halk arasında biz buna, ' Şeker Bayramı ' diyoruz ve şeker komasına girecek kadar şeker, çikolata, baklava yemeyi de ihmal etmiyoruz...

Bu bayramı diğer bayramlardan ayıran en önemli özellik, çocuklar açısından en bereketli bayram olması. Büyükler para vermek yerine mendil şeker vermekte ısrar etmezlerse tabi.

Aile içinde para toplamak minikleri kesmez ve apartman keşfi başlar. Önceden paralarınızı hazır edin. Şeker vermeye çalıştığınız çocuklar, ' Ben şeker istemiyorum para istiyorum ' diyerek sizi mor edebilir.

Bayram için gerekenler; bozuk para, kolonya, terlik. Yiyecek olarak da; dolmalar, baklavalar, börekler, krallara layık yemekler. Ve bayram konukları. Konuklar bayramların vazgeçilmezi, olmazsa olmazları.

Uzun süre görmediğiniz yakınlarınızı sevdiklerinizi görebilmeniz için de büyük fırsat, hatta hepsini aynı anda bile görebilirsiniz. Vaktiniz kalırsa eski hesaplar yüzünden kavga edebilmeniz için de bulunmaz fırsat...

Bayram temizliğine bir hafta öncesinden başlanır. Evin her milimetre karesi itinayla temizlenir. Hızını alamayanlar halı yıkayarak temizlik olayını pekiştirirler. Konuklar geldiğinde evi temizlik maddesi reklamlarındaki gibi bulmalı. Denetime geliyorlar ya, o bakımdan...

Çocuklara tepeden tırnağa kıyafet almayı da ihmal etmemek lazım. Erkek çocuklarına pantolon gömlek ve bir çift ayakkabı, kız çocuklarına ise mağaza mağaza gezilip dantelli kabarık elbise ve kırmızı ayakkabı almak adettendir..

Buram buram nostalji sarmışken her yanımı, bayram tebriği getiren mektup getiren postacılardan da bahsetmenin tam sırası...

Eskiden postacı amcalar vardı hafif kamburumsu. Ailem kilometrelerce uzakta olan sevdiklerinden bayram tebriği ve mektup aldığında çok sevinirdi ve babam hemen cevap yazmaya başlardı...

Evde mektuplar genelde, ' Sevgili ağabeyciğim, evvela mahsus selam eder ellerinizden öperiz. Nasılsınız iyimisiniz, çoluk çocuk nasıl, oralarda havalar nasıl, buraları soracak olursanız...' diye başlayıp, ' Mektubuma burada son verirken herkese selam eder büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperiz. Ortancılara bişey yok. Acilen cevap bekleriz. ' diye de biterdi...

Bu mana yüklü cümleler mektubun kuralıydı sanki...

Günümüzde postacı görünce yüzler buruşuyor, hele hele birde getirdiği emaneti imza karşılığında teslim etmeye kalkınca, ' Yok ben burada oturmuyorum, ben ben değilim ' diye postacı kandırma yöntemine gidiliyor. Postacı bu yalana pek inanmıyor hatta içinden söylendiği bile rivayet olunur. Ve çaresiz evrak elinde muhtarlığa gidip emaneti muhtara teslim ediyor. Muhtarla postacı arasında geçen diyaloğu burada anlatmayayım...

Mektuplar çok çeşit olup en klasik olanı asker mektuplarıdır. Abim ve erkek kardeşimin askerdeyken yazdıkları mektupları halen saklarım. Asker mektuplarının en önemli özelliği bol özlem içermesi, yeni kararlar alma, şair yönlerinin ortaya çıkması ve şafak muhabbetleri. Kimsenin aynada kendisini tanıyamadığı ve herkesin birbirini kendisi zannettiği, çapraz konulan tüfekler eşliğinde çekilen artistik pozları da unutmamak gerek.

Sevgiliye yazılan mektuplar da ayrı bir yer tutar. Onların en önemli özelliği allı güllü renkli ve, ' Gülüm ' le başlayan sevgi sözcükleriyle dolu olması ve yine, ' Gülüm ' le bitmesi.

Sanırsınız Kadiköy-Pendik minibüs hattının şoförleri...

Eskiden postacılara bahşiş verildiğini bilirim. Bu günkü postacılar arasında geçen dedikoduda ise, hane sahiplerinin postacıdan borç istediği yönünde. Şimdi galiba tek bahşiş verenler, çocuğunun üniversite sınavlarında iyi puan alacağına emin olan veliler.

Özetle şimdilerde postacılarının sevilen adamlar olmadığını söyleyebiliriz.

Çizgili beyaz kağıda ve kokulu kağıda yazılan mektuplar katlanarak özenle zarfın içine yerleştirilir ve iğrenç tadı olan yapışkan yalanmak suretiyle kapatılır, sağ üst köşesine pul yapıştırılarak mektuba el sallanırdı.

Artık üç günde mi gider, beş günde mi gider, hiç mi gitmez, iadeli taahhütlü değilse asla garantisi yoktur. Başlamak bitirmenin yarısı deyip postaya verilirdi. Mektup yerine ulaştığında ise huşu içinde, ' Bak postacı geliyor selam veriyor, herkes ona bakıyor merak ediyor ' şarkısı söylenirdi.

Postacının kapıyı kaç kere çaldığı ise hala merak konusu...

Okuma yazma bilmeyen büyükler, mektupları okula giden çocuklara yazdırırdı ama çocuklar her zaman söylenileni yazmazdı. Onu bir oyun olarak değerlendirip söylenileni yazmak yerine kendi istedikleri şeyleri yazıp zaman zaman tatsız olaylara sebep olurlardı.

Bayram ziyaretleri için gidilecek yerin mesafesi önceden hesaplanıp duruma göre evden iki gün erken çıkılması gerekebilirdi. Trenler yavaş ama güvenli, otobüsler hızlı ve lüks olarak değerlendiriliyordu. Bu anlamda otobüs firmalarıı TCDD ye göre çok daha iyi kazanıyordu. Ulaşım sınır tanımadı ve uçak fiyatları hızla makul düzeye getirildi. Hem zamandan tasarruf, hem de rahat ve güvenilir ulaşım imkanı. Buna bağlı olarak da, ' uçak ' sıralamada ilk tercih olarak yerini aldı. Bu sayede uzaklar yakın oldu ve bayramlar daha zahmetsiz olarak kutlanır hale geldi.

Sadece bayramlarda hatırlananlardan olmamanız dileğiyle...

...

Kaan Bircan
o eski bayramların rüzgarını yüzüme çarptığıı hissettim. ama bak postacılar konusunda tam üstüne bastın. adamlar kara haber getiren kişi ilan edildi, eskiye nazaran tüm prestijleri silindi, maniler okunurdu türküler sölenirdi yollarına adamların şimdi taşlayacağız nerdeyse icra tebligatımı getiriyor yoksa mahkeme kararımı getiriyor diye merak ediyoruz. yada kesin fatura getiriyorlardır. bayram arifesinde bu anımsatıcı yazından dolayı teşekkür ederim. bu sene memlekete gidemicem bu bayram ailemle kurban bayramına erteledim hasret gidermeyi, ama burdaki büyüklerimin ellerini öpmeye gideceğim tabi, en başta abim var. onun elini öperken babamın ve anneminde ellerini öpmüş sayacağım. herkesin ve sizinde bayramınızı tebrik ederim. görüşmek dileğiyle efendim.

y.demir
çok güzel bir anlatım,teşekkür ederim

İbrahim KAYA
Esma Hanım doğrusu bayrama dair anlattıklarınız oldukça yalın ve bir kadar ince dokunuşlarla bayram öncesi güzel bir farkındalık yarttı, hem beyinlerşimizde ,hem de yüreklrimizde.... Şimiden "bayramınız kutlu olsun" yüreği bayram şenliğinde insan...

Lokman Hekim AYDOĞAN
Bayram... Yaradanın kullarına senede iki defa (torpil geçtiği) sunduğu güzel günler. Bayramın çoşkusu ve havası bütün insanları sarması küskünlerin barışması, mutlulukların perçinleşmesi adına muhteşem bir gün. Eski bayramlara duyulan özlem ve onları artık televizyonlarda çikolata reklamlarında reklam malzemesi olarak bize sunulması özlemimiz kat kat artııyor. Bayramlarda yazılan mektuplar ve kağıda dökülen duyguların yerinde yeller esiyor. Şimdi postacılar kredi kartı ekstreleri getiriyor. Şimdilerde bayram tatilleri icat oldu. 2-3 gün boş bulan hemen yurtdışı yurtiçi seyahatlerine gidiyor. Ondan sonra da terörden çok yollarda insanlar ölüyor.

ömer özdamar
Esma hanım, Nostalji ve geçmişe özlem kokusu alıyorum. Yanılıyor muyum? Seviglerimle.

s.aydin
Vaktiniz kalırsa eski hesaplar yüzünden kavga edebilmeniz için de bulunmaz fırsat... ))) işte yerinde ve kimsenin yazmayı aklına getiremeyeceği gözlem. Yorum farkı bu işte tebrikler :)

serap
Uzun süredir ne tebrik kartı alıyorum postacılardan ne bir mektup. Çocukken takip ederdik potacıları sokak sokak... şimdi göremiyorum bile eskiden evimizin kapısını çalarlardı şimdi gelen evrakları apartman görevlisine bırakıp gidiyorlar onların ruhuda değişti.Eski bayramları farkıyla özlüyorum..sevgiler...

Levent YILMAZ
Tebrikler. GErçekten bayramlarla ilglil çok yazı yazıldı ama bu kadar sade ve öz yazılmadı. Yazı zevkinize hayran olmamak elde değil. Tebrikler.. 4. etaptaki yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum

bir dost sesi
Bence tam bir kadın yazısı olmuş. Hanım eli değmiş bir yazı.. Ayrıntılar... Günlük hayatın desenleri.. eline sağlık..

ilyas
şimdilerde bayram dendi mi herkes bi taraflara kaçmanın hesabını yapıyor. Oysa ziyaret edilecek o kadar çok yer var ki, akraba ve tanıdıklarınız, dost ve arkadaşlarınız, çevremde hiç tanıdığım yok demeyin, yaşlılar yurdu, çocuk yuvaları ne güne duruyor, amaç sevindirmek. Tanımadıklarımızı bile. Yazınız çok güzel, her zaman olduğu gibi. Saygılarımla

Kemal Uygun
Esma hanım... Yazdığınız tüm yazılarınızda olduğu gibi , bu yazınızda da harikalar yaratmışsınız. Kaşıkçı elması konusunda nasıl yorum yapılamazsa... sizin yazılarınız için de yorum yapmak çok zor insan okuyup hayran hayran bakıyor ve düşünüyor sadece... olayları anlatış tarzınız , içtenliğiniz insanı adeta büyülüyor. yazı tarzınızı sakın değiştirmeyin .. hep böyle kalın... Elinize , yüreğinize sağlık. bu arada hayırlı , mutlu ve sağlıklı nice bayramlar diliyorum.

...

09.10.2007

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..